Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) ev sahipliğinde 13. Okul Öncesi Eğitimi Öğrenci Kongresi “Dijitalleşen Dünyada Çocuk Olmak” temasıyla başladı.
Atatürk Kongre Merkezinde gerçekleştirilen kongre açılışına AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, AKÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Karakaş ve Prof. Dr. İsa Sağbaş, AKÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Celal Demir, AKÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Peker, Eğitimci-Yazar Dr. Erdal Atabek, AKÜ öğretim elemanları ile öğrencilerle birlikte 72 üniversiteden gelen öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.
Kongrenin açış konuşmasını yapan Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı ve AKÜ Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Münevver Can Yaşar, kongre gününü çok beklediklerini ve büyük bir heyecan yaşadıklarını ifade etti. Kongre Başkanı ve AKÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Peker ise dünyada çocuk olmanın zor olduğunu söyledi. Çocuk için dünyanın bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu belirten Peker, “Bugünün senaryolarını buna inanmayanlar yazıyor, oyunlar zalimlerin haince planları ile kurgulanıyor ve çocuklar kendilerince oyun oynadıklarını zannediyor. Sonra ‘istismar’ diye bir kelime duyuyoruz. Her şeyde ona sığınmaya başlanıyor. Cinsel istismar, duygusal istismar, fiziksel istismar, ihmal etme. Hâlbuki Allah’ın doğaya ve insanlığın fıtratına koyduğu sınırları çiğnemekle başlıyor istismar. Dijital dünyanın kurulumunda bu fıtratı anlamak, yaşamak ve yaşatmak temel prensibimiz olursa dijital dünyada çocuk olmanın da ayrı bir tadı olacaktır” diye konuştu.
İnternet yüzünden eğitim dijitalleşti
AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak ise kongreye Türkiye ve Kıbrıs’taki 72 üniversiteden bin 358 kişinin katıldığını söyledi. Gelişen ve yenilenen dijital teknolojilerin günlük yaşamın içerisinde daha görünür olduğunu ifade eden Solak, “Dijital teknolojilerin çok sık kullanılması ve kullanımının yaygınlaşması, okul öncesi eğitimini de etkileyen ortak bir kültür haline gelmektedir. Özellikle internetin ortaya çıkışı ile birlikte her alanda olduğu gibi eğitim alanında da dijitalleşme başlamış ve dijital kültür bilgi toplumunun ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir” dedi.
İnsanoğlu iletişim çağında daha yalnız
Dijital kültürün, dijitalleşmenin getirdiği bir yaşam biçimi ve alışkanlıklar bütünü olarak karşımıza çıktığını belirten Solak, sözlerine şöyle devam etti:
“Dijitalleşen dünyada bu kültürün bebeklikten yetişkinliğe hayatın tüm dönemlerinde olumlu ya da olumsuz etkileri görülmektedir. Dijital bilincin erken yaştan itibaren oluşturulması kültüre ve teknolojik ortama hazır doğan çocuklar için son derece önemlidir. Çünkü çocukları bu kültürden yadsıyarak yetiştirmek gerçekten imkânsızdır. Günümüzde artık bir iletişim kurma aracının çok ötesine doğru hızla evrilen özellikle cep telefonları ile beraber evlerin, arabaların da akıllandığı gerçeği bir tarafta iken bir tarafta ise insanoğlunun bu aşırı hız içinde iletişim çağında daha da yalnızlaştığı görülmektedir. İnsan birey olarak bu dijital selin önünde adeta dijital bir yaprağa dönüşürken, çocuk dediğimiz özne de payına düşeni bu yeni dünyada fazlasıyla almaktadır.”
Çocukların bütün gelecek dijital kurgularının merkezinde olduğunu söyleyen Solak, “Her yaşta çocuk için en basitinden en ileri durumuna kadar binlerce oyun, site ve devasa dijital kültür eğlence altyapısı endüstriyel bakışta şekillenmiş durumdadır. Dünyada çeşitli eğitim sistemleri de gönüllü olarak çeşitli eğitim materyalleri ile çocukluğun dijitalleşmesinin bir parçası olmayı sürdürmektedir” şeklinde konuştu.
