Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Afyonkarahisar Valiliği, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) ve Kamu-Üniversite-Sanayi İş Birliği (KÜSİ) tarafından ortaklaşa düzenlenen “4. Sanayi Devrimi ve Girişimcilik” paneli gerçekleştirildi.

Panele Afyonkarahisar Vali Yardımcısı Dr. Adem Uslu, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, Zafer Teknoloji Geliştirme Bölgesi Genel Müdürü Prof. Dr. Tuğrul Kandemir, Namık Kemal Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi Genel Müdürü Prof. Dr. Bülent Eker, Siemens Türkiye 4. Sanayi Devrimi Uzmanı Osman Çağlar Özer, KÜSİ İl Temsilcisi Yrd. Doç. Dr. Barış Gökçe ve AKÜ öğretim elemanları ile öğrenciler katıldı.

İbrahim Küçükkurt konferans salonunda gerçekleştirilen panelin açış konuşmasını yapan AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, Avrupa’nın hızla entegre olmaya çalıştığı 4. Sanayi Devriminin dönüşümünü anlayıp üretim yapmak gerektiğini söyledi. Değişim ve dönüşüm içinde yeni teknolojik ve dijital firmaların doğacağını geleneksel firmaların ise zamanla kaybolacağını ifade eden Solak, “Bu süreç içinde öğrenci ve öğretim elemanlarımızın gelişen bu süreçten haberdar olmaları, kendilerini gelişen ve değişen teknolojiye ayak uydurmaları, ve yenilikleri ortaya koymak için girişimciliğin yeni boyutlarını bilmeleri gerektiğine inanıyoruz. 4. Sanayi Devrimi bilimsel ve teknolojik araştırmalara dayalı bilgi birikiminin yoğun olduğu, ileri siber sistemlerinin bilgi teknolojileri adı altında kullanılacağı bir devrim olacak. Üretilen tüm teknolojik ürünler, yüksek verimli ve çevreci olacak” diye konuştu.

“Değişimden faydalanmak tarihi bir fırsat”

Sanayi devriminin sadece makineleşmenin değil, aynı zaman da insanlığın evirildiği bir dönem olacağını söyleyen Solak, “Dijital değişim aslında bir yönden şans bir yönden de tehdit gibi görülmektedir. Bu kavram ağırlıklı olarak Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkmıştır. Her anlamda maliyetleri azaltmak, verimliliği yükseltmek üzerine başlatılan çalışmalarda Amerika Birleşik Devletleri yazılım ve elektronik tarafında çok daha ilerleme kaydederken Almanya ise üretim sistemleri ve makine tasarım tarafından daha fazla ilerleme kaydedildiği görülmektedir. Bu değişimden faydalanabilirsek tarihi bir fırsat olacak, değerlendiremezsek kaybımız olacağını görmekteyiz” dedi.

“Kuluçka merkezi faaliyete geçecek”

Amerika ve Almanya gibi devletlerin otomasyonda ve üretimde verimlilik ve kalite sağlamak için insan faktörünü devre dışı bırakmak için proje oluşturduklarını ifade eden Solak, sözlerine şöyle devam etti:

“Bununla beraber iş gücünün farklı yeniliklerle donatılarak, standart operasyonların otomasyon tarafından yürütülmesini sağlamak üzere işgücünün dönüşümü için önemli tutarlarda kaynak ayrıldığını ve eğitim programları yapıldığını görmekteyiz. Üniversite olarak da biz üzerimize düşen görevi yerine getirme çabası içindeyiz. Zafer Teknopark kurulmuş olup üniversitemiz merkez kampüsü içinde faaliyet göstermektedir. Önümüzdeki dönemde kuluçka merkezimizde faaliyete geçecek ve burada mezun aşamasında olan veya mezun öğrencilerimiz şirketlerini kurabilecek, bu süreç içinde kendilerine her türlü destek sağlanacaktır. Girişimcilik sadece öğrencilerle sınırlı değildir, öğretim elemanlarımızda girişimci olarak şirket kurabilmekte veya sanayi kuruluşlarıyla işbirliği yapabilmekteler.”

