Afyon Kocatepe Üniversitesi tarafından (AKÜ) üniversite ile şehir buluşmaları kapsamında düzenlenen Çarşamba Sabah Toplantılarında “Sosyal Medya ve Günlük Hayat” değerlendirildi.
AKÜ Sosyal Tesislerinde düzenlenen toplantıya, AKÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şuayıp Özdemir ve Prof. Dr. Murat Peker, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Güler, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erkan Akar, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Yalçın AKÜ emekli öğretim üyesi Kemalettin Çonkar ile birlikte akademik personel ile Afyonkarahisarlı iş ve düşünce insanları katıldı.
“Sosyal Medya Kullanımında Hız Arttı”
Toplantı moderatörü Prof. Dr. Erkan Akar, Mobil cihazlarla birlikte sosyal medya kullanımında hızın arttığını ve buna bağlı olarak sosyal medyayı doğru kullanmanın önemli hale geldiğini söyledi. Bu bağlamda sosyal medyanın etkisini anlamayla başlanılması gerektiğine dikkat çeken Akar, “Burada 3 ana başlığı söylemekte fayda var. İlki sosyal medyanın iletişim üzerinde yarattığı değişiklik. Bu çift yönlü iletişimi sağlıyor. Bir diğeri bilgi edinme ve tüketme şeklimizi değiştirmiş olmasıdır. Tüketicilerin önlerine gelen haberleri çok hızlı bir şekilde okuma potansiyelinin artmasıdır. Bu insanlarda bir sonrakini arama hırsı doğuruyor. Üçüncüsü kendimize ve başkasına bakış algımızı değiştirmiş olmasıdır. İnsanların kendilerini olduğundan daha zengin veya daha başarılı gösterme eğilimi sergileniyor ama bugün baktığımızda bunun böyle olmadığını görüyoruz ve bu da birtakım problemleri beraberinde getirmiş oluyor” dedi.
“4,8 milyar insan sosyal medyayı aktif kullanıyor”
Sosyal medyanın toplumdaki en önemli rolünün insanları birbirine bağlaması olduğunu kaydeden Akar, “Yani bu ağ toplumu olmak demektir. İkinci olarak baktığımızda düşünce ve fikirlerin paylaşımının kolaylaştığı ortam olarak görüyoruz. Bugün ürettiğimiz çoğu şey başkalarının fikirlerinin ve deneyimlerinin de etkilerini yansıtmaktadır. Üçüncüsü kişisel yayın yapabilmektir. Bireysel olarak yaptığınız her paylaşım sizi yayıncı haline getiriyor. Bunu da iyi yayın, kötü yayın olarak ayırabiliriz” diye konuştu. Akar, sosyal medyanın günlük hayata girmesinde etkili olan verileri şöyle anlattı:
“2024 yılında küresel anlamda 4,8 milyar insanın sosyal medyayı aktif olarak kullanması söz konusudur. Dünya çapında günlük sosyal medya kullanımı ise 143 dakikadır. Sosyal medyayı en çok Y ve Z kuşağı kullanmaktadır. Bir diğer veri ise kadınlar, erkeklere göre daha fazla kullanmaktadır. En çok harcanan zaman dilimi açısından bakarsak günde ortalama 3 saati 16-24 yaş aralığı kadınlar kullanmaktadır. Ülke bazlı bakarsak Güney Afrikalılar, 3 saat 41 dakikasını sosyal medyada harcıyor. Burada Kenya birinci sıradadır. Brezilyalılar, 3 saat 37 dakika, Amerikalılar, 2 saat 16 dakika zaman geçirdiklerini görüyor. İlginç olan Avrupalılar 1 saat 48 dakika ile en az zaman geçirenler oluyor. En fazla sosyal medya kullanıcıya sahip olan ülke ise Çin’dir.”
