Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) İlahiyat Fakültesinde “Aliya’ya Vefa: Aliya İzzetbegoviç ve Bosna” konferansı düzenlendi.

İlahiyat Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen programa; Balıkesir Üniversitesi Öğr. Gör. Dr. Merzuk Grabus, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Güler, Dekan Yrd. Doç. Dr. Mebrure Doğan, akademik personel ve öğrenciler katıldı.

Fakülte öğrencilerinden Muharrem Dülger’in Kuran-ı Kerim tilavetinin ardından başlayan program, Dr. Merzuk Grabus’un konferansı ile devam etti.

“Bosna’da Türk demek,  Müslüman demek”

Bosna’nın kuruluş süreci ve kültürel yapısı hakkında bilgiler veren Grabus, Bosna Hersek’in 1463 yılında Fatih Sultan Mehmet döneminde fethedildiğini belirtti. Sultan Fatih’in fethi sonrası Bosna Hersek’te ezan seslerinin hiçbir zaman dinmemesi yönünde dua ettiğini anlatan Grabus, şöyle konuştu:

 “Bosna Hersek, 1463 yılında Sultan Fatih tarafından fethedildi. Sultan Fatih, Bosna’yı fethettiğinde ‘yarabbi burada ezan sesleri hiç susmasın’ diye dua etmiştir. Şükür ki şu ana kadar ezan sesleri hiç susmadı. Bosna’da, 1970’li yıllara kadar Sultan Fatih adına hutbeler okutulmuştur. Fatih Sultan Mehmet Bosna’yı fethetmeden evvel bir rüya görmüştür. Rüyada bir ateşin etrafında oturmuş olan Hz. Muhammed’i, Hz. Osman’ı, Hz. Ali’yi ve Hz. Ebubekir’i görür. Gördüğü bu rüyayı hocası Akşemseddin’e yorumlatmak istemiştir. Akşemseddin ise rüyayla ilgili olarak ‘bu ateşi görmen, Bosna’yı fethetmene işarettir. Orada Hz. Ebubekir gibi cömert, Hz. Osman gibi hayâ sahibi, Hz. Ali gibi cihatlarda cengaverlik yapan insanların yaşayacağına işaret eder. Fakat Hz. Ömer’i görmemen, orada adaletin eksik kalacağına işaret eder’ yorumunda bulunmuştur. Bosna’da, bugün bile Türk denildiği zaman Müslüman anlaşılır. Fatih’in oraya götürdüğü İslam ile Türklük bir olmuştur. Bosna’da hala 15 bin Türkçe kelime konuşulur.  Bayram kavramı, bugün bile sadece dini bayramlar için kullanılır.”

Grabus, Bosna’nın Osmanlıdan ayrılmasını ve sonrasında yaşananları ise söyle aktardı:

“1878 Berlin Kongresiyle birlikte Bosna, 40 sene sürecek olan Avusturya-Macaristan imparatorluğu hâkimiyetine girdi.  Bu dönemin kazanımlarından bir tanesi, bugünkü Diyanet İşleri Başkanlığına denk gelen bir kurumun kurulması oldu. Bugün Bosna’da dini hayat hala bu kurumun çatısı altında yürütülmektedir.  1944-1945 arasından başlayıp 1990’lara kadar sürecek Boşnak tarihinde en büyük zulümlerin yapıldığı Tito Yugoslavya’sı kuruldu. Bu dönemde yapılan zulümlere baktığımız zaman 1947’de başörtü ve çarşaf yasağını,  medreselere kilit vurulmasını, camilerin okullara çevrilmesini sayabiliriz.“

“Ben korkuyla hiç arkadaş olmadım”

Aliya İzzetbegoviç’in hayatı hakkında bilgiler paylaşan ve Aliya’nın amaçları için verdiği mücadele ruhunun ve inancının yüksekliğini ifade eden Grabus, şu bilgileri paylaştı:

“Aliya İzzetbegoviç, 8 Ağustos 1925’te Bosanski Samac beldesinde doğdu. İzzetbegoviç’in baba tarafından dedesi Alija, Üsküdar’da askerlik yaparken Sıdıka Hanım adında bir Türk ile evlendi. Dolayısıyla Begoviç’in babaannesi Türk’tür. 1941’de İzzetbegoviç, Müslüman Kardeşler’den esinlenerek kurulan İslamcı bir örgüt olan Genç Müslümanların kurulmasına yardım etti. Bunlar; Sırp zulmünden Saraybosna’ya kaçanlara yardımcı olmak, kendi aralarında kitap okumak, ilmi faaliyetlerde bulunmak amacıyla arkadaşlarının evinde toplanıyorlardı. Bu gençlerin 1990’lı yıllarda  bir araya gelip yapmış oldukları faaliyetlerin, faydalı sonuçları olmuştur. 1946 yılında bu faaliyetlerden dolayı  Aliya, arkadaşlarıyla birlikte yargılanmıştır. 3 yıl hapis hayatı yaşamıştır. Hapisten çıkınca arkadaşlarıyla daha önce yaptığı faaliyetlere devam etmiştir. 1983’te Yugoslavya’yı sevmemekle yargılanmış ve 5 yıl hapis yatmıştır. Hapiste iken parti kurmayı planladığını arkadaşlarına söylediğinde arkadaşları, ‘bizim buradan çıkmamız bile belli değil, nasıl böyle bir şey düşünebilirsin’ diyerek şaşkınlıklarını ifade etmişlerdir. Aliya ise onlara ‘Ben korkuyla hiç arkadaş olmadım’ diye cevap vermiştir. Hakikaten Aliya hapisten çıktığında Demokratik Eylem Partisini kurmuştur. 1991 yılında yapılan seçimleri kazanmış ve Cumhurbaşkanı seçilmiştir.”

Savaşta 250 bin insan hayatını kaybetti

Bosna-Hersek savaşında çok sayıda şehit olan ve göç etmek zorunda olan insanın olduğunu ifade eden Grabus, batının Sırp zulmüne sessiz kaldığını belirterek, “Hırvatistan ve Slovenya’nın bağımsızlık mücadelesine destek olan Avrupa ülkeleri ve ABD ise Bosna-Hersek’i Sırp saldırıları karşısında yalnız bıraktı” dedi.

Grabus, şöyle devam etti:

“Bosna-Hersek, 1 Mart 1992 tarihinde gerçekleştirilen referandum sonrasında bağımsızlığını ilan etti. Ancak Sırplar hemen arkasından Bosna-Hersek yönetiminde söz sahibi olan Müslümanlara karşı savaş açarak yeni bir katliam başlattılar. Başta Türkiye olmak üzere diğer Müslüman ülkelerden yardımlar geldiğini biliyoruz. Sırplar işgal ettikleri yerlerde hem katliam hem de yıkım gerçekleştiriyorlardı. Özellikle camileri ve İslami izler taşıyan tarihi eserleri yıkmaya özen gösteriyorlardı. 1994’ün sonuna gelindiğinde Bosna-Hersek’teki iç savaşın aldığı can sayısı 250 bini, göçe zorladığı insan sayısı ise 1 milyonu aşmıştır.”

Program soru cevabın ardından, Balıkesir Üniversitesi Öğr. Gör. Dr. Merzuk Grabus’a plaket takdimiyle sona erdi.

10 Kasım 2023, Cuma 276 kez görüntülendi