 Sanayi Devrimi artık 25 yılda gerçekleşen bir süreç

Zafer Teknoloji Geliştirme Bölgesi Genel Müdürü Prof. Dr. Tuğrul Kandemir panel moderatörü olarak yaptığı konuşmada sanayi devriminin tarihsel sürecini anlattı. Sanayi Devriminin, buhar makinesinin icadı ile üretim, insan ve ticaret hayatına girmesiyle başlayan bir süreç olduğunu söyleyen Kandemir, “ Bu yıllar 1700’li yılların son çeyreği ama 20.yüzyıla geldiğimizde dünya da öyle bir değişim, dönüşüm yaşanıyor ki 1900’lü yılların başındaki sanayi devrimi dediğimiz fordist üretim tarzı ile tanışan bir dünya arkasından 1950 yılından sonra otomasyonun devreye girdiği ve otomasyon sonrasında da bilgi teknolojilerin insan hayatına girdiği bir dönemi yaşıyoruz” diye konuştu. Sanayi Devriminin artık yüzyılda değil 25 yıl da gerçekleşen süreç olduğunu belirten Kandemir, şöyle devam etti:

“Bu gelişmeyi bize yaşatan temel argüman küreselleşmedir. Bilgi işlem altyapısının değişmesi ile birlikte dünya hızlı bir değişim sürecine girdi. Bu değişim süreci dünyayı tek bir pazara dönüştürürken rekabette aşırı hissedilir hale geldi. Dünya tek bir pazar, küresel pazarlar rakiplerinde sayısını artırırken rekabeti de ön plana çıkardı ve eskiden işletmeler kendi bölgesindeki işletmelerle rekabet ederken şimdi hiç bilmediği ismini bile duymadığı ülkelerin işletmeleri ile rekabet eder hale geldi. Bu rekabet işletmeler bazında küresel dünyada yaşanırken aslında devletler bazında da aynı şekilde yaşanmaya başladı. Devletler bu süreçte şunu fark ettiler, artık geçmişte olduğu gibi bir kaynağa sahip olmak bir rekabet gücü sağlamıyor yani doğal kaynaklara sahip olmanız ya da ucuz insan gücüne sahip olmak rekabet gücü sağlamıyor.”

4. Sanayi Devriminin endişesini Almanya yaşıyor

5. Sanayi Devrimi kavramının ilk defa 2011 yılında Almanya’da ortaya çıktığını söyleyen Kandemir, “2012-2015 yılları arasında bir rapor yayınlandı. Şu anda dünyanın gündeminde olan bir süreç. Bu süreç biz farkında olmadan bizi etkileyen bir süreç. Buna hazırlıklı olmamız gerekir. Bugün bunun en büyük endişesini yaşayan ülke Almanya. Dolayısıyla bu bize şunu gösteriyor, bu endişeyi gelişmiş ülkeler yaşamaya başladıysa biz de gelişmekte olan Türkiye’nin büyüme hızını devam ettirebilmesi için bu gelişmelerden ayrı durması mümkün değil.”

Japonya 5.0 teknolojisine geçiyor

Namık Kemal Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi Genel Müdürü Prof. Dr. Bülent Eker ise Almanya’nın 4.0 teknolojisinden sonra Japonya’nın 5.0 teknolojisine geçeceğini söyledi. 5.0 teknolojisinin daha mantıklı olduğunu belirten Eker, “Sosyal toplum içinde endüstri devrimlerini  sosyal bütünlük ve kurumsal bir bütünlük içerisinde sahaya inebilmek. İşte bu nokta içerisinde üniversiteler bize hizmet etmeye başlıyor” dedi. İktisadi mal ve hizmet üretimi için üretim faktörlerinin bir araya getirilmesinin girişimcilik olduğunu açıklayan Eker, “Girişimci demek geleceği gören, gelecek ile nefes alan hayatını geleceğe göre belirleyen insanların bulundukları topluluklar ve organizasyonlar olarak da karşımıza çıkmaktadır. Düşünen değil yapan kazanır mantığı ile hareket etmemiz lazım. Belirli zaman içerisinde fırsatları değerlendirmeliyiz, bu fırsatlar içerisinde endüstri 4.0 sadece Türkiye’de değil Dünya’da uygulanabilir bir koşulda en büyük fırsat olarak karşımıza gelmektedir” ifadelerini kullandı.

