Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörlüğü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğü, Kocatepe-Büyük Taarruz Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürlüğü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı ve Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanlığı tarafından “Cumhuriyet’in 100. Yılında TBMM’nin Açılması ve Millî Egemenlik” paneli düzenlendi.

Hibrit olarak gerçekleştirilen ve moderatörlüğünü AKÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin’in yaptığı panelde Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş ile  Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Feyza Kurnaz Şahin konuşmacı olarak katıldı.

TBMM’nin açılması Türk demokrasi tarihinin dönüm noktalarından

Panelin moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. Gürsoy Şahin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) açılmasının Türk demokrasi tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi olduğunu ifade etti. Şahin, “Türkiye Büyük Millet Meclisi, Milli Mücadeleyi yönetmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuş bir yasama organı olarak tarihimizde çok önemli bir rol oynamıştır. Esasen TBMM’nin kurulmasının tarihi çerçevesi 1. Dünya Savaşını sona erdiren Mondros Mütarekesinin imzalanmasından itibaren başlatılabilir. Meclis-i Mebusan’ın 21 Aralık 1918’de tatil edilmesi üzerine ülkeyi işgallerden kurtarmak amacıyla Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyetleri kuruluyor ve kongreler düzenleniyor. Cemiyetlerde milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararının kurtaracağı belirtilerek, ardından hemen seçimlerin yapılması ve meclisin açılması isteniyor” diye konuştu.

“Kongrelerde milletin kendi kaderine el koyması kavramı esas kabul edildi”

Panelde konuşmacı olarak yer alan Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş, “TBMM’nin Açılmasına Giden Süreç” konusunu anlattı.  TBMM’nin açılma sürecinde zorluklar çekildiğini belirten Altıntaş, “Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmasından sonra Erzurum Kongresi daha sonra Sivas Kongresi ve değişik kongrelerde ortaya atılan birkaç temel kavram vardır. Milli irade kavramı ve milletin kendi kaderine el koyması kavramı esas olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla burada bu sürece giden Sivas Kongresinde alınan kararlardan bir tanesi milli meclisin kurulması gerektiğidir. Bu milli meclis Mustafa Kemal’in itirazlarına rağmen İstanbul’da açılacaktır. Bu, Meclisi Mebusandır. Meclisi Mebusan 12 Ocak 1920 tarihinde açılacaktır. Meclisi Mebusanda bizim Misakı Milli dediğimiz veya milli yemin dediğimiz kararlar alınacaktır” ifadelerini kullandı.

“Heyet-i Temsiliye, Mebuslar Meclisinde sıkça tartışıldı”

Misak-ı Millinin kabulünün kolay olmadığını ifade eden Altıntaş, yaşanan süreci şöyle anlattı:

“Özellikle meclis tartışmaları daha başlamadan Mustafa Kemal’in Mebuslar Meclisine giden üyelere tavsiyeleri olacaktır. Bu tavsiyelerden bir tanesi Müdafa-i Hukuk Grubunun kurulmasıdır. Mustafa Kemal’in Meclis başkanı seçilmesi istenmiştir. Ancak bunlar o dönemin şartları içerisinde başta Rauf Bey ve Kara Vasıf Bey mebuslar meclisinde milli mücadele yanlısı önemli milletvekilleridir. Bunların tüm çabalarına rağmen istekleri yerine getiremeyeceklerdir. Burada bazı tartışmalarda ortaya çıkacaktır. Heyet-i Temsiliye ne gerek var gibi görüşler Mebuslar Meclisinin koridorlarında sıkça tartışılacaktır. Bu şartlar altında önce Felah-ı Vatan Grubu oluşturulacaktır. 28 Ocak 1920 tarihinde bizim Misak-ı Milli dediğimiz kararlar kabul edilecek; 17 Şubat 1920 tarihinde ise tüm dünyaya ilan edilecektir. Misak-ı Milli kararları kabul edildikten sonra İstanbul o dönemde fiilen işgal altındadır. Yaklaşık 80 bin kişiden oluşan İngiliz, Fransız ve İtalyan kuvvetleri vardır. Yunan olarak da yaklaşık 60 bin kişilik Anadolu’da Yunan kuvveti vardır. Mebuslar Meclisin bu kararları alması bu siyasal atmosfer içerisinde İtilaf Devletlerinin baskısı ve Yunan işgal kuvvetlerinin de bir baskısıyla bu durum ortaya çıkacaktır.”

