Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın ev sahipliğinde Afyonkarahisar’da düzenlenen 3. Tıbbi Aromatik Bitkiler (TAB) Çalıştayı sona erdi. Başta Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba olmak üzere pek çok üst düzey bürokratlar, farklı kurum ve üniversitelerden gelen 150 katılımcıyla düzenlenen çalıştayda bu alandaki 2023 hedefleri belirlendi.

Korel Termal Otelde düzenlenen çalıştayın kapanış programına Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba ile Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu ile beraber Afyonkarahisar Valisi Mustafa Tutulmaz, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve Hatice Dudu Özkal, Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının bürokratları, çok sayıda bilim insanı ve sektör temsilcisi katıldı.

Gıda Kontrol Uygulama ve Araştırma Merkezi TAB çalışmalarına katkıda bulunuyor

Çalıştayın kapanış programında konuşan AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, yapılan çalışmaların özetinin ilgili tüm bakanlıklara takdim edileceğini ifade eden Solak, “TAB’ın ülkemizdeki geleceği ile ilgili olarak; iklim değişiklikleri, pazar tercih ve talep eğilimleri, gen kaynağı ve biyolojik çeşitlilik, çeşit geliştirme çalışmaları, organik ürünler, TAB’ın üretimi ve ticareti ile ilgili planlamalar, TAB’a dayalı sanayi, araştırmacı envanteri ve işbirliği platformlarının oluşturulması konularına ilişkin stratejik çalışmaların yapılarak yol haritalarının belirlenmesi gerekmektedir. Bunlar aynı zamanda bu günkü çalıştayımızın konusu oldu ve raporlarda da yerini aldı” dedi.

TAB ile ilgili çalışmalar ve araştırmacı sayısındaki artışa dikkat çeken Solak şunları kaydetti:

“Günümüzde bu çalışmaların verimli olması için birilerinin tamamlayıcı nitelikte olmasına, sıkı bir işbirliğine ve iletişim organizasyonlarına büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Buradan hareketle Orman ve Su İşleri Bakanımız Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu hocamızın talimatı ve destekleri ile ilimiz Zafer Kent Ormanında Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Merkezi adı altında modern bir tesis inşa edilerek hizmete açıldı. 45 bin metrekarelik alana kurulan bu merkezde hem ürün AR-GE’sine yönelik hem de lisansüstü tez çalışmalarına yönelik belli sayıda çalışma bakanlığımız ve sayın bakanımızın genel değerlendirmesi altında hızla devam etmektedir. Diğer taraftan bu merkezde yapılacak çalışmalara akademik ve laboratuvar desteği vermek üzere AKÜ bünyesinde de Gıda Kontrol Uygulama ve Araştırma Merkezi faaliyete geçti. Bu merkezde, ilimizde bulunan endemik türlere ilişkin çalışmalar başlatıldı. Bu bitkilerin tıbbi ve aromatik özelliklerinin belirlenmesi, uçucu yağ elde edilmesi, bu yağların bileşenlerinin belirlenmesi, biyolojik aktivite çalışmaları ve modern katkı maddesi olarak kullanılması konusunda projelere yer vermeye başladık, Teknopark düzeyinde de katkıda bulunmaktayız.”

TAB’da hedef 2023’te 5 milyar dolar

Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu ise dünyada bitkisel çözümlü tıbbi ilaçlara bir yönelim olduğunu kaydederek, “Bu Pazar dünyada 115 milyar dolar yıllık ticaret hacmine sahip. Bizdeki zenginlik ise kıta Avrupa’sından çok daha geniş olmasına rağmen istifade edemiyoruz. Sadece 600 milyon dolarlık ihracata sahibiz. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımız bunun 2023 yılında 5 milyar dolara yükseltilmesi konusunda bizlere bir hedef koydu. Burada sanayicilerimiz de var, hep birlikte bu hedefe doğru kitleneceğiz. İlaç sektöründe dışarıya ödenen çok büyük bir döviz var. Bunu da azaltma maksadıyla bu çalışmaları yapacağız” şeklinde konuştu.