Türkiye’de sosyal medya kullanım oranları
Akar, Türkiye’deki sosyal medya kullananların sayısının 67 milyonu bulduğunu ve burada geçirilen sürenin ise günde 2 saat 44 dakika olduğunu ifade etti. Türkiye’nin Amerika ile benzer bir durum sergilediğini belirten Akar, “Android telefonlarının kullanımı ile ilgili yapılan bir çalışmaya göre uygulamalara ayrılan oran yüzde 38’dir. Sosyal medya reklamlarına yıllık harcama 354,6 milyon dolardır. Eğer bir sosyal medya mecrası tercih edilecekse bu Instagram olmalıdır. Türkiye’de Tik Tok kullanım oranı da çok yüksektir. Tik Tok’un çoğu verilerin içeriklerini farklı yönlendirdiğine dair söylemler vardır. Çoğu ülke bu nedenle Tik Tok kullanımını yasaklamıştır. Ama Türkiye de Instagram’dan sonra ikinci sıradadır” dedi.
“Sosyal medya bağımlılık yapıyor”
Sosyal medyanın sınırları ortadan kaldırarak insanları birbirine bağlamasının ve haberleri hızlı bir şekilde yaymasının olumlu bir durum olduğunu belirten Akar, “Biz buna viral etki diyoruz. Bu bilginin bir kullanıcıdan başka bir kullanıcıya hızlı bir şekilde yayılması durumudur. Hedefe yönelik reklam yapabilmek de sosyal medyanın olumlu yanlarındandır. Bugün sosyal medya kullanıcının profilini keşfedip onun durumuna göre reklam gönderme potansiyeline sahiptir. Bu iyi gözüktüğü gibi kötü bir durum olarak da gözükebilir. Ama işletmelerin işine gelen konulardan bir tanesidir” ifadelerini kullandı. Akar, bağımlılığın sosyal medyanın bireyler üzerindeki olumsuz etkilerinin başında geldiğini belirterek, “Sürekli telefonu kontrol etmek eğilimine sahipseniz sosyal medya bağımlısınız demektir ve bunun tedavisi de yapılmaktadır” dedi. Akar, diğer olumsuz etkilerini ise şu sözlerle açıkladı:
“Bir diğeri ise siber zorbalık dediğimiz kavram. Bu kavram internette hakaret etmek olarak geçiyor. Kullanıcıları taciz etme veya yüksek sesle yapılan her davranış siber zorbalık olarak algılanabilir. Sosyal medyanın olumsuz yönlerinden biri ise mahremiyetlerin yok olmasıdır. Bugün yapay zekâ ile yüz tanıma sistemi var. Kasada alışveriş yaptığınız esnada arkadaki müşterinin profil analizi yapılıyor ve onun durumuna göre reklam gösterilmeye başlanıyor. Analiz edilen verilerin başka şirketlere satılmış olması da en büyük sıkıntılardandır. Bir diğer konu ise yanlış ve sahte konuları yaymak. Algı yönetmek bilinçli bir şekilde yapılıyor. Doğrulanmamış ve onaylanmamış bilgilerin virüs gibi yayılması da bir diğer konudur. İnsanların en çok yaptığı hatalardan biri de verileri okumadan kabul etmeleridir. Günlük hayattaki dikkati dağıtmak da olumsuz etkiler arasındadır.”
Sosyal medyadaki paylaşımların doğruluğu teyit edilmeli
Sosyal medyayı etkili ve bilgili kullanmanın sosyal medya okur yazarlığı anlamına geldiğini söyleyen Akar, bu anlamda etik değerlere yaklaşmanın önemli olduğuna dikkat çekti. Akar, “Platformları öğrenir, hangi içerik türlerinin ne gibi etkilerinin olduğunu bilirseniz bu anlamda eleştirel düşünmeye de gitmiş olursunuz. Bunun önemi ise sahte bilgilerin çok fazla olmasından kaynaklı insanların bilgiyi paylaştıklarında bu bilginin farklı kişilerden gelebildiğini algılayabilmesidir. Bu bağlamda içeriğin oluşturacağı etkiyi bilerek paylaşım yapmak önemlidir” dedi.
