Afyon Kocatepe Üniversitesi tarafından (AKÜ) üniversite ile şehir buluşmaları kapsamında düzenlenen Çarşamba Sabah Toplantılarında “Afyonkarahisar’da Hayvansal Üretim, İnovasyon ve Sürdürülebilirlik Vizyonu” değerlendirildi.

AKÜ Sosyal Tesislerinde düzenlenen altıncı toplantıya Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcısı Fatih Karabacak, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şuayıp Özdemir ve Prof. Dr. Murat Peker, İlahiyat Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Mustafa Güler, Veteriner Fakültesi Eğitim Araştırma ve Uygulama Çiftliği Müdürü Prof. Dr. Mustafa Tekerli, akademik personel, Genel Sekreter İhsan Ceran ve Afyonkarahisarlı iş ve düşünce insanları katıldı.

Afyonkarahisar yumurta tavukçuluğunda yüzde 13’lük üretim payına sahip

“Afyonkarahisar’da Hayvansal Üretim, İnovasyon ve Sürdürülebilirlik Vizyonu” konusunu anlatan Veteriner Fakültesi Eğitim Araştırma ve Uygulama Çiftliği Müdürü Prof. Dr. Mustafa Tekerli, AKÜ çiftliğinde yetiştirilen  yerli ırk dağlıç kuzu ve 120 kiloluk ramlıç koç olduğunu söyledi.  Çiftlikte yetiştirilen Türk Teksellerinin olduğunu ifade eden Tekerli, “Teksellerimiz de karkas randımanı yüzde 57 seviyesine kadar çıkabiliyor. Afyonkarahisar, Türkiye’de sığır varlığının yüzde 2’sini, manda varlığının yüzde 3’ünü, koyun varlığının yüzde 2’sini, keçinin yüzde 1’ini, tavukçuluk açısından ise yumurta tavukçuluğu yüzde 13’lük bir kısmını oluşturuyor. Afyonkarahisar açısından oldukça yüksek bir rakam. Bizim burada yapmış olduğumuz kırmızı et üretimi, İstanbul’un net olmamakla birlikte yüzde 35’lik tüketimini karşılayabilecek bir boyutta. Yumurta tavuğu bakımından Afyonkarahisar Türkiye genelinde önemli yeri olan bir şehrimiz” diye konuştu.

Eğitim Araştırma ve Uygulama Çiftliğinde yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren Tekerli, şunları kaydetti:

“Kış şartlarına da uyumlu olan ama yazın saat 12.00’da otlayan koyunlarımız var. Bu bizim açımızdan önemli bir gelişme. Geliştirdiğimiz koçlar var. Bunlarda İngiliz etçi koyun ırklarının çeşitli etkileri var. 558 kilogramlık manda boğamız var. Bugün bunun 700 kilogram ağırlığında olanları var. Genetik olarak büyüme hormonunun da değişiklik tespit ettiğimiz ve buna bağlı olarak da seleksiyon yaptığımız hayvanlar. Bizim mandalarımız böyle değildi ama uzun zaman yapılan seleksiyon neticesinde süt verimlerimiz  bin 200 kilogramlara ulaştı. Artık 300-400 kilo süt veren mandamız Halk Elinde Islah Projeleri kapsamında yetiştirilmektedir. Halk Elinde Islah Projesi de manda varlığımızın önemli bir kısmını oluşturuyor. Şu anda yaklaşık bin 500’e yakın mandamız Halk Elinde Islah Projesinde yer alıyor. Fakültemizde imal edilmiş olan bilgisayar programı ile Türkiye’deki bütün mandalar ve aynı zamanda koyunlar Halk Elinde Islah Projelerinde buradan yönetiliyorlar.”

