Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Hukuk Fakültesi Genç Hukukçular Kulübü tarafından “Avukatlık Mesleği ve Meslek Tecrübeleri” söyleşisi düzenlendi.
Söyleşinin açış konuşmasını yapan Hukuk Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Hasan Hüseyin Bayraklı, etkinlikte konuşmacı olarak yer alan Av. Serdar Avcı’nın Hukuk Fakültesinin bir abisi konumunda olduğunu ve fakültenin birçok sosyal etkinliğinde akla gelen ilk kişi olduğunu ifade etti. Konuşmasında öğrencilere tavsiyelerde bulunan ve avukatlık mesleğini altın bir bilezik olarak niteleyen Prof. Dr. Bayraklı, şöyle konuştu:
“Bu mesleğin içerisinde, hâkim ya da savcı olmak istediği için avukatlıkla ilgili bir söyleşiye gelmeyen arkadaşlarımız çok şey kaybediyor. Mesleğe bakış açınız 2-3 yıl içerisinde değişebilir. Ben kendi hayat tecrübelerimden biliyorum. Savcılık ile başladım, 3. sınıfa geldiğimde hâkimliğe evrildi düşüncelerim. Sonra ise bunları yapamayacağımı düşündüm. Çünkü kendimi tanımaya başladım. Bu yüzden ‘yapamam’ kelimesi, bana hayatımın bundan sonraki evrelerini belirleme fırsatı verdi. Ama ne kadar ‘yapamam’ deseniz de kendiniz için, kulağınıza şu küpe olsun; mutlaka avukatlık ruhsatnamesini alın. Bizim zamanımızda hem avukatlık hem öğretim üyeliği birlikte yürüyordu. Bunun da şansı ile ben ruhsatnameyi almıştım. Bir şeyin garantisi bende hep oldu. Ben sadece akademisyen olmak zorunda değilim, böyle bir ruhsatnamem var ve avukatlık da yapabilirim diye düşündüm. Başıma bir iş gelirse bir altın bileziğim var diyebiliyorum.”
Öğrencilik hayata hazırlanma zamanıdır
Meslekte 18 yılı tamamladığını ifade eden Av. Serdar Avcı, kendisi için en önemli unsurlardan birisinin okumak olduğunu ifade etti. Avcı, “Benim için en önemli iki unsur vardır; bir tanesi hayatın içerisinde kalabilmek, diğeri ise bol bol okumak. Öğrencilik hayatınızı sadece akademik hayata hazırlanma üzerine kurmayın. Çünkü üniversite aynı zamanda bizim hayata hazırlandığımız çok geniş bir alan. Bir daha iş hayatına girdiğinizde, çok fazla kendimizi geliştirmeye yönelik zaman bulamıyoruz. Evet, hukuk fakülteleri zor ancak yine de hayata hazırlanma açısından yeterli zaman kaldığını kendimden biliyorum. Bu yüzden ne bulursanız okumanız gerekiyor. Tarihi geçmiş de olsa. Yemek yediğiniz sofraya gazete serilmiş olsa, o gazeteyi bile okuyun. Çünkü tarihi geçmiş olsa bile, o gazete sizin için yeni bir şey” ifadelerini kullandı.
Hâkim ya da savcı olmanın bir takım ilkeleri var
Hâkim ya da savcı olmak isteyen gençlere tavsiyelerde bulunan Avcı, konuşmasına şöyle devam etti:
“İçinizde birçoğunuz hâkim ya da savcı olmak istiyor. İsteseniz dahi olamayabilirsiniz aslında çünkü devletin bu konuda belli kontenjanı var. İstatistiklere göre 10 kişiden sadece 1 kişi hâkim ya da savcı olacak. Birçoğunuz çalışan avukat olacak, kendi bürosu olacak, öğretim görevlisi olacak, kurum avukatı olacak ama avukat olacak. Benim de küçüklükten beri hayalim savcı olmaktı, hatta imzalarımı bile ‘S.Avcı’ diye atardım. Sayın Dekan hocamızın da biraz önce bahsettiği gibi, 3. sınıfa geçince kendimi tanıdım. Hâkimlik ya da savcılığı yapamayacağıma karar verdim. Bir mesleğin hayalini küçüklükten itibaren hayalimizde yaşayabiliyoruz ancak hayatın gerçekleri size o imkânı sunmayabiliyor. Bu anlamda 3. sınıfı bitiren arkadaşlarımızın 4. sınıf başında ‘ben ilerde ne olacağım?’ sorusunun cevabını bulması için kendisini tanıması gerekiyor. Benim gibi yaşamayı rahat sürdürmek isteyen, sosyal ilişkileri haddinden fazla olan birisi için hâkim ya da savcı olmak risklidir. Çünkü hâkimliği ya da savcılığı meslek olarak edindiğinizde özel hayatınızı, gevezeliğinizi, sosyalliğinizi törpülemeniz gerekiyor. Çünkü Türkiye’de hâkim ve savcı mesleğinin üzerindeki toplumsal baskı, siyasilerin üzerinde bile yoktur. Hâkim ve savcı olmanın bir takım ilkeleri var arkadaşlar.”
Avukat olmak isterseniz okumaktan vazgeçmemeniz gerekiyor
Avukat olmak isteyen öğrencilere de meslekte yaşayabileceği zorlukları anlatan Avcı, “Çalışan avukat olsanız da, kurum avukatı da olsanız, kendi büronuz da olsa avukatlık mesleği tempo gerektiren, bazen çocuğunuzdan bile fedakârlık gerektiren bir meslektir. Gecesi yoktur, gündüzü yoktur. Gece 11’de keyfiniz bozulur, savcı ile birlikte otopsiye girerseniz. Eğer ben bunu kaldıramam diyorsanız, avukat olmayı da gözden geçirin. Ben 42 yaşındayım, hala okuyorum. Hala kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Mevzuatlar o kadar sık değişiyor ki, bunun için okumak zorundayım. Bunlara adapte olmadan başarılı olmak mümkün değil” şeklinde konuştu.
Söyleşi, Avcı’nın öğrencilerden gelen soruları cevaplaması ile sona erdi.