Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Ege TV’de yayınlanan Gündem Özel programına katıldı.
Faruk Kılıç’ın moderatörlüğünü yaptığı programda AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, gazeteci Dinçay Doğar ve Zafer Murat Çakır’ın sorularını yanıtladı. Sorulan soru üzerine; AKÜ Mühendislik Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği ile Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi bilim insanları tarafından, Kovid-19 salgınında yoğun bakım ünitelerinde kullanılan solunum cihazlarının ventilatörleri için geliştirilen “UV-C” ışın temelli cihazın ulusal basında olduğu kadar uluslararası basında da yer bulduğunu ifade eden Rektör Karakaş, “Karantina günlerinden geçiyoruz, tarihe tanıklık ediyoruz. Tarihe tanıklık ettiğimiz gibi aynı zamanda tarihi inşa da ediyoruz. Bu süreçte de birçok kişi elini taşın altına soktu. Bizler de Üniversitemizde özellikle de Mühendislik Fakültesi bünyesinde neler yapabiliriz diye konuştuk ve ilk olarak Biyomedikal Mühendisliği ve Teknoloji Fakültesi öğretim üyelerimiz tarafından siperlik üretimi ve Dinar Meslek Yüksekokulu tarafından maske üretimi yaparak elimizi taşın altına koymaya çalıştık. Sonrasında ise Biyomedikal Mühendisliği hocalarımız yoğun bakım ünitelerinde görev yapan sağlık çalışanlarına virüs bulaşmaması için çalışmalar yaptılar, Dr. Öğr. Üyesi Sadık Kağa öncülüğünde 4 kişilik bir ekip tarafından geliştirilen bu cihaz, ulusal basında olduğu gibi uluslararası basında da kendisine yer buldu” dedi. Cihazın seri üretimi konusunda AKÜ ile Vestel Beyaz Eşya A.Ş. arasındaki protokol kapsamında görüşmelerin sürdüğünü ifade eden Karakaş şunları ifade etti:
“Sadece itibar görmekle kalmadı bu cihaz, seri üretim için çeşitli firmalardan iletişime geçenler de oldu. Ancak bir yıldır zaten ilişki içinde olduğumuz ve hali hazırda bir iş birliği protokolü imzaladığımız Vestel Beyaz Eşya A.Ş. ile akademisyenlerimiz görüştü ve belli bir noktaya geldi. Bu cihaz yoğun bakım ünitelerinde solunum cihazlarına bağlı olarak kullanılarak sağlık çalışanlarımız için mevcut bulaş riskine karşılık tasarlanmış bir cihaz. Çünkü bu süreçte sağlık çalışanlarımız olumsuz etkileniyor. Bu sadece Türkiye’nin değil, dünyanın bir ihtiyacı. Biyomedikal Mühendisliği laboratuvarlarımızda da araştırmalar devam ediyor, AFSÜ ve Devlet Hastanesi ile iletişim halindeler. Yönetim olarak da hocalarımıza gerekli desteği veriyoruz.”
Covid-19 Sonrası Dünya Eski Dünya Olmayacak
Koronavirüsün yarattığı sosyal ve ekonomik durumlara ilişkin de bilgiler veren Karakaş, “Covid-19 ortaya çıktıktan sonra, doğal olarak sağlık açısından ele alındı ancak zamanla etkilerinin sadece sağlıkla sınırlı kalmadığı; sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal birçok alanda etki yarattığı görüldü” dedi. Salgının mutlaka bir kırılma sürecini beraberinde getireceğinin altını çizen Karakaş, “Yarattığı ve yaratacağı bu etkilerin de konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Tarihi sürece baktığımızda da belli kırılmalar görüyoruz. Bu kırılmaların arkasında yatan nedenleri araştırdığımızda ise bunalım dönemleri karşımıza çıkıyor. Şu anda da bir bunalım döneminin içerisindeyiz. Bu bunalım döneminin ardından ise bir kırılma, bir dalgalanma yaşanacaktır. Bu kırılma büyük bir kırılma da olabilir, küçük de olabilir. Bunu zaman gösterecek, ancak dünyada önemli bir değişim yaşanacağı da gerçek” diye konuştu.
Salgının Toplumsal Boyutlarda Etkisi Olacak
Salgının toplumsal yaşamda pozitif ve negatif etkileri hissettirdiğini, ancak daha çok negatif etkilerini gördüklerini belirten Karakaş, konuşmasında şunları kaydetti:
“Öyle bir dünya yaratıldı ki, bir tarafta gerçekler, diğer tarafta ise hayaller var. Bu gerçekler ve hayaller iç içe geçmiş durumda. Sağlık için evde kal diyoruz ve evde kalmamız da gerekiyor ancak bunun toplumsal hayata muhakkak etkileri de olacak. Eski samimi ilişkileri sürecin sonunda bulabilecek miyiz? İkili ilişkilerdeki samimiyet ne derece eskisi gibi olacak? Yeni bir toplum düzeni ortaya çıkabilir ve bunun sonuçlarını şimdiden konuşmamız lazım. Bununla beraber içinde yaşadığımız toplumu ‘hız toplumu’ olarak ifade ediyoruz. Bu hızdan kurtulmamız, yaşadığımız sürecin pozitif etkilerinden birisi olabilir. Yaşamın çok hızlı akmasından toplum yoruldu. Evde kalma süreciyle birlikte bu yorulmuş hız toplumunu dinlendiren bir sürecin içerisine girdik. Mesela evlerimizi yeniden keşfediyoruz. Yaşadığımız hızdan dolayı yapmak isteyip de ertelediğimiz şeyleri yeniden yapıyoruz. Bunun negatif tarafları da var tabii, evlerdeki dar alanların aile içi şiddet gibi durumları ortaya çıkarma ihtimalini de gözardı edemeyiz, tüm süreci birlikte değerlendirmemiz gerekiyor.”
Olağanüstü süreçler fedakarlık gerektirir
Uzaktan eğitim konusuna da değinen Prof. Dr. Karakaş, konuşmasına şöyle devam etti:
“Sosyal medyada uzaktan eğitim konusunda 5 bin civarında öğrenci mesajını cevapladım. Etkileşimli bir şekilde süreci yürütüyoruz. Hocalarımıza da bunu ifade ettim. Sadece uzaktan eğitim sistemi üzerinden süreç yürütülmemeli, whatsapp gruplarından ya da sosyal platformlardan öğrenciler ile iletişim ve etkileşim halinde olunmalı. Çünkü eğitim ve öğretim sadece öğrenme yaşantısı ile oluşan bir süreç değil, sosyal ve kültürel boyutları da var. Öğrenciler bu etkileşimden mahrum kalmamalı. Öğrencilerimiz de bu süreçte kendilerini kasmamalı. Bu süreç olağanüstü bir süreç. Nasıl ki hep birlikte evde kalarak fedakarlık yapıyoruz, zorlukları ‘hep birlikte başaracağız’ söylemini güçlendirerek aşmamız gerekiyor. Bu tip olağanüstü süreçler, olağanüstü kararları ve fedakârlıkları gerektiren süreçlerdir. Biz sadece öğrencilerimizden fedakârlık beklemiyoruz, yönetici ve hocalar olarak bizler de fedakarlıklarda bulunmalıyız.”
Karakaş, Ege TV’de yayınlanan Gündem Özel programında, gazetecilerin Covid-19’un çok boyutlu etkileriyle ve uzaktan öğretim konusuyla ilgili diğer sorularını da cevapladı.