 Duran ve yürüyen toplumların değil koşan toplumların kazandığını belirten Eker, konuşmasına şöyle devam etti:

“Koşmak içinde içinizdeki bu ruhu mutlaka coşturmanız lazım. Endüstri 4.0 dediğimiz zaman sistemlerin bir birleriyle haberleştiği, sistemler mantığı olarak adlandırılır. Bir fabrika bünyesinde olabileceği gibi fabrika dışında da bu sistemleri gerçekleştirmemiz mümkündür. Stratejisi olmayan ülkeler kısır ülkelerdir. Bunlar başkalarına yem olmak zorundadırlar. Bir strateji geliştirmek zorundayız. Ayrı ayrı stratejiler geliştirerek dünyanın nerede olduğunu bilerek biz de o yolun içerisinde onların önüne geçecek fırsatları kovalamamız gerekmektedir. Bir değer zinciri yaratabilecek koşullara sahip olmak zorundayız. Dünya’da egemen olmak için fırsatları değerlendirmemiz gerek. Dünya’ya açılacaksınız çeşitli sistemlere sahip olacaksınız. Artık eski fabrikalar yok dijital dönüşüm var. Ev ofisleri var. Evinizden ticaret yapabilirsiniz.”

Endüstri 4.0 dijital bir atılım

Siemens Türkiye 4. Sanayi Devrimi Uzmanı Osman Çağlar Özer ise endüstri 4.0 aslında Almanya’nın bir markası olduğunu ifade etti. Endüstri 4.0’ın değerinin dijital atılım olduğunu söyleyen Özer,           “Her yüzyılda bir sanayi devriminden bahsediyoruz. 4. Sanayi devrimini ise 25 yıllık süreç içinde değerlendiriyoruz. Bunun sanayi devrimi olarak adlandırıyoruz. Her şeyi hızlı yaşıyoruz, hızlı ilerliyoruz. Her şeyi hızlı tüketmeye zamanı hızlı yaşamaya başladık. Her sanayi devriminin arkasında bir de sosyal çatışma ya da yeni yapılanmalar görebiliyoruz” diye konuştu.

4. Sanayi Devriminde mücadele edilecek konular olduğunu vurgulayan Özer, şunları söyledi:

“İnsan gücü-iş gücü bunu nasıl yenebiliriz noktasında birkaç fikir var. Pazara çıkış süreçlerini kısaltmamız lazım. Tekrarlanabilirdik aşamasına gelmeden önce yeni şeyler üretmelisiniz. Onlar tekrar edemeden yeni şeyler satılsın. Karmaşık şeyleri daha kısa süre de yapmalıyız. Her şeyin daha hızlı yaşandığı süreçte insanların farklı ihtiyaçlarına hızlı karşılık vermek lazım. her şeye değer katmak lazım değer katarken de maliyeti düşürüp verimliliği sağlayarak satışları artırmak lazım. Almanya bu başlık altında sürece başlıyor.  Endüstri 4.0’ın hayallerinden bir tanesi de her şeyin otomasyonla yapılması bu noktada da her şeyden haberiniz olması lazım. Verileri bilgiye dönüştürmek en büyük değer olacak. Nesnelerin interneti olacak ve nesneler birbiriyle konuşacak. Çok ciddi bir hızla başka bir dünyaya gidiyoruz.”

3D teknolojisi hayatın her alanında

KÜSİ İl Temsilcisi Yrd. Doç. Dr. Barış Gökçe ise “Startups” kavramının yeni bir başlangıç olduğunu açıkladı. Yeni bir başlangıcın genç bir girişimci ve yeni bir fikir ile olacağını ifade eden Gökçe, “3D baskı dünyayı inanılmaz şekilde değiştirir. Günlük hayatımızda bir pasta haneye gittiğiniz zaman bir pastayı 3 boyutlu bir yazıcıdan alabileceksiniz. 3D inşaat, medikal, gıda endüstrisi, otomotiv, Airbus uçakların yapımı gibi birçok alanda kullanılabilir. Bu bir sektör, bu sektör için bir başlangıç yapmak gerekiyor. Bu başlangıç için küçük bir girişim ama tek bireysel bir girişim değil, bu takım çalışmasıyla olabilecek bir iş” dedi.

Panel, panelistlere plaket takdim edilmesiyle sona erdi.

20 Aralık 2017, Çarşamba 1430 kez görüntülendi