“Nuh’un Gemisi” ile bir milyon 200 bin tür kayıt altında

AKÜ’ye verdiği desteklerden ötürü teşekkür eden Prof. Dr. Eroğlu, “AKÜ ve NEÜ Rektörlerine özellikle teşekkür ediyorum. Bu TAB ürünlerinin ne gibi faydası var konusunda AKÜ’de bir çalışma yapılıyor. Ayrıca hemen hemen her ay kurum temsilcileri ile bir toplantı yapıyoruz. Milletvekillerimiz de katılıyor. Burada kararlar alınıyor. Yaptığımız en önemli husus, ihtisas grupları oluşturarak bu konuda çalışmalar yapıyoruz. Mesela geçenlerde Sağlık Bakanlığındaki ruhsatlandırma işlemlerinin prosedürlerinin çok uzun olduğu dile getirildi ve hemen bu konuda çalışma yapıldı” dedi. Türlerin korunması için de çalışmalar yaptıklarının altını çizen Eroğlu, “Bazı bitkilerin toplanması ile alakalı da sıkıntılar var. Biyolojik çeşitlilik konusunda yaşanan bu sıkıntılar için de Nuh’un Gemisi Veri Tabanımızda ormanlardaki bütün türleri depoluyoruz. Şu ana kadar bir milyon 200 bin civarındaki türü depoladık. Nerede ve nasıl yetiştiği konusunda, bunların içinde endemik olanları da tespit ediyoruz. İnşallah bunları önümüzdeki yılsonuna kadar 81 ilde tamamlayacağız. Bu konuda da önemli bir veri tabanı oluşacak” diye konuştu.

“Sanayileşmenin başlamasıyla bitkisel ilaçlar yerini sentetik ilaçlara bıraktı”

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba ise insanların binlerce yıl önce bitkilerin tedavi edici gücünü keşfettiklerini ve sağlıklı yaşam için bunlardan yararlandıklarını söyledi. İnsanlığın 20. yüzyıl ile birlikte sanayileşmenin etkisiyle bitkisel ilaçlardan uzaklaştırıldığını ifade eden Fakıbaba, “Sanayileşmenin de etkisiyle ilaç endüstrisinde sentetik ve yarı sentetik hammaddelerin kullanımı artmıştır. Bu dönemde bitkisel ürün kullanımında oransal bir azalma yaşanmıştır. Sentetik ilaçların yoğun kullanımı sonucu meydana gelen yan etkiler, son yıllarda doğal ürünlere olan talebi artırmaktadır. Günümüzde bitkisel kökenli ilaç ve kozmetik sanayi sektörü hızla gelişmektedir. Küresel tıbbi ve aromatik bitkiler pazarı; 2000 yılında 50 milyar dolar büyüklüğünde iken, önemli bir artış göstererek 2018 yılında yaklaşık 200 milyar dolara ulaşmıştır. Bu piyasanın, 2050 yılında 3 trilyon dolara çıkması beklenmektedir” dedi.

Anadolu insanlığa çok büyük bir fırsat sunuyor

Türkiye’nin bitki çeşitliliği bakımından büyük bir potansiyele sahip olduğunu dile getiren Fakıbaba, “Anadolu coğrafyası insanlığa önemli bir fırsat sunmaktadır. Ülkemiz dünyada, 3 biyo-coğrafyanın kesiştiği bir bölgede yer almaktadır. İki gen merkezini barındıran konumu ve doğal bitki örtüsünde yer alan yaklaşık 12 bin bitki çeşidi ile büyük bir zenginliğe sahiptir. Bu bitkilerin 3 bin 649’u endemik tür ve çeşitlerden oluşmaktadır. Doğal bitki örtümüzde mevcut olan yaklaşık 1.000 bitki çeşidi ise ülkemizde ve dünyada tıbbi ve aromatik bitki olarak kullanılabilmektedir. Artık ülkemizin sahip olduğu bu ekolojik zenginliği koruyarak ve geliştirerek ekonomik zenginliğe dönüştürmeliyiz” diye konuştu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak tıbbi ve aromatik bitkiler konusuna önem verdiklerini ve projeler yürüttüklerini vurgulayan Fakıbaba, bitki tohumların korunmasının ve tohum ıslahının en öncelikli konular arasında yer aldığını söyledi.

