Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) ev sahipliğinde; Afyonkarahisar Valiliği, Afyonkarahisar Belediyesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğünün işbirliğiyle “Afyonkarahisar Görsel Sanatlar Öğretmenleri Çalıştayı ve Karma Sergisi” gerçekleştirildi.

Afyonkarahisar’da görev yapan görsel sanatlar öğretmenlerini, sanat eğitimi alanında kuramsal çalışmalarıyla tanınmış akademisyen ve sanatçılarla bir araya getirerek, sanat eğitimi alanında görüş alışverişinde bulunmalarını, sorunları ve çözümlerine yönelik tartışma ortamı yaratmalarını sağlamayı amaçlayan çalıştayın açılış töreni, AKÜ GSF İbrahim Küçükkurt konferans salonunda düzenlendi.

AKÜ Rektör Vekili Prof. Dr. İsa Sağbaş ve AKÜ GSF Dekanı Prof. Dr. Selçuk Akçay ile birlikte Afyonkarahisar’da görev yapan görsel sanatlar öğretmenleri ve GSF öğretim elemanlarının katılımlarıyla gerçekleştirilen tören, AKÜ Devlet Konservatuvarı tarafından hazırlanan müzik dinletisiyle başladı.

Üniversitelerin amaçlarından biri de topluma hizmet

İbrahim Küçükkurt konferans salonunda düzenlenen çalıştayın açış konuşmasını yapan AKÜ GSF Dekanı Prof. Dr. Selçuk Akçay, üniversitelerin kuruluş amaçlarından birisinin topluma hizmet etmek olduğunu söyledi. Akçay, “Bu anlamda çalıştayın amacı Afyonkarahisar’da görev yapan görsel sanatlar öğretmenlerini, akademisyen ve serbest çalışan sanatçılarla bir araya getirmek, sanat eğitimi ve sanat üretimi konularını konuşmak ve tartışmak” diye konuştu.

AKÜ Rektör Vekili Prof. Dr. İsa Sağbaş ise bu yıl üçüncüsü düzenlenen çalıştayın, hikâyesinin 3 yıl öncesine dayandığını ifade etti. Sağbaş, “Devlet Konservatuarı çok sıklıkla çalıştay düzenliyor. Bunlardan bir tanesi de müzik öğretmenleri çalıştayıdır. Buradan yola çıkarak Güzel Sanatlar Fakültesi olarak bir benzerini bizde yapalım dedik. Resim Bölüm Başkanımız Erdal Hocam ile görüştük. Erdal hocam seneye yapalım dedi. Ben de olmaz Kasım ayında yapacağız bunu dedim. Böylelikle çalıştay serüvenimiz başlamış oldu. Bu yıl üçüncüsünü yapıyoruz. Biz artık üçe ulaştık bundan sonra da devamı gelecektir” dedi.

Çalıştay eğiticilerin eğitimi

Düzenlenen çalıştayın aslında eğiticilerin eğitimi olduğunu dile getiren Sağbaş, şunları söyledi:

“Bu kalite süreçlerinde sıklıkla vurgulanan ve istenen bir şeydir. Bir kişi 30 yıllık öğretmen de olsa 30 yıllık profesör de olsa yeni şeyleri öğrenmeye ihtiyacı vardır. Buna da eğiticilerin eğitimi deniyor. Biz üniversite olarak bunu planladık. Burada yapılmaya çalışılan şey ise il genelinde ilk ve orta eğitimde görev yapan resim öğretmenlerimizi bir araya getirip onların eserlerini sergilemek ve başka üniversitelerde çalışan akademisyen hocalarımızın iştirak ettiği panel ve atölye çalışmaları vasıtasıyla da senede bir sefer de olsa aynı işi yapan meslektaşları bir araya getirmek. Birbirlerini tanıyorlar ve meslekleri ile ilgili yeni bilgileri öğrenip, öğrencilerine daha verimli bir şekilde mesleklerini icra edebiliyorlar. Milli Eğitim ve üniversitemizin böyle bir işbirliği vardır. Zaman zaman il milli eğitim bize destek veriyor, zaman zamanda biz onlara destek veriyoruz.”

Kültürel dinamikler sanatı etkilemektedir

Açış konuşmalarının ardından moderatörlüğünü AKÜ GSF Resim Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ulviye Şirzad’ın gerçekleştirdiği “Sanat Eğitimi ve Üretimi” paneline geçildi. Sanatın insanın kendisini ifade biçimi olarak tarihsel gelişim içerisinde çeşitli anlayış, kavrayış ve bilgi üzerine kurulduğunu ifade eden Şirzad, “Endüstrileşme süreçleri ile birlikte önem kazanan toplumsal teknoloji donanımları sanatsal üretimde de amacını, sürecini belirleyen etkenler olarak bugünde daha dikkat çekmektedir. Yaşanılan bolluğun, çeşitliliğin, hareketliliğin sosyal yansımaları kültürel dinamik olarak sanatı da etkilemektedir. Sanat üretimde olduğu gibi tüketimde de yeni boyutlara kapı açan yeni mekanizmalarla gündemimize gelmektedir” şeklinde konuştu.