“TBMM’nin açılması Türk milletinin onurlu duruşudur”

Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Feyza Kurnaz Şahin ise “TBMM’nin Açılışı ve Faaliyetleri” hakkında bilgiler verdi. Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının Türk milletinin onurlu duruşu olduğunu kaydeden Şahin, şunları söyledi:

“Bunu daha önce Türk halkı Kut’ül Amare’de, Çanakkale’de ve daha sonra Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı ile kongreler döneminde yaptı. 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında bildiğimiz gibi Avrupalı devletler kendileri için farklı ve aykırı gördükleri Osmanlıyı tasfiye etme sürecine girmişlerdi. Bu noktada da 1914-1918 Cihan Harbi onlar için büyük bir fırsat sağladı. Artık Osmanlı tasfiye edilmeliydi ve Orta Doğu coğrafyası kendi siyasi-politik görüşlerine göre şekillendirilmesi gerekiyordu. Bu noktada tabi düğmeye bastılar; Mondros Mütarekesinin imzalanması ile birlikte Anadolu’nun peyderpey işgal altına girdiğini görmekteyiz. Bu işgal süreçlerinde Türk halkının vermiş olduğu onurlu duruşu ifade etmek durumundayız. Özellikle 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgal edilmesiyle birlikte Doğu Anadolu’da Ermenilere bir vatan sağlama perspektifinin oluşmasıyla birlikte Türk milletinin kendi egemenleri altında yaşayan ve tebaa olarak gördükleri milletler tarafından adeta Anadolu’da kuşatılması Türk milletinde infial yarattı. İzmir’in işgali ile Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin oluşturulması ve Doğu Anadolu’da Ermenilere vatan sağlama gibi bir politikanın ortaya çıkması Türkleri yaralayıcıydı ve bu noktada da bir onurlu duruş sergilediler.”

“Türk halkı kime vergi verirse onu otorite kabul eder”

TBMM’nin çalışmaları hakkında bilgiler veren Şahin, şunları aktardı:

“TBMM, 23 Nisan’da açıldıktan sonra milletvekillerinin kayıt ve mazbatalarının verilmesiyle ilgili çalışma yapılıyor ve daha sonrasında tatil oluyor. 24 Nisan’da çalışmalar yoğun şekilde başlıyor. 24 Nisan’daki meclis çalışmaları 5 oturum şeklinde yapılıyor. İlk oturum ironiktir. Meclisi Mebusanda konuşulan konu ile başlıyor. Meclis-i Mebusan Ağnam Vergisinin artırılması konusunu tartışırken Büyük Millet Meclisi de çalışmalarına bu konu ile başlıyor. Burada verilmek istenen önemli bir mesaj ise TBMM’nin Meclisi Mebusanın devamıyım mesajı olduğudur. Devletin devamlılığına bir vurgu söz konusu. Burada aynı zamanda meclisin ihtilalci karakter taşımadığı da vurgulanıyor. Sembolik bir anlamı da var. Bunun yanında bence çok daha önemli konu var ki Anadolu halkı kime vergi verirse onu otorite kabul eder. O yüzden de Büyük Millet Meclisi Anadolu’daki otoritesini artırabilmek için ben buradayım ve burayı benim hakimiyetim altında yasama ve yürütme gücünü halk üzerinde hissettirmek için Ağnam Vergisini kendisinin toplayacağını ve verginin 8 misli değil devam ettiği gibi 4 misli alınacağına dair kanunu çıkarıyor.”

20 Nisan 2023, Perşembe 349 kez görüntülendi