Fakıbaba sözlerine şöyle devam etti:

“Bakanlığımıza bağlı Tohum Gen Bankalarında, tohum olarak depolanan 264 türe ait 2 bin 641 tıbbi bitki örneği bulunmaktadır. Bakanlığımız bünyesinde 12 Araştırma Enstitüsünde tıbbi ve aromatik bitkiler ile ilgili 41 adet AR-GE projesi yürütülmektedir. Bugüne kadar 50 türde kültüre alma çalışmaları sonuçlandırılmış, bunlardan 15 tanesinin adaptasyon çalışmaları tamamlanmıştır. Kamu, özel sektör ve üniversiteler ile birlikte 15 türde toplam 51 tescilli çeşit geliştirilmiştir. Ayrıca hepimiz biliyoruz ki, sadece doğadan toplayarak kaynaklarımızı etkin bir şekilde kullanamayız. Tüketici ve sanayici talepleri karşılamakla beraber, kaliteli ve standart ürün elde etmek zorundayız. Üreticilerimizi ve sanayicilerimizi desteklemek ve sektörümüzü geliştirme çabası içerisindeyiz. Organik Tarım ve İyi Tarım Uygulamaları desteklemeleri kapsamında 2013 yılından bugüne kadar 16 milyon TL hibe desteği ödedik.”

Çalışma grubu başkanları önerilerini aktardı

Konuşmaların ardından Çalıştayın ilk gününde dört çalışma grubu tarafından gerçekleştirilen salon oturumlarının özetlerinin sunumları yapıldı.

Birinci Çalışma Grubunun moderatörü Prof. Dr. Yüksel Tan, “TAB’da Tohum Tedariki, Ürün Deseninin ve Ekim Havzalarının Belirlenmesi” konusu ile ilgili salon oturumunda görüşülen konuları özetlerinin sunumunu gerçekleştirdi. Tıbbi ve aromatik bitkilerin üretiminde 2023 hedefi olan 5 milyar dolarlık ihracata ulaşmak için bazı stratejik öncelikler olduğunu söyleyen Tan, şunları kaydetti:

“Ülkemizin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde Milli Botanik Bahçesi dâhil 50 tane araştırma enstitüsü var. Orman ve Su İşleri Bakanlığımızın 132 adet ülkemizin her sathında fidanlıkları var. Bu iki altyapısı olan kurumlarımızda ülkemizin de çok önemli ihtiyacı olan tohum tedarikinin sağlanması için ortak bir koordinasyonun sağlanması çok önemli. Özellikle farklı disiplinlerin çalıştığı topladığı çok güzel veriler ve tohumluklar var. Bunları bir paydanın altında toplayalım. Ülkemizin florasında bulunan vahşi toplamayla kaybettiğimiz biyolojik çeşitliliklerimiz var. Gelin bunların hepsini bir veri tabanı altında hayata geçirelim. Doğadan toplanan bitkilerin toplandığı bölgelerde üretim için orman alanlarımız var ve tarım alanlarımız var. Bulunduğu ekolojik ortamda bu bitkilerin üretilmesi en doğru yol. Terminolojik sıkıntılarımız var ortak dili kullanabileceğimiz terminolojik çalışmayı da hızlıca yapmamız gerekiyor. Her ilimize marka olacak bitkiyi hayata geçirmemiz lazım.”