Bilim ve sanat hayata farklı katkı sağlıyor

Başkent Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Buyurgan ise bilim ve sanatın farklı şekillerde hayata katkı sağladığını söyledi. Buyurgan, “Sanat imgelerle uğraşıyor daha çok duyguları ve hayal dünyasını geliştiriyor. Bilim ise daha çok olgularla kavramlaştırma ve genelleştirme çabası içerisinde yer alıyor. Tüm dünyadaki eğitim sistemlerine yöneltilen en katı eleştiri yaratıcılık eksikliğidir” dedi. Sanat eğitiminin katkısından bahseden Buyurgan, şunları söyledi:

“Sanat eğitiminin bize katkısı ise yaratıcılık eğitiminin ön planda tutulduğu düşünmenin geliştirildiği her öğrenciyi kendi gelişimi doğrultusunda gelişmeye yönlendirdiği en güvenilir ortamlardan biri. Bizde deneme, yanılma, araştırma, hata yapma var bütün bunlar yaratıcılığın temel ögeleri. O nedenle biz görmeyi işitmeyi dokunmayı tat almayı öğretmek üzerine bir eğitim süreci hazırlamak istiyoruz. Görsel sanatlar eğitiminin en temel amaçlarından biri görmeyi, tat almayı, işitmeyi, sorgulamayı öğretmektir. Çağdaş sanat eğitimi sanatsal etkinlikler ve etkileşim yoluyla bireylerin ve toplumun içinde yaşadığı çevreye duyarlı olmasını sağlamak. Bu çevre ile çok yönlü ve kapsamlı etkileşim içerisinde olmasını sağlamak, estetik gereksinimlerine cevap vermek, beğenilerini geliştirmek, yaratma yorumlama güdülerini doyurmak kendilerini sanatsal anlamda ifade etme noktasına getirmek amacını gütmektedir. Sanat eğitimi tüm bireyin okul öncesinden üniversiteye kadarki eğitim sürecinde amacına yönelik yer alması gereken bir programdır.”

Sanat hayata uygulanan bir mekanizmadır

Nişantaşı Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Hasip Pektaş ise yaptığı sunumda çevrede görülen pek çok olumsuzluğun, zevksizliğin, duyarsızlığın nedeninin estetik sanat beyninin yoksunluğundan kaynaklandığını ifade etti. Pektaş, “Unutulmamalıdır ki güzelliklerin ve düzenin olduğu yerde sevgi, saygı, empati vardır. Sevginin olduğu yerde de keyifli bir yaşam vardır. Eğer içinizde estetik değer taşıyorsanız yaşadığınız yeri temiz tutarsınız. Sanat hayata uygulanan bir mekanizmadır, onsuz varlıklar dengesini kaybeder toplumsal, ruhsal bir karmaşıklık içine girerler. Sanat eğitimi kişinin kendisini tanımasını, yaşadığı toplum ile doğru iletişim kurmasını, sorunları görmesini ve çözüm önerileri üretmesini sağlar” ifadelerini kullandı.

Sanatın temelini resim ve heykel oluşturur

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Halil Yoleri ise Türkiye’de Batılı anlamda sanat eğitiminin 1908 yılında başladığını söyledi. Yoleri, “Sanat eğitimi dendiği zaman sanatın temelini resim ve heykel oluşturur. Bunlar olmadan ne sanat yapılır ne de tasarım yapılır. Sanat hem tedavi de hem de faydalı icat yapma da kullanılıyor. Türkiye’de 206 tane üniversite 74 tane güzel sanatlar fakültesi var. İlginç bir kavram kargaşası ile ülkemizde sanat eğitimi devam ediyor. Belli bir tanımlama yok. Artık teknoloji gelişiyor sanatın topluma etkisi daha bilimsel yollarla daha kısa sürede insanlara verilebiliyor. Eğitim artık farklı bir modele geçmeli” dedi.

Panel bitiminde AKÜ Rektör Vekili Prof. Dr. İsa Sağbaş tarafından panelistlere teşekkür belgeleri ve hediyeleri takdim edildi.

Etkinlikler çalıştay ve karma sergi açılışı ile devam etti

Program, öğle arasının ardından düzenlenen eşzamanlı çalıştay oturumları ile devam etti. Görsel sanatlar öğretmenlerinin katılımıyla gerçekleştirilen 4 farklı çalıştayda, “Bilim, Teknoloji Alanındaki Gelişmeler, Çağdaş Sanat Eğitim Kuramları, Sanat Eğitiminde Yeni Eğilimler ve Disiplinler Arası Yaklaşımlar”, “Türkiye’de Görsel Sanat Eğitimi: Sanat Eğitimi Politikaları, Sorunlar ve Çözüm Önerileri”, “Örgün ve Yaygın Eğitimde Görsel Sanat Eğitiminin Önemi, Gerekliliği ve Yaşama Katkıları” ve “Türkiye’deki Görsel Sanat Eğitiminin Uluslararası Alandaki Yeri, Eğitim Sistemleri Çerçevesinden Karşılaştırmalar ve Değerlendirmeler” konuları tartışmaya açıldı.

Çalıştay sonucunda ortaya çıkan sonuç bildirgesi, çalıştayın tamamlanmasını müteakip ilan edildi. Gün boyu süren program, AKÜ Devlet Konservatuvarı tarafından sunulan “Müzik Dinletisi” ve “Plastik Sanatlar Karma Sergisi” açılışı ile sona erdi.

29 Kasım 2018, Perşembe 551 kez görüntülendi