Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü ile Edebiyat Topluluğu ve Türk Ocakları Afyonkarahisar Şubesi işbirliğinde “Dünden Bugüne Doğu Türkistan” konferansı düzenlendi.
Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alimcan İnayet’in konuşmacı olarak yer aldığı etkinliğe AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yılmaz Yalçın, İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Güler, Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cüneyt Akın, AKÜ Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) Müdürü Doç. Dr. Ahmet Karaman ve Türk Ocakları Afyonkarahisar Şube Başkanı Prof. Dr. Yavuz Osman Birdane ile birlikte öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
“Yüzlerce soydaşımız kamplarda esir olarak tutuluyor”
Abdullah Kaptan konferans salonunda gerçekleştirilen etkinliğin açış konuşmasını yapan Türk Ocakları Afyonkarahisar Şube Başkanı Prof. Dr. Yavuz Osman Birdane, Doğu Türkistan’da yaşanan asimilasyon ve vahşetin tüm dünyaya duyurulması gerektiğini kaydetti. Birdane, “Türk Ocakları bugün tarihini bilen, bayrağını seven, kültürünü bilen nesiller yetiştirmek için milli bir mektep olarak vazifesine devam etmektedir. Doğu Türkistan, Türk – İslam dünyasının doğudaki kalesidir. İşkenceler, vahşetler, ölümler devam ediyor. Çin, Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine yönelik sistemli bir katliam, asimilasyon ve tecavüzlerle yüzbinlerce soydaşımızı kamplarda esir tutmaktadır. Eğer Doğu Türkistan’a ses vermezsek, yakın zamanda ses beklediğimiz Doğu Türkistan’dan bir daha ses gelemeyecek. Bu zulmü kaldırmak için seslerimizi duyurmamız lazım. Başta Türk dünyası olmak üzere, tüm dünyada bu vahşeti ve asimilasyonu duyurmamız lazım” ifadelerini kullandı.
Doğu Türkistan Türk kültürünün köklerine sahip
“Dünden Bugüne Doğu Türkistan” konulu konferansta konuşan Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alimcan İnayet ise Doğu Türkistan’da büyük bir kıyım ve soykırım yaşandığını söyledi. Soykırımın tarihi, kültürel, politik ve ekonomik boyutlarının olduğunu belirten Prof. Dr. İnayet, Doğu Türkistan’ın Türkiye ve Türk kültürü için önemine değindi. İnayet, “Doğu Türkistan, Türklük açısından önemli. Çin açısından da önemli, Amerika açısından da önemli. Doğu Türkistan bir Türk toprağıdır. Türklerin ata yurdudur, ata toprağıdır. Burada Türk kültürünün kökleri olan Kaşgarlı Mahmut, Ali Şir Nevai, Yusuf Has Hacip, Hoca Ahmet Yesevi gibi büyük Türk büyüklerinin kökleri bulunmaktadır. Aynı zamanda İbn-i Sina ve Farabi gibi büyük filozoflar da yetişmiştir. Bu açıdan Türklük açısından, Türk milli şuuru açısından Doğu Türkistan, son derece önemlidir. Bizim kültürel belleğimiz, tarihsel hafızamız orada, köklerimiz orada. Türk milli bilincinin kökleri orada. Çinliler o kökleri yok ederek, Türk dünyasının milli ruhuna yönelik bir savaş açmış durumda. Buraları yok etmek de Çinlilerin en büyük hedefidir” diye konuştu.
Doğu Türkistan Çin ve Amerika için önemli bir bölge
Doğu Türkistan bölgesinin Çin ve Amerika için de bir çıkar çatışması bölgesi olduğunun altını çizen Prof. Dr. İnayet, konuşmasına şöyle devam etti:
“Çin açısından bölgenin önemine değinmek gerekirse de, bugün Çin’in kendi kaderini ve geleceğini bağladığı Kuşak ve Yol Projesi’nin temel merkezi Doğu Türkistan’dır. Doğu Türkistan’dan 5 kola ayrılarak dünyanın çeşitli yönlerine İpek Yolu güzergahı açılmış durumdadır. Eğer Doğu Türkistan istikrarsız hale getirilmezse, Çin’in kendi kaderini bağladığı İpek Yolu projesi suya düşecek. Bu anlamda da Çin, bu bölgede kendine tehdit olarak gördüğü Türklüğü ve Müslümanlığı yok ederek İpek Yolu projesini garanti altına almak istiyor. Amerika için önemine değinirsek de, bildiğiniz üzere Çin devamlı gelişerek, teknoloji ve askeri açıdan Amerika ile yarışacak bir hale geldi. Bundan sonra tabii ki Çin, Orta Asya’daki ve Orta Doğu’daki petrol ve doğalgaz kaynaklarını ele geçirirse daha hızlı gelişecek. Amerika da sonuç olarak süper güç konumunu kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalacak. Bu yüzden de Amerika ve Avrupa İpek Yolu Projesinin gerçekleşmesini istemiyor.”