Ebeveynlerin çocuklardan bir şey öğrendiği dönemdeyiz
2000’li yıllardan sonra dijital bir dünyanın içine doğan çocukların yeni zamanların kapısını açtığını ifade eden Solak, şunları söyledi:
“Açılan bu yeni kapıdan önce yetişkinler girmişse de çocuk parmağının tuşlarda hızla dolaşmaya başladığı artık yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Hatta teknolojiye babalarından daha çok daha hızlı adapte olan çocukların var olduğu döneme, tarihin belki de ilk örneği olarak ebeveynlerin çocuklardan bir şey öğrendiği döneme geçmiş durumdayız. Yaşanan bu dönüşüme optimist perspektifle yaklaşan, çocukların çift yönlü paylaşım ve etkileşim yoluyla dünyaya entegre oldukları argümanı önümüze çıkmaktadır. Ancak bu değişimde çocuk, genç ya da yetişkin kendi merkezini ve kendi dünyasını kaybedebilme riski ile de karşı karşıya gelmektedir. Hem yoğun ve bitmeyen dijital akış, dikkat anlamında merkezileşmeyi yok etmekte, aynı zamanda da mekân ve aidiyet anlamında bir merkez olarak belirsizleşmektedir. Aile, sokak, mahalle gibi değişik ölçeklerdeki kümelerin çoktan atomize olmuş kimlik bileşenleri bu defa doğrudan öz ve tekil kimlikteki parçalanma ve atomize olarak kimliksizleşme ve bir yere ait olmama halini ortaya koymaktadır.”
“Çocukların yüzde 56’sı günde 1 saatten daha az açık havada oyun oynuyor”
2016 yılında 10 ülkede 12 bin ebeveyn ile yapılan “Global Çocuk ve Oyun Araştırmasının” sonuçlarından bahseden Solak, “Araştırmaya göre çocukların yüzde 56’sı bir günde ortalama 1 saatten az, yüzde 19’u ise 30 dakikadan daha az açık havada oyun oynadıkları sonucunu ortaya koymuştur. 1 saatten az sokakta kalma oranının bu kadar yüksek olması çok düşündürücü olarak ortaya çıkmaktadır. Bu sürenin Birleşmiş Milletler İnsanlık Hakları Yüksek Komiserlik Ofisinin mahkûmların açık havada geçirmelerini tavsiye ettiği minimum sürenin bile altında olduğunu burada hatırlatmakta fayda var” dedi. Sivil toplum kuruluşlarının araştırmalarına göre Türkiye’de ilköğretim öğrencilerinin önerilen günlük aktivite sürelerinin altında kaldığını vurgulayan Solak, “Araştırmaya göre erkek çocuklarının yüzde 94’ünün kız çocuklarının ise yüzde 85’inin önerilen günlük adım sayısını geçmediği ortaya konmuştur. Çocukların sadece okul günleri değil, hafta sonlarını da oldukça hareketsiz geçirdiği ve bu araştırmalarda çocukların okul harici günlerde yüzde 15 daha az adım attıkları ortaya konmuştur” şeklinde konuştu.
Açış konuşmalarının ardından Eğitimci-Yazar Dr. Erdal Atabek tarafından gerçekleştirilen “Dijitalleşen Dünyada Bir Yetişkin Yetiştirmek” konulu konferansa geçildi.
Açılış konferansından sonra Moderatörlüğünü Hacettepe Öğretim Üyesi Prof. Dr. Duyan Mağden Ataman’ın yaptığı “Okul Öncesi Eğitim ve Teknoloji” paneline geçildi. Panelde Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neriman Aral “Çocuk Teknoloji İlişkisi”, Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Ferhan Odabaşı “Dijital Dünyada Çocuk Hakları”, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Bayhan “Ekran Arkasında Geçirilen Zaman: Erken Çocuklukta Riskler ve Yararlar”, Türkiye Yeşilay Cemiyeti Eğitim Yönetimi Müdürü Fatih Çavuşoğlu ise “Çocukluk Döneminde Teknolojinin Riskli Kullanımı ve Önleyici Yaklaşım” temalı sunumlarını gerçekleştirdi.
Kongrenin ikinci gününde ise Orta Doğu Teknik Üniversitesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet İnam tarafından “Bir Can Olarak Çocuk” konferansı gerçekleştirildi. Konferansın ardından Moderatörlüğünü Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Güler Küçükturan’ın yaptığı “Okul Öncesi Eğitim: Öğretmen, Program, Çocuk” paneline geçildi. Panelde Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adalet Kandır “Bir Öğretmen Olarak Kendimizi Yetiştirmek”, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Z. Fulya Temel “Erken Çocukluk Programlarında Kalite Bileşenleri”, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rengin Zembat “Aile, Çocuk, Öğretmen Etkileşimi”, Hacettepe Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Berrin Akman “Çocuklara Eşit Fırsat” temalı sunumlarını gerçekleştirdi.
Panelin ardından Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk tarafından “Teknoloji Nasıl Bağımlılık Yapar?” konferansı gerçekleştirildi. Konferanstan sonra Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Öztürk, AKÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Peker ve öğrenciler AKÜ Atatürk Kongre Merkezi arazisine fidan dikti.
Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal ise “Saklambaç Oynarken Şarj Biter Mi? konulu konferansını gerçekleştirdi.
Kongre, 26-28 Nisan 2018 tarihleri arasında AKÜ Ahmet Necdet Sezer Kampüsü Atatürk Kongre Merkezinde devam edecek.