Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörlüğü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğü, Kocatepe-Büyük Taarruz Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürlüğü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı ve Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanlığı tarafından AKÜ’nün kuruluşunun 30. yıl etkinlikleri kapsamında “Büyük Taarruz’dan Cumhuriyet’e Giden Süreç: 99. Yılında Cumhuriyet” başlıklı panel düzenlendi.
Hibrit olarak gerçekleştirilen moderatörlüğünü AKÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin’in yaptığı panele Afyonkarahisar Belediye Başkan Yardımcısı Murat Öner ve AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Peker ile birlikte öğrenciler katıldı.
Moderatörlüğünü AKÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin’in yaptığı panelde Rektörlük Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sadık Sarısaman ve Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Feyza Kurnaz Şahin konuşmacı olarak katıldı.
Panelin açış konuşmasını yapan AKÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin, Mustafa Kemal’in Cumhuriyet ile ilgili sözlerini aktararak bazı meslek gruplarına görevler yüklediğini söyledi. Şahin, “Mustafa Kemal; ‘Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister. Cumhuriyet fikren, ilmen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister yeni nesli bu yetenek ve kabiliyetle yetiştirmek sizin elinizdedir.’ Sözleri ile meslek grubuna görev veriyor. Bu meslek grubu öğretmenlerdir. Bizde bu sorumluluk bilinciyle akademisyenler ve eğitimciler olarak sizlere cumhuriyetin ilanına giden süreci ve kazanımlarını anlatacağız” diye konuştu.
Rektörlük Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sadık Sarısaman ise “Cumhuriyet’in İlan Süreci” konulu sunumunda yönetim biçimlerinden bahsetti. Sarısaman, “Mutlakıyet rejiminde bütün yetki bir kişiye verilmiş onu sınırlayan bir anayasa mevcut değil. Onların uymak zorunda oldukları kurallar mevcut değil. Bu şeklen böyle. Uygulama da töre, şeriata uyuyorlar. Sonuç itibariyle onları sınırlayan sonuçlar olsa bile teknik olarak bütün yetki bir kişide toplanmış vaziyette buna monarşi ya da mutlakıyet diyebiliriz. Halkın seçtiği meclisin yetkilerinin belirlendiği bir anayasanın da var olduğu sisteme ise meşrutiyet diyoruz. Hala da Avrupa’da meşruti krallıkla yönetilen ülkeler var. Bunun da en meşuru İngiltere’dir. Faka bu meşrutiyet dediğimiz zaman hepsini de kalıba basmış gibi aynı değil. Aynı olan kral, meclis, anayasa var. Bunların yetkileri farklı olabiliyor. Üçüncüsü ise cumhuriyet; artık kral yok ayrıcalıklı bir aile yok. Bütün yetki halktadır” diye konuştu.
“Aydınlar arasında Cumhuriyeti düşünen azdır”
Meşrutiyetin ilanı Türkiye’nin Cumhuriyete giden yoldaki kaldırım taşı olduğunu ifade eden Sarısaman, “Türk halkının parlamentoyu, seçimi tanımasını sağlamıştır. Meclisin yetkilerini kullanmasını sağlamıştır. Buna rağmen aydınlar arasında meşrutiyet arzu edilmekle beraber cumhuriyeti düşünen azdır. Padişahsız yönetim olamayacağına dair bir kanı var. Onlarda da sebep; biz yüzyıllardır Osmanlı Hanedanı tarafından yönetildik. Bizi birleştiren en önemli ağ hanedandır. O yüzden hanedan olmalıdır. İttihat Terakki tekrar meşrutiyeti ilan ettirebilmenin mücadelesini vermiştir. 1908 yılında bir kısım subaylar dağa çıkmak suretiyle meşrutiyeti ilan ettirmeyi başarmışlardır. Onların aklında cumhuriyet düşüncesi yoktur” dedi.
“Atatürk olmasaydı Cumhuriyet ilan edilmezdi”
“Atatürk olmaması halinde Türkiye’de Cumhuriyet’in ilan edilmeyeceğini kaydeden Sarısaman, “O dönem itibariyle ilerleyen süreçte Fransız İhtilali fikirlerini yansıtan aydınların kitapları okunuyor. Bu fikirleri özellikle Fransızca bilen idadi ve sultaniye öğrencileri ile askeri okul öğrencileri bu fikirleri biliyorlar. I. Meşrutiyetçi olarak bildiğimiz Jön Türkler ve Yeni Osmanlılar bu fikirleri işliyorlar. Dolayısıyla Cumhuriyetten de haberdarlar. Fakat çoğunluğu cumhuriyete taraftar değiller. Mustafa Kemal daha genç yaştan itibaren Cumhuriyeti düşündüğüne dair anlatımlar var. Öğrencilik sırasında bir hocası ile konuşurken padişahlık dışında başka yönetim tarzlarının da olduğunu söylediği biliniyor. Subay olduktan sonra Makedonya’da 3. orduda görev yaparken arkadaşlarına seni harbiye seni hariciye nazırı yapacağım dediği söyleniyor” ifadelerini kullandı.
