Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, AKÜ ve Ankara Üniversitesi Rektörlerinin Onursal Başkanlığında düzenlenen Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının katkılarıyla gerçekleştirilen Uluslararası Avrasya Doğal Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesine katıldı.
Ankara’da gerçekleştirilen ve AKÜ’nün de standının yer aldığı zirveye AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Ankara Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Sibel Ayşil Özkan, Almanya Büyükelçiliği Gıda ve Tarım Müsteşarı Peter Bohlen, Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sebahattin Balcı, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdür Vekili Dr. Necati Tulgar, öğretim elamanları, sektör temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Zirvede bir konuşma gerçekleştiren Rektör Solak, sağlıklı yaşamın ve doğal beslenmenin yaşayan tüm canlıların en doğal hakkı ve en temel ihtiyacı olduğunu söyledi. İçinde bulunulan çağın birçok faydası olduğunu dile getiren Solak, “Artan insan nüfusu ve azalan kaynaklar, bilimi ve teknolojiyi alternatif yollara yönlendirmiştir” dedi. Solak, bilim ve teknoloji yardımıyla sorunları anlamanın ve çözüm yolları üretmenin mümkün olsa da modern yaşam tarzı endüstrileşmenin birçok hastalık riskini de beraberinde getirdiğini ifade etti. Solak, “Bu risklerin önüne geçebilmek için sağlıklı yaşamın temelini oluşturan tarım, gıda ve beslenme alanlarına, bilimin ışığında gereken önemi vermemiz gerekmektedir. Doğru ve sağlıklı beslenme, öncelikle bireyi ruhsal veya bedensel birçok hastalıktan korumakta, böylece toplumun sağlığının da korunmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunmaktadır” diye konuştu.
Hastalıklar beslenme ile ilişkili
Sağlıklı beslenme konusunda insanların birçok hata yaptığını ifade eden Solak, günümüzde pek çok tüketicinin enerji, yağ, şeker ve tuz/sodyum içeriği zengin gıdaları daha fazla tüketirken, pek çoğu tam tahıllar, meyve, sebze ve diyet lifli gıdaları günlük ihtiyaç kadar tüketmemediğine dikkat çekti. Solak, şöyle konuştu:
“Bunun sonucunda da başta kalp damar hastalıkları, kanser, diyabet olmak üzere çeşitli hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Günümüzde daha sık rastlanan bu hastalıkların beslenme ile doğrudan ilişkili olduğu aşikârdır. Bu hastalıklara yakalanma riskini azaltmak için proses edilmiş endüstriyel gıdaların tüketimini olabildiğince azaltmak, bu gıdaların yerine ise daha önce de belirtildiği gibi meyve, sebze, tam tahıllı ve bol lifli gıdalar tüketmek, yani yeterli ve dengeli bir diyet uygulamak gerekmektedir.”
2050 yılında nüfus 9 milyarı aşacak
Bilim insanlarının yeterli ve dengeli beslenme konusunda insanlara yardımcı olabileceğini kaydeden Solak, “Tarımın çok fonksiyonlu bir yapısı vardır. Bu yapının içinde en önemli görev, insanlara yeterli ve beslenme açısından zengin gıdalar sunmaktır. Yeterli, kaliteli ve güvenli gıdaya erişim, insanoğlunun en temel hak ve özgürlüklerinden biri olup bu haktan kimse mahrum edilemez. Tarım sektörü yeterli ve kaliteli gıdanın temin edilmesi de lokomotif görevi görmektedir” diye konuştu. 2050 yılında dünya nüfusunun 9 milyarı aşacağını belirten Solak, “Bu nüfus artışı sebebiyle dünyanın tarım ürünlerine beklenen talep artışı ile yeterli ve kaliteli gıdaya erişim hususunda bir takım sorunlar doğmaktadır. Nüfus artışıyla artan bu ihtiyaçlara karşın doğal kaynaklar aynı hızda artmamakta, bu sorunun üstesinden gelmek için tarım alanlarından daha fazla verim elde edilmeye çalışılmaktadır. Bu durum beraberinde yoğun kimyasal girdi kullanımı sebebiyle toprağın ve doğal kaynakların bilinçsizce kullanılarak tahrip edilmesine yol açmaktadır” dedi.
Kaliteli ve sağlıklı yaşam için gıda güvenliği olmazsa olmaz
Gıda güvenliğini tehdit eden etmenlerden de söz eden Solak, şunları kaydetti:
“Günümüzde modern biyoteknoloji ile yüksek verim amaçlı kullanılan genetiği değiştirilmiş gıdaların tarımsal sahada, ‘özellikle Amerika gibi nüfusun yoğun fakat ürün çeşitliliğinin kısıtlı olduğu dış ülkelerde’ sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. Fakat tohum alanında kullanım sonucu ortaya çıkan trans genetik tohumlar kısa vadede verim artışı sağlasa da uzun vadede hem insan sağlığı açısından hem de doğal kaynaklar açısından önemli risk taşımaktadır. Toplumu oluşturan bireylerin kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için dengeli ve yeterli beslenme kadar gıda güvenliği de sağlıklı yaşam için olmazsa olmazlarındandır. Ülkemiz neslinin sağlıklı olarak yetişmesi, maddi ve manevi kayıpların en aza indirilmesi için gıda güvenliği büyük önem arz etmektedir.”
Sağlıklı yaşam için fiziksel aktivite şart
Hareketsiz bir yaşamın dengeli ve yeterli beslenmeyle desteklense de sağlık risklerini de beraberinde getirdiğine vurgu yapan Solak, konuşmasına şöyle devam etti:
“Sağlığın en önemli belirleyicilerinden birisi de fiziksel aktiviteyle ilgili bir gerçektir. Halen bu da dünyada beş yetişkinden biri ve beş ergenden dördünün yeterli fiziksel aktivite yapmamasıdır. Yıllardır yapılan çalışmalarda düzenli fiziksel aktivitenin kalp hastalığı, inme, diyabet, meme ve kolon kanseri gibi bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesi ve tedavi edilmesinin anahtarı olduğu gösterilmiştir. Bu cümleden hareketle ülkemizde ‘Her gün 10 bin adım at’ kampanyası ile fiziksel aktivitenin arttırılması hedeflenmektedir. Bulaşıcı olmayan hastalıklar grubuna giren kalp damar rahatsızlıkları, diyabet, kanser gibi hastalıklar, dünyadaki tüm ölümlerin yaklaşık yüzde 71’inden sorumludur. Bu ölümlerin arasında her yıl 30 ile 70 yaşları arasında 15 milyon insanın ölümü bulunmaktadır. Toplum sağlığını koruyan, geliştiren, bedensel ve ruhsal birçok hastalığı önleyen sağlıklı yaşam, dengeli ve yeterli beslenme ve spor alışkanlıklarıyla sağlanabilir. Bu durum toplum bilincinin doğru tarafa yönlendirilmesi ile mümkün olacaktır.”
Uluslararası Avrasya Doğal Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi 12-15 Temmuz 2018 tarihleri arasında Ankara Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğünde devam edecek.