“AKÜ Hayvancılık Araştırma Enstitüsü kurmayı hedefliyor”

AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş ise AKÜ’nün 2018 yılında bölünmesinden sonra yeni ufuklar çizerek odak noktaları oluşturduğunu belirtti.  Karakaş, “Afyonkarahisar ve bölgenin potansiyellerini dikkate alarak 3 alanı öncelikli alan ilan ettik ve stratejik planımıza da resmi olarak yerleştirip buna göre politikalar geliştirmeye başladık. Bu 3 alandan birisi; veteriner ve hayvancılık alanıydı, diğer alanlarımız mühendislik özellikle jeoloji, maden ve gıda gibi alanlar, üçüncüsü de turizmdi. Biz bu alanlara hem maddi kaynak açısından hem kadro açısından hem de projeler açısından pozitif ayrımcılık yapmaya başladık” dedi. Veteriner, hayvancılık alanını yönetim olarak desteklediklerini kaydeden Karakaş, “Veteriner hayvancılık, Veteriner Fakültemiz bünyesinde ve onun etrafındaki yapılanmalarla ve örgütlenmelerle yürütülmesi gereken bir alandı. Bu doğrultuda veteriner hayvancılığın Afyonkarahisar’ın öncelikli sektörlerden biri olmasından dolayı da hem üniversitedeki gelişmeler ve çalışmaların hem de üniversite dışındaki yapılanmalar ve çalışmaların birbirini tamamlasını ve destek olmasını istedik. Bu doğrultuda veteriner hayvancılık alanını desteklemeye başladık. 4,5 yıldır bu politikayı hayata geçiriyoruz” ifadelerini kullandı. AKÜ Yönetimi olarak veteriner hayvancılık alanında yapılan çalışmalar ve hayata geçirilecek projeler hakkında konuşan Karakaş, şunları söyledi:

 “Bu doğrultuda Hayvan Hastanemizi yeniledik. Diğer destekleyen yapıları güçlendirdik. Hayvancılığın geliştirilmesi, yeni projelerin hayata geçirilmesi açısından önemli bir imkan olan çiftliğimiz vardı. Çiftliği revize ettik. Uzun süre geri planda kalmış, zamanında yapılması gereken yatırımlar öncelikli alanların farklılığından dolayı belki de yapılamamış. Çiftliğimizde çok işimiz vardı. Biz yeni ekipler oluşturduk. Bu ekiplerle birlikte çiftlikte de revizyona başladık. Ciddi anlamda bir revizyon çalışması yapıldı. Bu paralelde de yürüyen projeler vardı. Hem manda üzerine hem de küçükbaş hayvan üzerine Mustafa Tekerli Hocanın, ekibinin yürüttüğü projeler vardı. Biz bu projeleri daha canlı ve daha güçlü bir şekilde hayata geçmesi, sadece bilimsel bir çalışma olarak kalmaması aynı zamanda da bu projelerden elde edilen çıktıların yaygınlaştırılması doğrultusunda hedefler belirledik. Teksellerle ilgili küçükbaş projeler noktasında belli bir aşamaya gelinmişti. O aşamayı ivmelendirdik ve bugün geldiğimiz noktada damızlıklar elde edildi. Belirlenen Teksellerin etçil genleri bizim yerli ırklarımızın doğaya dayanıklı genleri bir araya getirilerek Türk Tekselleri üretilmiş oldu. Bugün yeniden bir proje ile bu Teksellerin Dinar bölgesinden başlayarak yaygınlaşması ile ilgili bir proje hayata geçiriliyor. Bu projenin peşinden koşuyoruz. Tarım İl Müdürlüğümüzle birlikte çalışıyoruz. Siyasilerimiz de buna destek veriyor. Veteriner hayvancılık alanını Veteriner Fakültemizin öncülüğünde güçlendirmeye çalışıyoruz. Rektörlük ve yönetim olarak da bu konuda her türlü desteği veriyoruz. Bizatihi işin içerisinde yer alarak bu çalışmalara katkı sunmaya çalışıyoruz. Tabi ki işin ehli projeleri yürüten ekibin başında Mustafa Hoca var. Çiftliği de orta vadede bioteknoloji üssü haline getirmeyi düşünüyoruz. Orada bir araştırma enstitüsü kurma hedefimiz var. Bu konuda önümüzdeki aylarda girişimlerde bulunacağız.”