TAB katma değeri yüksek ürünlere dönüştürülmeli

İkinci Çalışma Grubu Moderatörü Prof. Dr. Selman Türker ise “Üretilen TAB Ürünlerinin Kamu ya da Özel Sektör Desteği Kapsamında, Alınması ve Desteklenmesi, Aile ve Orta Ölçekli İşletmelerin ve Teknolojilerin Geliştirilmesi” konusu ile ilgili yaptığı sunumda, Türkiye’nin TAB çeşitliliğinde en zengin ülkeler arasında yer aldığını ve bu zenginliğin katma değere dönüşebilmesi için TAB’ların artırılması, üretilmesi, katma değere yüksek ürünlere dönüştürülmesi ve ticarileştirilmesi gerektiğini ifade etti. Bu konuda devlet destekleri ve hibeleri olduğunun altını çizen Türker, “Bu destekler olumlu etki yapmaktadır fakat her türlü faaliyeti olan desteklerin artırılarak devam etmesini arzu ediyoruz. TAB ile ilgili kaynak ve desteklerin etkin bir şekilde yönetimini sağlamak için tıbbi ve aromatik bitkiler koordinasyon üst kurulun oluşması gerekiyor. Tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanım amaçlarına göre mevcut desteklerin farklılaştırılması gerekiyor. TAB üretimi ve bunlara verilen desteklerde ekolojik ve ekonomik özelliklerin dikkate alınması ve desteklenen havza bazında farklılaştırılması gerekiyor” dedi.

Üretim yapılan şehirlerde ihtisaslaşma gerekiyor

3. Çalışma Grubu moderatörü Prof. Dr. Tuğrul Kandemir ise “TAB’da Pazarlama İmkanlarının Geliştirilmesi” konusunda gerçekleştirilen salon oturumlarında görüşülen konuları katılımcılara aktardı. 12 kişilik bir katılımcı ekip ile TAB ürünlerinin pazarlanması konusunda ortaya çıkan sıkıntıların giderilmesi hususunda çalışmalar yaptıklarını kaydeden Kandemir, şehirlerin belli konularda ihtisaslaşması gerektiğini dile getirdi. Türkiye’de üniversiteler özelinde teknoparklar kurulduğunu ancak TAB ürünleri konusunda ihtisaslaşmış bir Teknopark olmadığını ifade eden Kandemir, Zafer Teknopark’ın bu konuda gönüllü olduğunu söyledi.

Kandemir sözlerine şöyle devam etti:

“TAB ürünlerinin üretilmesi, pazarlanması ve reklam alanları kesinlikle kontrol altına alınmalı ve bu konularda kriterler getirilmeli. Ayrıca TAB’lar ile ilgili bir üretim politikası geliştirilmeli. Bunun oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz. Her ürün her ilde değil, il bazında kontrollü üretim gerçekleştirilmeli. Doğadan toplama yöntemi ile ticarileştirmek doğru değil. Katma değeri ve ticari değeri yüksek TAB’lara öncelik verilerek bunların üretiminin yapılacağı iller ve bölgeler belirlenmeli, devlet tarafından sağlanacak teşvik ve destekler ürün bazında buna göre değerlendirilmeli. İhtisaslaşmanın önü açılmalı. Bu illerin veya bölgelerin TAB üretim ve işleme tesislerinin mevcut kapasiteleri dikkate alınarak o alanda ihtisas bölgeleri ya da yatırımda öncelikli bölgeler ilan edilebilir.”

Kalite ve güvenlik tohumda başlar

4. Çalışma Grubu Moderatörü Prof. Dr. İrem Tatlı Çankaya ise “TAB’ta Sağlıklı Tüketim, Ruhsat ve Mevzuat Çalışmaları” hakkında yaptığı sunumda, sağlıklı tüketim ve sektörle buluşmada kaynaklanan mevzuat ve ruhsatlandırma konularında yapılan düzenlemeler ile ilgili bilgiler verdi. Kalite ve güvenliğin tohumda başladığını dile getiren Prof. Dr. Çankaya, “Aksi durumda en baştaki hammadde doğru seçilmez ve doğru tanımlanmaz ise son noktadaki üründe de yanlış noktada olduğumuzu bildirmek isteriz. Bu şekilde analizleri tamamlanmış bitkisel ürünlerin kullanımları teşvik edilmeli, zaten sadece bu ürünler Sağlık Bakanlığından ruhsat alabilir ve eczanelerde satılabilir olacaktır” diye konuştu.

Çalışma gruplarının sunumlarının ardından AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak ve Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker ile grup moderatörlerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda Orman ve Su İşleri Bakanlığı başta olmak üzere tıbbi ve aromatik bitkiler ile ilgili tüm kamu kurum ve kuruşlarıyla paylaşılmak üzere sonuç raporu oluşturuldu.

26 Mart 2018, Pazartesi 466 kez görüntülendi