Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi ile Doğa Koruma Biyoizlem Uygulama ve Araştırma Merkezi ortaklığında “Isınan Dünyanın Yaban Hayata Etkileri” paneli düzenlendi.

Erdal Akar konferans salonunda düzenlenen panele Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Yaramış, Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Özdemir ile birlikte öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.

Panelin moderatörlüğünü yapan Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Özdemir, dünyayı tehdit eden küresel afetlerden birinin küresel ısınma ile gelen iklim değişikliği olduğunu söyledi. Küresel ısınmadan en fazla etkilenen ve etkilenebilecek ülkelerin başında Akdeniz Havzası ülkelerinin geldiğini belirten Özdemir, şunları kaydetti:

“Akdeniz Havzasında bulunan ülkeler, çöl sahalarına komşu ülkelerdir. İklim değişikliği ile mücadele konusunda küresel ölçekte global çevre bilinci oluşturmak coğrafyacıların üzerinde çalıştıkları temel konulardan birisidir. Coğrafyacılar bu konuda global farkındalık oluşturmada öncüdürler. Türkiye, çöl bölgelerine komşu olması nedeniyle iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ve risk altında bulunan coğrafyada bulunmaktadır. Bu nedenle ısınma kaynaklı biyolojik saldırılar; kuraklık, su yönetimi, taşkın, sel, fırtına gibi olayların frekansında artış beklenmektedir. Isınmanın özellikle bizim yaşadığımız coğrafyaya yabancı tropikal kökenli faunanın artışı, istilacı tür ile bu ekosisteme yabancı türlerin sayısında artış beklenmektedir. İstilacı türler, yok olmaya yüz tutan canlılar kuraklık, fırtına, salgın hastalıklar ve göç olgusu tüm dünyayı etkilediği gibi ülkemizi de tehdit etmektedir. Bu olayların önceden öngörülerek şimdiden çevre bilinci oluşturulması ve teknolojik yatırımların yapılması gerekir.”

Panelistlerden Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Okan Bozyurt ise “Küresel İklim Değişikliği ve Çevresel Etkileri” konulu sunumunda küresel ısınmanın günümüze ait bir kavram olmadığını ifade etti.  Bozyurt, “Son birkaç bin yıllık grafiklere baktığımız zaman sınma dönemleri ve soğuma dönemleri meydana gelmiş. Sanayi devriminden beri özellikle fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma ve sanayi süreçleri gibi insan etkinlikleri ile atmosfere salınan sera gazlarının atmosferdeki birikimlerindeki hızlı artışa bağlı olarak dünyada kısaca küresel ortalama sıcaklık yükselmesi olarak tanımlanabilir. Bu kavramda esasen insan faktörü ön plana çıkarılmış oluyor” diye konuştu.

İklim değişikliğinin temelinde beşeri faktörler var

İklim değişikliğinin bir sistem olduğunu kaydeden Bozyurt, şunları söyledi:

“İklim bir sistemdir ve birçok önemli parçaları vardır. Bunlardan en önemlisi hava kalitesidir. Çünkü son yıllarda özellikle küresel ısınma ile birlikte artan buharlaşma ve havadaki artan partiküller atmosferin dengesini giderek bozmaya başladı. Hava kalitesi giderek düşmeye başladı. Bunun temelinde yine beşeri faktörler yatıyor. Özellikle çarpık şehirleşme ve dolayısıyla sanayi ve evsel atıkların partiküller halinde atmosfere fazla miktarda karışması sonucunda hava kalitesi son 20 yılda iyice düşmeye başladı. Bu da başta insan sağlığı olmak üzere dünyada biyoçeşitlilğe önemli ölçüde zarar veriyor. Bunların dışında ilk defa 1979 yılında yapılan uydu gözlemi sırasında bir incelme tespit edildi. Daha sora yapılan bu uydu gözlemleri sırasında 1980’li yılların ortasında bu incelme giderek büyüdü. Özellikle Antarktika kıtası üzerinde inanılmaz derece büyük ölçüme ulaştı. Ozon tabakasında bu incelme zaman içerisinde giderek büyüdü ve dünyada bir takım etkilerini görmeye başladık. Bunun üzerine başta Birleşmiş Milletler olmak üzere birçok uluslararası kuruluş 16 Eylül 1987 tarihinden itibaren her yıl Dünya Ozon Tabakası Günü olarak kutlanmasına başladı. Ozon tabakasının yanında su kavramı var. Su kavramı burada en önemlisi. Küresel ısınma ile birlikte suyunda giderek önemi artıyor. Artan nüfus ile birlikte su kullanımı giderek artmaya başladı. Bunun neticesinde artık su daha değerli bir kavram olmaya başladı. Su her şeyden önce canlıların yaşamı için büyük bir önem taşıyor. Bunların dışında çölleşme, orman ve ormansızlaşma kavramı da küresel iklim değişikliği açısından çok önemli.”

“Ekoloji dengedir”

Doğa Koruma ve Biyoizlem Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü Doç. Dr. Uğur Cengiz Erişmiş, “Küresel İklim Değişikliğine Bağlı Yaban Hayatı” konulu sunumunda dünyanın 4,5 milyar yıl içerisinde belli dönemlerde soğuma belli dönemlerde ısınma ile geçtiğini dile getirdi. Sanayi Devrimi ile birlikte bilim insanlarının,  ekoloji ve çevrenin tahrip edilemeden daha ılımlı kullanılması yönünde uyarıları olduğunu söyleyen Erişmiş, “Uyarılarına rağmen insanlarda var olan daha çok şeye sahip olma duygusu doğayı tahrip ediyor. Bu değişikler çerçevesinde iklim panelleri düzenlendi. 2030 sonrasındaki kotanın 2050 yılına kadar 1,5 derece sınırları içerinde olmalı.  Fakat bununla ilgili de ülkelerin belirli bir strateji gütmesi lazım. Soğuma ve sıcaklık dönemleri  içerisinde kitlesel yok oluşlar meydana geliyor. Soğuma ve sıcaklık iyidir diye bir şey yok ekoloji dengedir. Dengeler üzerine kurulmuştur. Mutlaka stabil olması lazım bir taraf ağır bastığı zaman mutlaka onun canlı içerisindeki uyum mekanizması çalışmadığı zaman yok olmaya mahkumdur” ifadelerini kullandı.

2050 yılında yaklaşık 1 milyondan fazla türün yok olabileceğine dair modellemelerin olduğunu söyleyen Erişmiş, şunları söyledi:

“Bu da küresel yok olmanın türler arasındaki tükenmeyi ifade ediyor. Her saatte 3 hayvan türünün iklim değişiklikleri veya insan faaliyetlerinden dolayı ortadan yok olması anlamına geliyor. İklim değişiklikleri üzerine habitatların bozulması, çevre kirletilmesi, enfeksiyon hastalıkları, iklim değişikliklerindeki yükselmeler bu olayları yukarı taşımaya başladı. Habitat bozulması 2 türlü oluyor. Bir insan vasıtasıyla habitat bozulur, bir de iklime bağlı olarak habitat bozulması olur. İklim değişiklilerinin sebepleri ise; karbondioksit oranının artması, sera gazı, buzulların erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesi, orman yangınları, göllerin küçülmesi, kuraklıkların meydana gelmesi, kış sıcaklıklarının başlaması, ilkbahar erken geliyor.”

Panel soru cevabın ardından sona erdi.

06 Aralık 2019, Cuma 578 kez görüntülendi