Afyonkarahisar’da et üretiminde düşüş, süt üretiminde artış var

Avşar Gıda Tarım ve Hayvancılık Kurucusu, Afyonkarahisar Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Raşit Tabak ise Türkiye’de 2000’li yıllarda yatırımcılar açısından hayvancılık ve tarımda çok hevesli bir ortam varlığının olduğunu belirtti.  Tabak, şunları söyledi:

“Herkes hayvancılık ve tarımda gelecek var diye işe sıkı sarılıyordu. Büyük büyük yatırımlar yapılıyordu. Bu büyük yatırımlar ve kitlesel üretime geçme çabaları altında bir kadro eksikliği vardı. Üniversitelerden bu yatırımlara hükmedecek kadrolar henüz yetişip, olgunlaşmamıştı. Sürü yönetimi kavramı aklımızda bile yoktu. Bu bakımdan çok zorluklar içerisinde işe başladık. Dışarıdan danışmanlarla işi götürmeye çalıştık” diye konuştu.  Afyonkarahisar’daki et üretiminin gerilemekte olduğunu belirten Tabak,  “2016 yılında Afyonkarahisar’da Türkiye’nin yüzde 16’sını karşılayacak et üretim potansiyeli varken bugün bu yüzde 10’a düştü. O zaman 60 bin ton olan üretim varken üretim bugün 51-52 bin ton. Öbür tarafta sütte bir yükseliş var; 600 bin tondan 760 bin tona yükseliş var. Afyonkarahisar’da süt üretiminde yüzde 25 artış var. Ette dramatik bir düşüş var. Melezlemenin ırktaki verimi düşürdüğü kanaatindeyim. Bu kolay bir iş. Vatandaşın işine geliyor.”

Et sektöründe lobilerin olduğunu dile getiren Tabak, “Et sektöründe Türkiye’de oyun oynanıyor. Lobiler var. İthal lobiler var. Et fiyatları yükseldiğinde kesimini yapıyor ve piyasadan çekiliyor. Çekildiği an ette bir daralma oluyor. 10 senedir bizim bildiğimiz aşağı yukarı bir grafik yok. Yükseliyor, düşüyor. İthalat yapılıyor, etteki fiyatlar düşüyor. İthalat kesiliyor, vatandaş elde edeceği gelirden dolayı ineğini kesime götürüyor. Et kesiminde yükseliş başladı. Bu bir süre daha devam edecek. İthal lobisi, işin içine giriyor. Et konusunda bu oyunlar oynanıyor” diye konuştu.

“Küspe fiyatlarında yüzde 100 artış yaşandı”

Afyon Yem Genel Müdürü, Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Mustafa Çelikten de tarım ve hayvancılığın yönlendirilmesinin önemine dikkat çekti. Çelikten, “Tarım ve hayvancılık yönetilmez, yönlendirilir. Bunu öğrenemedik. Bunu öğrenemediğimiz müddetçe her gelen bir dönemde bizim bu hayvancılığımız ve tarımımız da sürdürebilirliği ortadan kaldırıyor. Hayvan besleme ile alakalı daha önceden geleneksel yöntemlerimiz vardı. Şu anda hayvanların genetikleri ilerlemesinden dolayı besleme konusunda yanlış beslemelerden dolayı sıkıntılar var. Yüksek maliyetler de söz konusu” diye konuştu. Türkiye’de yapısal ve dönemsel sorunlar çözüldüğü vakit tarım ve hayvancılıkta ilerlenebileceğini ifade eden Çelikten,  “Aynı zamanda bölgesel ve sektörel her şeyi kalem kalem neşter altına koymamız gerekiyor. Hayvancılık ve tarımın düzeltilmesi için un, yağ ve şeker ülkenin dinamiklerine bakmak gerekiyor. Siz un yapıyorsanız; hayvancılıkla alakalı kepeği ve yan ürünleri üretiyorsunuz. Şeker üretiyorsanız; mayasını ve küspesini üretiyorsunuz. Yağ üretiyorsanız; küspesini üretiyorsunuz demektir. Bunlar aslında bir ülkenin tamamen birbirini tamamlayan sektörleridir. Biz küspemizi dışarıdan alıyoruz. Son 1 ayda küspe fiyatları yüzde 100 arttı. Et fiyatları da arttı. Ülkemizden son 5 yılda yurtdışına verdiğimiz kırmızı et parası kadar sadece bu sene döviz çıktı” dedi.  İşçi ve yetişmiş personel çalıştırma konusunda sıkıntılar yaşandığını söyleyen Çelikten, şunları kaydetti:

