Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Sandıklı Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu (SUBYO) tarafından İstiklal Marşının Kabulünün 100. Yılı ve “Mehmet Akif ve İstiklal Marşı Yılı” etkinlikleri kapsamında “Mehmet Akif’in Batı Algısı” isimli konferans verildi.
AKÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Bölümünde görev yapan Arş. Gör. Şenol Gündoğdu tarafından verilen ve çevrim içi olarak düzenlenen konferansa SUBYO öğretim elemanları, idari personeli ve öğrencileri tarafından katılım sağlandı.
Programın açış konuşmasını yapan Sandıklı Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Mustafa Fişne, Mehmet Akif Ersoy’un mütevazi kişiliğini anlatarak, “Sessiz yaşadım ben, kim beni nerden bilecektir?” dizelerine değindi ve bu sebeple konferansın Mehmet Akif’in daha az bilinen bir yönü üzerine düzenlendiğini ifade etti.
Arş. Gör. Şenol Gündoğdu ise “Mehmet Akif’in Batı Algısı” konulu konuşmasında öncelikle Mehmet Akif’i tanımanın gerektiğini belirtti. Mehmet Akif’in çok fazla özelliğinin olduğunu dile getiren Gündoğdu, “Bunlar milli şair, istiklal marşı yazarı, mütercim, veteriner, müderris, milletvekili, milli mücadelenin manevi önderi, muallim, bürokrat, fikir adamı gibi birçok özelliktir” diye konuştu. Mehmet Akif’in Batı algısının iki yönü olduğunu belirten Gündoğdu, bunun madalyonun iki yüzü olarak düşünülebileceğini ifade etti. Bir tarafta ilim ve teknik anlamında imrenilen, ibret alınması gereken, mükemmelliğin temsili olan Batı varken; diğer tarafta nefret duyulan ve karşısına çıkılması gereken bir Batı’nın yer aldığını dile getiren Gündoğdu, “Mehmet Akif bunlar üzerine yaptığı sorgulamayı şu soruyla oluşturmuştur: Ne oldu da özü gereği modernlikle, gelişmeyle, ilerlemeyle çatışmayan İslam, İslam toprakları ve Müslümanlar bu hale geldi? Bu soruya verdiği cevap ise şudur: İslam’ın özü unutuldu, hakiki İslam yaşanmadı, Müslümanlar cehalet devrine girdi, âtıllaştılar, çalışma ahlakını unuttular” şeklinde konuştu.
Mehmet Akif’in Batıcılık eleştirisinin ise gündelik hayatta İslam’a ters düşecek ya da ülkenin kültürüne ters düşecek pratiklerin yer almasına yönelik olduğunu ifade eden Gündoğdu, Mehmet Akif’in bilim, teknik ve ilerlemeyi aslında bütün insanlığın malı olarak kabul ettiğini sözlerine ekledi.