Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Kocatepe Büyük Taarruz Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü ve Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı tarafından “Cumhuriyet ve Eğitim” konulu konferans düzenlendi. Konferansta AKÜ ve Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sibel Yazıcı, AKÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şaban Ortak ve AKÜ Kocatepe Büyük Taarruz Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Ceren Utkugün birer konuşma yaptılar.

Konferansta ilk sözü alan Doç. Dr. Sibel Yazıcı, “Tevhid-i Tedrisat Kanunu” başlıklı konuşmasında devletlerin ve milletlerin ilerleme kaydetmesinde sosyal, kültürel ve bilimsel etkinliklerin yürütülmesinde eğitim kurumlarının diğer kurumlardan çok daha önemli olduğunu anlattı. Yazıcı,  Tevhid-i Tedrisat Kanununun kabul edilme süreçlerini anlattığı konuşmasında şunları belirtti:

“19. yüzyıl  pek çok yenileşme yaşanan bir yüzyıl. Osmanlı’da da yıkılıncaya dek yenileşmeden vazgeçilmemiş gibi görünüyor. Osmanlı Devleti, 19. yüzyılı evet reformlarla geçiriyor ama 20. yüzyıl sağanak gibi savaşların içerisinde bir yüzyıl. İstediğiniz kadar reformist adımlar, atılımlar yapmaya çalışın. Bu savaşta rüzgarların içerisinde beklediğiniz etkiyi meydanı getiremiyorsunuz. 100 yaşını kutlayacağımız Cumhuriyeti 29 Ekim 1923’te ilan ediyoruz. Tabii ki yeni bir devlet, yeni bir perspektif, yeni bir insan modelinin ortaya çıkması gerekiyor. Bu yeni insan modelini ortaya çıkarırken eğitimi bir önceki dönemde meydana gelen sorunlarından kurtarmak gerekiyor. Netice itibariyle 3 Mart 1924’te  Tevhid-i Tedrisat Kanununu çıkarmış oluyoruz.”

“Değişmeyen tek şey, değişmenin kendisidir”

Prof. Dr. Şaban Ortak ise “Üniversite Reformu” başlıklı konuşmasında yükseköğretimde yaşanan değişimler hakkında bilgi verdi. Ortak konuşmasında “Değişmeyen tek şey değişmenin kendisidir diye bir söz vardır. Dünya kuruldu kurulalı değişim kaçınılmaz bir süreçtir. Bu değişim bazen çok hızlı olur. Bunun tabii ki sosyo ekonomik ve kültürel etkenleri vardır. Bazen de çok yavaş olur. Ama önemli olan hangi hızla giderse gitsin, o değişimi sizin nasıl yönettiğiniz önemlidir. Bizim de tarih sürecimize baktığımız zaman İslamiyet’in kabulü sonrasındaki süreçte çok önemli bilim adamları yetiştirmiş medrese sistemimiz var. Yani Osmanlı medrese sistemi gerçekten dönemine göre çok çok ileri bir eğitim kurumu. Osmanlıdaki medrese sistemi dışındaki ilk yükseköğretim kurumumuz 1900 yılında açılıyor” dedi.

Doç. Dr. Ceren Utkugün, “Harf İnkılabı ve Millet Mektepleri” başlıklı konuşmasında Türklerin İslamiyet öncesinde Göktürk ve Uygur alfabelerini kullandığını anlattı. Utkugün konuşmasında alfabe değişimi ile ilgili tartışmaların Osmanlı Devleti’ne dayandığını aktararak şöyle konuştu:

“Alfabe değişimi tartışmalarının ilk temeline baktığımızda 1862 ve 1863 yılları bizim karşımıza çıkmaktadır. II. Meşrutiyet döneminde dilde sadeleştirme çalışmaları yapılmıştır. Arap harflerinin ıslah edilmesi yahut terk edilmesi yönünde özellikle aydınlar arasında ve basında tartışmalar görülmektedir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında da imla ve alfabe meselesi tartışılmaya başlanacaktır” dedi. Utkugün, Türk Harflerinin kabulünden sonra vatandaşlara yeni harflerle okuma yazma öğretme seferberliğinin başlatıldığının altını çizerek “1 Kasım 1928 tarihli Türk harflerinin kabulü ve uygulanması hakkındaki kanun yürürlüğe girdikten sonra tüm vatandaşlara yeni harflerle okuma yazma öğretmek amacıyla geniş kapsamlı bir Halk Eğitim programı uygulamaya konulacaktır. Bu noktada Milli Eğitim Bakanlığı halk dershanelerini 24 Kasım 1928 tarihli yönetmenlik ile millet mektepleri adıyla yeniden düzenleyecektir. Yaygın bir halk eğitiminin verilmesi amacıyla hazırlanan 24 Kasım 1928 talimatnamesine göre, millet mektepleri bünyesinde. A ve B şubesi olarak 2 şube oluşturulacaktır. A şubesinde hiç okuma yazma bilmeyenler eğitim alacaktır. B şubesinde ise Arap harfleriyle okuma yazma bilen kişilerin Türk alfabesini öğrenmeleri sağlanacaktır.”

Konferans, soru cevabın ardından sona erdi.

27 Ekim 2023, Cuma 212 kez görüntülendi