Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Kalite Koordinatörlüğü ve Kalite Elçileri Topluluğu tarafından “Kalite Süreçlerinde Öğrenci Farkındalığı” semineri gerçekleştirildi.

Abdullah Kaptan konferans salonunda gerçekleştirilen etkinliğe; Kalite Koordinatörü Doç. Dr. Ali Avan, Kalite Koordinatör Yardımcıları Doç. Dr. Koray Kasapoğlu ve Öğr. Gör. Sümeyye Çengelci konuşmacı olarak katıldı.

“Kalitede en önemli paydaşlar öğrenciler”

Seminerin açış konuşmasını yapan Kalite Koordinatörü Doç. Dr. Ali Avan, kaliteden herkesin sorumlu olduğunu söyledi. Avan,  “Kalitede en önemli paydaşlar öğrencilerdir. Üniversiteler Yüksek Öğretim Kuruluna bağlı kuruluşlardır. Oradaki işleyişin takipçisiyiz. Onlar bize sürekli ödevler ve karneler veriyorlar. Ödevlerimizi yapıyoruz, karnelerimizi alıyoruz. Karnelerimize bakıyoruz; ne kadar başarılıyız ya da ne kadar değiliz; başka neler yapmalıyız onları görüyoruz. Buradaki süreçleri takip eden birim de Kalite Koordinatörlüğüdür” diye konuştu.

Yükseköğretimde kalite süreçlerinin 2015 yılından itibaren sistemli bir şekilde çalıştığını ifade eden Avan, şunları söyledi:

“2015 yılında Yüksek Öğretim Kalite Kurulu kuruldu. Ondan sonraki süreçte üniversiteler buna adapte olmaya başladı. O kurul çatı bir kurul olarak düşünülebilir. Altında üniversiteler ve kalite koordinatörlükleri var. Hep beraber aynı süreçleri yürütmeye çalışıyoruz. 2021 yılında Yükseköğretim Kalite Güvencesi ve Yükseköğretim Kalite Kurulu Yönetmeliği yayınlandı. Daha sonra üniversiteler yönetmeliğe bağlı kalarak kendi yönetmeliklerini oluşturdu. Bu yönetmelik çıktıktan hemen sonra 2016 yılında üniversitemizde de bir oluşum başladı. Bizler 2017 yılında Kalite Komisyonunu ve altında da Kalite Koordinatörlüğünü kurduk. Aslında koordinatörlük bu süreçleri takip eden birim ama kararları alan mekanizma komisyondur. Komisyonda kararlar alınıyor; alınan kararları birimlere iletiyoruz. Onlar da gerekenleri yapmaya çalışıyorlar.”

“Öğrenciler, değerlendirmelere bizzat katılacak paydaşlarımızdan birisidir”

 Kalite Koordinatör Yardımcısı Doç. Dr. Koray Kasapoğlu ise kalitenin tanımını yaparak “Kalite bir mal ya da hizmetin aslında belirli gereksinimleri ya da ihtiyaçları karşılaması ile ilgili belirlediğimiz standartlar ve bu standartların karşılanabilme yeteneklerini ortaya koyan bir sistem” dedi. Kalitenin iç ve dış denetim mekanizmalarının olduğunu kaydeden Kasapoğlu, “Sistem dediğimizde bu sistemin girdileri, çıktıları ve bu girdilerin işlendiği süreçte var. Süreçte de önemli olan mükemmelliği yakalayabilmek. Güvence sistemi de hem iç hem de dış değerlendirme ile mümkün olabilmektedir. İç değerlendirme kurum içinde, daha özelde birim içinde ve program içinde yapabileceğimiz değerlendirmeler. Öğrenciler, bu değerlendirmelere bizzat katılacak paydaşlarımızdan birisidir. Dış değerlendirme de Yükseköğretim Kalite Kurulunun yetkilendirdiği kuruluşlar var. Bu kuruluşlar tarafından yapılan değerlendirmelerdir. Yükseköğretim Kalite Kurulunun sunduğu kalite elçisi eğitimine katıldıysanız, dış değerlendirmelere öğrenciler olarak siz de katılabiliyorsunuz” şeklinde konuştu.

“Kalite PUKÖ döngüsü ile sağlanır”

Kalitenin PUKÖ (Planla-Uygula-Kontrol et-Önlem al) döngüsü ile sağlandığını dile getiren Kasapoğlu, “Planla, uygula, kontrol et ve önlem alma ile kalite sağlanır. Kurumlar yapacakları tüm faaliyetleri planlamalıdırlar. 2019-2023 stratejik planımız var. Bu stratejik planda belirlenen hedeflere ulaşmak için uygulamalar yapmak durumundayız. Bunların sonuçlarının kontrol edilmesi, izlenmesi önem arz ediyor. Kontrol edilmediğinde ve izlenmediğinde bu bizi belirlenen hedeflerden uzaklaştırabilir. İyileştirmek için ve sürdürülebilir olabilmesi için de önlem almaya ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.

“Hem şehre hem bölgeye üniversitelerin birçok katkısı var”

Kalite Koordinatör Yardımcısı Öğr. Gör. Sümeyye Çengelci konuşmasında üniversitelerin misyonlarından olan toplumsal katkı süreçlerini anlattı. Çengelci, “Yükseköğretim Kanunu üniversitelere toplumla bütünleşme ve topluma hizmet sunma konusunda çeşitli görevler veriyor. Hem şehre hem bölgeye üniversitelerin birçok katkısı var. Üniversiteler bu katkıyı maksimum seviyeye çıkarmakla yükümlü. Bununla ilgili belli kanunlarda görevleri ve yükümlülükleri var. Öğrencilerin bu süreçteki rolü de kulüp ve topluluklarla ortaya çıkıyor. Kulüp ve topluluklar genel anlamda toplumsal sorumluluk bilincini öğrencilerde geliştirmeye, aynı zamanda da bu süreçlere aktif olarak katılmaya sağlıyor” diye konuştu.

“Dünyada toplumsal sorumluluğa teşvik için 3 yöntem deneniyor”

Dünyada üniversitelerin toplumsal sorumluluğa teşvik için 3 yöntem denediğini ifade eden Çengelci, “Bir tanesi öğrencilerin dersleri dışında kalan zamanda çalışmalara katılmaları. Diğeri akademik eğitim programının bir parçası olarak katılmaları. Sonuncusu ise sadece ders amaçlı ya da akademik eğitim kapsamlı düşünmeden genel anlamda öğrencilerin üniversitelerin topluma hizmet ve toplumla bütünleşme imkanları aracılığıyla sosyal sorumluluk faaliyetlerine katılması şeklinde gerçekleştiriliyor” dedi.

Seminer soru cevabın ardından sona erdi.

28 Aralık 2022, Çarşamba 311 kez görüntülendi