Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Devlet Konservatuvarı Bilimsel ve Sanatsal etkinlikleri kapsamında düzenlenen konferansta Akademisyen, Yorumcu ve Besteci Elif Nun İçelli ile Prodüktör, Besteci ve Aranjör Mert Ali İçelli çiftini konuk etti.

İbrahim Küçükkurt konferans salonunda gerçekleşen konferans AKÜ Devlet Konservatuvarı öğrencilerinin müzik dinletisi ile başladı. Konferansın açış konuşmasını yapan Mert Ali İçelli, şarkıların radyoda ve televizyonda dinleyiciye gelene kadar hangi aşamalardan geçtiğini anlattı. Bir sanatçı ile aranjörün diyaloglarının nasıl geliştiğini anlatan İçelli, “Sanatçı, aranjör ne kadar başarılı işler yapmış kimlerle çalışmış ben bu adama bütün paramı verirsem ziyan eder miyim? diye düşünüyor. Çünkü işin ekonomik boyutları profesyonel safhada çok büyük. Satın aldığı şarkıyı, tamamen aranjöre teslim ediyor. Beklenti hit bir şarkım olsun ben bir star olayım ya da bir starsa tekrar listelerde yer alayım ve başarılı bir şekilde işlerime devam edeyim. Çünkü bizim işimizde inandığımız şeylerin en başındaki şey, starın sanatçı değil şarkı olduğu” dedi. Şarkı ile sanatçının bütünleşmesiyle birlikte başarılı olduğunu belirten İçelli, “Ben bir işi yaparken genelde ince eleyip sık dokuyorum. Yani hem şarkıcıyı hem kendimi hem de birbirimizin kariyerini riske atmamayı seçen bir aranjörüm. Yaptığım şarkılardan daha fazla yapmadığım şarkılar var. Ben bu şarkıyı yaparsam ben bu şarkı da bir fayda veremeyeceğime inanıyorum diye karşılık veriyorum” diye konuştu.

Elif Nun İçelli ise İstanbul’da işi bilenlerin aranjörden önce besteciye teslim olmayı tercih ettiğini söyledi. Üretimin başında şarkının geldiğini ifade eden İçelli, söz ya da müzik eseri yazacaksanız bir ülkenin dili ve müziği iç içe yani iki ayrı sanat dalı bu sanat dallarına hakim olmak gerekir. Bu iki sanat dalını birlikte işlemek zorundasınız. Dilbilimciler, ‘Dünyada 3 bin-3 bin 500 arasında değişen dil var’ diyorlar” diye konuştu.

Dünyada var olan dillerin hiçbirinin okunduğu gibi yazılmadığını söyleyen İçelli, şöyle devam etti:

“Yani siz, ‘geleceğim’ diye yazıyorsunuz ‘gelicem’ diye telaffuz ediliyor. İstanbul ağzı kabul ediyoruz. Bizde 1960’larda prozodi diye bir şey gelmiş. Prozodi konusu günlük konuşma dilinin müziğe aktarılması diye toparlayabiliriz. Günlük konuşma dilinin müziğe aktarımı sadece konuşmadan ibaret değil. Yazacaksanız aynı zamanda yazı işin içine giriyor. Dolayısıyla fonetiği bilmeden düzgün bir yazı yazmak bir prozodi oluşturmak gerçekten zor.”

Konferansa, AKÜ Devlet Konservatuvarı Müdürü Doç. Dr. Uğur Türkmen, AKÜ Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emel Funda Türkmen,  İdari ve Mali İşler Daire Başkanı İhsan Ceran, AKÜ öğretim elemanları ve öğrenciler ile Afyonkarahisar ve Uşak güzel sanatlar liselerinin öğrencileri katıldı.

 

02 Mayıs 2017, Salı 601 kez görüntülendi