“Yetişmiş işletmeci, zooteknistler eksik. Hiçbir meslektaşımız uzun soluklu çalışmıyor. Ben işe alırken ilk sorduğum soru ‘siz hayvanları seviyor musunuz?’ oluyor. Siz seviyorsanız arkası geliyor zaten. Ülkemizde son 10 yıldır bize yapılan iş başvuruları ya emekliliği gelmiş ya da mesleğe yeni başlamış arkadaşlarımız oluyor. Afyonkarahisar göç aldığı kadar, göç veren bir il. İşçilik konusunda da büyük sıkıntılarımız var. Biz sadece üretimi değil, büyümeyi dahi düşünemiyoruz. Bölgedeki dinamiklerimizden işçi ve iş kaynağı konusunu biz var zannediyorduk ama yokmuş.”

“Tarım ve hayvancılıktaki veriler hatalı”

Afyonkarahisar Enerji ve Dehşetiler Makine Yönetim Kurulu Başkanı Melih Yurter ise tarım ve hayvancılık politikaların belirlenmesinde karar alıcıların elinde gerçek ve  halihazırda yaşanan verilerin olmadığını belirtti. Yurter, “Dataların hepsi de yanlış. Süt üretimimiz arttı, besi üretimimiz düştü. Genel bir kanaat vardır; ana olmadan dana olmaz. Süt miktarı arttıysa ana artmış olması lazım, ana arttıysa dananın artmış olması lazım. Bizde tam bir tezatlık var. O zaman burada bir problem var. Bu problem matematiksel datalardan geliyor. Bunların hepsi de yanlış. Hiç kimsenin elinde gerçek değer yok. Ne damızlık işletmelerin elindeki gerçek değerleri söyleme alışkanlığı var ne damızlık birliğinin sağlıklı bir data elde edebilme imkanı var ne de Tarım Bakanlığının sağlıklı bir veri elde edebilme imkanı var. Veriler yanlış olduğu içinde politikalarda yanlış oluyor” şeklinde konuştu. Hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlardan bahseden Yurter, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bugün başka bir sıkıntımız da aile şirketlerimiz bitti. Köylerde 3-5 hayvanı olan adam kalmadı. Köylerde Afgan çobanlara 20 bin TL maaş veriyorlar. Yeme-içmeyi tedarik ediyorlar yine başka yere gidiyor. Çobanlık yapacak elemanımız yok. Kendi elemanımız olmadığı için başkasına bağımlıyız, başkası da sizin kendisine bağımlı olduğunu hissettiği andan itibaren taleplerini arttırıyor. Bunu yaptıkça da bu işle ilgilenenler geri çekiliyor. 2019 yılında sattığımız yemin şu an 1/3’ünü satıyoruz. Satılan yem miktarı yüzde 70 oranında düştü. Üreticiler hayvanlarını sattı. En önemli sıkıntımız bizim hayvan varlığımız bitti. 30 Ekim tarihi itibariyle bu yıl içerisinde Türkiye’ye ithal edilen kasaplık hayvan ve karkas et miktarı 850 milyon dolar oldu. 31 Aralık itibari ile beklenen rakam 1 milyar dolar. Üretimle ilgili bir problemimiz var. Hayvancılık uzun soluklu bir çalışma minimum 4 seneye ihtiyaç var. Türkiye kapasitesini kaybetti. Kaybettiği kapasitesini kazanması minimum 4 senedir.”