“Doğu Türkistan’da ibadet özgürlüğü yok”
Doğu Türkistan’da 26 bin cami olduğunu söyleyen Prof. Dr. İnayet, bu sayının yanıltıcı olduğunu belirterek ibadet özgürlüğünün sağlanamadığına değindi. İnayet, şunları kaydetti:
“Çin, Doğu Türkistan’da 26 bin cami olduğunu söyler. Bunu duyan kişiler de ‘Türkiye’de bile bu kadar cami yok, demek ki Doğu Türkistan’da dini hayat iyi durumda’ diyerek bu sayıya inanıyorlar, Çin de bunu iyi kullanıyor. İşin aslı ise şu, 1949 senesinde Çin orayı işgal etmeden önce 29 bin cami ve 54 bin din adamı varmış Doğu Türkistan’da. Çinliler de 1970’li yıllara kadar tüm camileri yıkarak 2 bin 900 camiyi bırakmışlar sadece. 1980’li yıllardan sonra da yıkılan camilerin bazılarını tekrar yaparak 24 bin camiyi yapmışlar. Şimdi de sanki sıfırdan kendileri yapmış gibi takdim ediyorlar. Bunların dışında, cami sayısından daha önemli olan ibadet özgürlüğüdür. Çünkü Doğu Türkistan’da 26 bin cami var ama girmek yasak, ne anladık bu işten? Girmek yasak olduktan sonra 100 bin cami olsa ne olacak? Bu açıdan bu sayılar yanıltıcıdır, dini hayatın rahat yaşandığı bir kandırmacadır.”
“Her aileye bir Çinli yerleştirilerek Türk aile yapısı yok edilmeye çalışılıyor”
Çin’in Doğu Türkistan’da farklı yöntemler uyguladığını söyleyen Prof. Dr. İnayet, Türk kültürüne zarar vermek için birçok yolun denendiğini belirtti. Aile yapısının değiştirilmesi için yeni yöntemlerin uygulandığını belirten Prof. Dr. İnayet, konuşmasına şöyle devam etti:
“Doğu Türkistan’da, sizin de duyduğunuz, her aileye bir Çinli yerleştirme gibi bir uygulama yürütülüyor. Çin gazeteleri dahi yazdı, 1 milyondan fazla Çinli memur, Uygur ailelerinin yanına yerleştirilmiş durumda. Neyi amaçlıyorlar, ne yapmak istiyorlar? Nesli değiştirmek istiyorlar. Bunun adı antropolojik asimilasyon, bunun adı post-modern soykırımdır. Siz bir milleti yok etmek için kurşuna dizmek zorunda değilsiniz, fırınlarda yakmak zorunda değilsiniz. Beden değiştirerek de bir milleti yok edebilirsiniz. Bunun tamamı soykırım yöntemidir. Biz yıllardır asimilasyon var diyoruz, soykırım var diyoruz, kimse inanmıyordu. Geçenlerde Amerika’da bazı gizli belgeler ortaya çıktı. Çinliler çok planlı ve programlı şekilde Doğu Türkistan’da, özel politikalar uygulayarak beyin yıkayarak milli kimliğini değiştirmeye çalışıyor. ‘Acımayın ve onlara şefkat göstermeyin’ deniyor. Hatta Uygurlara ilgi gösteren Çinliler bile cezalandırılıyor. Uygurlar bu belgelere dayandırarak, uluslararası mahkemelerde bir soykırım davası açabilirler. Çünkü uluslararası hukuktaki soykırım maddelerine bakarsanız, Doğu Türkistan’da yaşanan pek çok durum oradaki tanımlara birebir uymaktadır.”
Konferans, katılımların sorularının cevaplanmasının ardından sona erdi.
Konferansın sonunda AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yılmaz Yalçın tarafından, Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alimcan İnayet’e günün anısına plaket takdim edildi.