Akar sosyal medya okur yazarlığı hakkında şu bilgileri de verdi:
“Açık fikirlilik burada önemsenmesi gereken noktalardandır. Yapıcı ve saygılı yanıt vermek de burada önemlidir. Kanunlara uygun, saygılı ve yapıcı yanıt vermek sizi coğu şeyden koruyabilir, imajınızı kuvvetlendirebilir. Paylaşmadan önce bir iki kaynak kontrol edilmelidir. Burada akademik kuruluşlar, devlet kurumları baz alınabilir. Sosyal medya paylaşımının kaynağı siz değilseniz bir yere güvenmek zorundasınız buna dikkat etmelisiniz. Her söylentiye dayalı bilginin doğru olduğunu kabul etmek doğrulanmamış bilgi olarak ortaya çıkmıştır. Tarafsızlık değerlendirmesi yapılması, tepki oluşturacak içeriklere şüpheci yaklaşılmalıdır.”
Akar, kişisel bağlamda sosyal medya kullanımının, ağ oluşturmak, kariyer geliştirmek ve kişisel yetkinliği arttırmak gibi 3 ana nedenin olduğunu belirtti. Akar, “İlki ağ oluşturmak, tartışmalara katılmak burada önemli hale geliyor. Birisinin yaptığı paylaşıma yanıt vermek burada önemlidir. Diğeri kariyer gelişimi ile zengin kaynaklara ulaşabiliyorsunuz. Bu anlamda sektörünüzle alakalı konuları takip edebilirsiniz. Son olarak kişisel yetkinliğinizi artırmak istiyorsunuz, bir profil oluşturulmalı ve kendi fotoğrafları koymalısınız. Eğitici, mizahi paylaşımlar yaparsanız bu anlamda kendinizi geliştirmiş olursunuz” dedi.
“Kısa videolar öğrenmeyi güçleştiriyor”
AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şuayıp Özdemir ise son dönemlerde sosyal medyada kısa videoların daha çok tercih edildiğini belirtti. Özdemir, “Önceden Instagram’da kısa videolar çokken şimdi diğer mecralarda da yayılmış durumdadır. Bunun kişiyi günlük hayattan uzaklaştırarak dikkatini dağıtması ve kalıcı hafızaya bilgi almasına olumsuz etki yapması gibi bir sonuçları olduğu kanaatindeyim. Ben bunu belli bir yaştan sonra karşılaştığım için fark edebiliyorum. Fakat daha küçük yaşlarda almaya başlayan çocuklar bunu fark edemiyor. Öğrenmeyi güçleştiriyor” dedi.
Prof. Dr. Murat Peker de sosyal medyanın öğrenme konusunda olumsuz etkilerinin yanında kısmen olumlu etkilerinin de olduğunu ifade etti. Peker, “Sosyal medyanın öğrenmeyi güçleştirmesine bağlı olarak öğrenmeyi kolaylaştırmak için ne yapabiliriz diye baktığımızda okuduğumuz makaleyi belli aralıklarla tekrar okumamız gerektiği bilgisine dahi sosyal medya üzerinden ulaşıyoruz. Buna bağlı bir örnek vermek istiyorum. Sosyal medyadan uzaklaşmak için hobi bahçeleri kuralım diyoruz daha sonra bu bahçelere köstebek dadanıyor ve bu köstebeklerden kurtulmak için ne yapabilirim diye sorduğumuzda yine sosyal medyaya başvuruyoruz” diye konuştu.
İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Güler ise çok fazla paylaşım yapanların bir süre sonra kendi paylaşımları olmadığını ve önlerine getirileni paylaştıklarına dikkat çekti. Güler, “Bu durumda onun popülaritesinden faydalanılmış olunuyor. Bizim camiada çok fazla tartışılıyor. Her şeyi oraya özellikle kısa kısa koymak uygun mu yoksa gerçek platformundan mı yaymak daha uygun diye. Bu kadar kısa süre içerisinde neler söyleyebileceğin konusunda problemler çıkıyor” şeklinde konuştu.
“40-50 yıl öncesi bizde tarih olurdu”
AKÜ emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Kemalettin Çonkar ise 40-50 yıl öncesinin eskiden tarih kabul edildiğini şimdi ise çok eski tarih olarak nitelendirildiğini söyledi. Çonkar, “Teknoloji çok hızlı gelişiyor. Benim tahminim teknoloji bir noktaya varacak ve orada duracak. Benim çocukluğumu düşündüğüm zaman 200-300 yıl öncesine çok benziyor ama şimdiki çocuklara baktığımızda 50 yıl öncesiyle arada uçurumlar var. Aramızdaki fark çok hızlandı” dedi.