Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Afyon Meslek Yüksekokulu (MYO) tarafından Pedagoji Bakış Açısıyla Çocuk” temalı söyleşi etkinliği düzenlendi.
Afyon Pedagoji Merkezi Başkanı Dr. Pedagog Emrah Şenbabaoğlu’nun konuk olduğu Afyon MYO Konferans Salonunda gerçekleştirilen söyleşiye, Afyon MYO Çocuk Bakım ve Gençlik Hizmetleri Bölüm Başkanı Öğr. Gör. Mine Ergun, akademik personel ve öğrenciler katıldı.
Söyleşide Afyon Pedagoji Merkezi Başkanı Dr. Pedagog Emrah Şenbabaoğlu, bilgi ve deneyimlerini aktararak, çocuk gelişimi hakkında tavsiyelerde bulundu. Çocuğun mizaç tipini bulmaya yönelik enegram adı verilen çalışmalar yapıldığını kaydeden Şenbabaoğlu, “Ailelerin yapmaları gereken en önemli çalışmalardan bir tanesi de enegramdır. Anne babalar çocuklarını yeterince tanımazlar ve anne babanın zihnindeki mizaç ile çocuğun zihnindeki mizaç paralel gitmezse ciddi manada sıkıntılar yaşanır” dedi.
“Çocuklarla kaliteli zaman geçirilmeli”
Çocuğun anne babayla güvenli bağlanma gerçekleştirmediği takdirde ciddi sosyolojik sıkıntılar yaşayacağını söyleyen Şenbabaoğlu, “Çocuklarla geçirdiğimiz kaliteli zamanları ciddi manada gözlemlemeliyiz. Kaliteli zamandan kastettiğimiz sürekli çocukları meşgul etmek değildir. Mesela çocukların hayal gücünü ortaya çıkaracak oyunlar oynatılmasını tavsiye ediyoruz. Çocuk okuldan geldiğinde zaten yorgun oluyor, anne-baba çocuğun eline telefon, tablet verdiğinde ekstra yoruluyorlar ve anne baba onunla kaliteli vakit geçiremediğinden çocuk günü karlı bir şekilde kapatamıyor” diye konuştu. Şenbabaoğlu, ailelerin yaşadığı en büyük sıkıntının, çocuklara hiçbir zaman planlar yaptırmayarak, hayalsiz ve gayesiz bir çocuk yetiştirmek olduğunu ifade etti. Şenbabaoğlu, “Anne babalara en büyük tavsiyemiz haftalık değerlendirme toplantıları yaparak geçen haftayı değerlendirmek. Olumlu olumsuz davranışları keşfederek bir sonraki haftaya dair hayaller ve planlar kurmaktır” ifadelerini kullandı. Şenbabaoğlu, ebeveynlerin korumacı tutumlarını ise şöyle anlattı:
“Anne baba olarak sigorta kurumu olmamalı, çocuğa güvence vermemeliyiz. Yani çocuğun bazı duygu durumlarına maruz kalmasına izin vermeliyiz. Hayatı toz pembe gösterdiğimiz zaman maalesef çocuklar bunu sıkıntılı hale getirebiliyor. Hayatın toz pembe olmadığını inişlerin çıkışların olduğunu göstermek lazım. Duyguları bastırmak da budur. Pedagog olarak söylediğim şey bedenen ve zihnen ağlamanın çocuklar için terapi olduğudur. O anda düşünmeye ihtiyaç yoktur. Çocuğun meditasyonu ağlamaktır. Çocuk ağladığı sırada göz pınarları açılıyor, ciğerleri açılıyor, bedenen titriyor ve bir nevi terapisini gerçekleştiriyor.”
Söyleşi, soru cevap bölümünün ardından son buldu.