“Cumhuriyetin kazanımları noktasında Mustafa Kemal’in birikimi çok önemli”
Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Feyza Kurnaz Şahin “Cumhuriyet’in Kazanımları” konulu sunumunda Cumhuriyetin ilan edilmesi ve sonrasında kazanılan süreçlerin Mustafa Kemal’in entelektüel birikimi ve karizmatik liderliği ile çok ilişkili olduğunu vurguladı. Şahin, “Çünkü Mustafa Kemal’e baktığımızda Milli Mücadele Döneminde Batı Cephesinde çok çetin muharebeler verilirken bile Fransa’nın 3. Cumhuriyet ideolojisini okuduğunu görüyoruz. Belli ki siyasi perspektifini geliştirmek istiyor. Cumhuriyetin kazanımları noktasında Mustafa Kemal’in o birikimi çok önemli. Ancak bir yönüyle de Mustafa Kemal, Tanzimat’tan itibaren Türk modernleşmesini yakından biliyor. Tanzimat’la birlikte bir dönüşüm var. Devlet aygıtının laikleşme perspektifi var. Bu süreç içerisinde Tanzimat’la birlikte Türk modernleşmesinde zaman zaman tökezlediğimiz noktalar da var. Ancak Cumhuriyet bu modernleşmenin kristalize olmuş bir hali olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.
“Atatürk dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyordu”
Mustafa Kemal’in hem iç dinamikleri hem de dünyada olan değişimleri yakından takip ettiğini ifade eden Şahin, “Dünya değişmiş, siyasal devrimler gerçekleşmiş. Köklü dönüşümler yaşanmış. Cihan Harbi bunun kırılma noktalarından biri. Birinci Dünya Savaşı sonrası dünya çok değişiyor. Ulus devletler kurulmaya başlıyor. Yeni cumhuriyet devletleri kuruluyor. Çok noktada değişim, dönüşüm var. Rusya’da sosyalizm süreci devam ediyor. Öte yandan sanatta da değişim var. Fütürizm, kübizm gibi sanat akımları ortaya çıkmış. Sinema inanılmaz boyutlara ulaşmış. Hindistan’dan Londra’ya kadar müthiş telgraf sistemi oluşmuş. Matbuat dünyadaki bütün siyasi sistemlere etki eden güç haline gelmiş. Bütün bu perspektife baktığımızda Mustafa Kemal’in bunları çok iyi okuduğunu ve buna göre inşa süreci içerisine girdiğini görmekteyiz. Dünya bu kadar değişirken Türk halkında da değişim başlatıyor” dedi.
Siyasi, hukuki, ekonomik ve sosyal hayatta Cumhuriyetin kazanımlarının çok fazla olduğunu açıklayan Şahin, şunları söyledi:
“Bir kere milli egemenlik fikrinin oluşması kurucu felsefenin temel fikri. Kurucu felsefede milli egemenlik fikrinin kristalize olduğunu görmekteyiz. Cumhuriyetin kazanımlarından bir tanesi İstiklali Mali kavramıdır. Çünkü egemenliğin kullanılması mali anlamda da bağımsızlık sürecine girilmesiyle olurdu. Bu kapsamda Mustafa Kemal’in Cumhuriyet dönemi iktisat politikasını belirlerken en önemli iki unsuru var: bütçenizde açık olmayacak ve para değerinizin yüksek olmasıdır. Bunun üzerinde İzmir İktisat Kongresi daha sonra Lozan Anlaşması ile birlikte kapitülasyonların kaldırılması bu ecnebi ekonomisinin yavaş yavaş çekildiğini görüyoruz. Cumhuriyetin mali yapısına baktığımızda hiçbir özel şirkete bir ayrıcalık tanımadan sadece eksik olduğu noktalarda iş gücü ve hizmet alımı yapan hiçbir şekilde ayrıcalık tanımayan ekonomik sistem oturtmaya çalıştığını görüyoruz. Öte yandan Cumhuriyetin bence en önemli kazanımlarından bir tanesi düalist yapıyı ortadan kaldırmasıydı.”
“Büyük Taarruz’dan Cumhuriyet’e Giden Süreç: 99. Yılında Cumhuriyet” başlıklı panelin tamamını buradan izleyebilirsiniz.