Hükümlüler meslek öğreniyor

Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcısı Fatih Karabacak konuşmasında hükümlülere bilimsel, teknik, üretime yönelik eğitimler verildiğini ifade etti. Karabacak, “Afyonkarahisar’da kavşak noktası olması sebebiyle hükümlü sayısında artış oldu. 6 tane ceza infaz kurumumuz var. Bunlardan bir tanesi kadın açık ceza infaz kurumu. Açık cezaevine nakledilen hükümlüler devlet politikası olarak meslek sanatı olanların meslek sanatını devam ettirmesi olmayanların ise yeni meslek sanat dalları edinmeleri yönünde faaliyetlerimiz oluyor. Bu da bir eğitim faaliyetidir. Hem hükümlüleri meşgul ediyoruz hem de tahliyelerinde meslek kazanmalarını sağlıyoruz. Meslekleri belirlerken de o tür coğrafyada ne tür meslek erbabına ihtiyaç var, çevredeki ekonomiye nasıl bir katkı sağlayabiliriz, döngüde destek olabileceğimiz ne tür alana yoğunlaşabiliriz ve üretebiliriz konularını tartışıyoruz” ifadelerini kullandı. Ceza infaz kurumlarında yapılan çalışmalar ve projeler hakkında bilgiler veren Karabacak, “Lokum atölyesi kurduk 1 seneyi geçti. Afyon lokumunu orada üretiyoruz. 8-10 civarında hükümlümüz hiç bilmediği lokum işlemeyi ustamızın eşliğinde üretime başladı. Afyonkarahisar’da tarım ve hayvancılık alanına girmemek bizim için bir eksiklikti. Arazi aradık. Şeker Fabrikasının arkasında araziye talip olduk, kurumumuza tahsis edildi. Amacımız Afyonkarahisar hayvancılığına ve ziraatine destek olmak. Hükümlüler bu coğrafyanın insanın hasbel kader cezaevine düşmüşler. Oradayken hükümlülerimize doğru bilgiyi vererek, hedefe uygun yetiştirelim tahliyelerinde de sektörlerinde devam etsinler. İşin başındayız. 2 traktör aldık. Ufak tefek ziraat aletleri de alıyoruz. Besihanemiz de var. Yem bitkilerini yetiştirdiğimizde aktif hale getireceğiz” diye konuştu.

“TKDK 1012 projeye destek verdi”

Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Şube Müdürü Kemal Yıldırım ise Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK)Afyonkarahisar’daki faaliyetleri hakkında bilgi vererek, “1012 tane projeyi destekledik. Kapasite artırımı ile proje isteniyor. Yumurta sektöründe 6 firmayı zenginleştirilmiş kafes sistemine geçirdik. Amacımız bu tarz projelerde örnek olmak; Afyonkarahisar’daki tüm hayvancılık tesislerini bir yere getirmek değil. Örnek farkındalık oluşturacak işletmeler kurmak. Büyükbaş olarak da 150 tesisi destekledik. Şu an için Afyonkarahisar’da belirli bir hayvan refahına uygun AB standartlarında bir tesis nasıl olur örneği oluşturmaya çalışıyoruz” dedi.

“Afyonkarahisar’da Hayvansal Üretim, İnovasyon ve Sürdürülebilirlik Vizyonu” konusu katılımcılardan gelen talep üzerine 3 Ocak 2024 Çarşamba tarihinde aynı konu ile devam edecek.

20 Aralık 2023, Çarşamba 536 kez görüntülendi