Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Bilim İletişimi Koordinatörlüğü tarafından “Bir Gezegen, Ortak Gelecek: İklimle Uyum Mücadelesi”  konulu Bilim Kafe söyleşi etkinliği düzenlendi.

Rıza Çerçel Kültür ve Sanat Merkezi Konferans Salonunda gerçekleştirilen söyleşiye; AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Peker, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Dekanı Prof. Dr. Gökhan Demirtaş, bilim insanları, akademik ve idari personel, öğrenciler ve bilim meraklıları katıldı. Söyleşinin açış konuşmasını yapan Bilim İletişimi Koordinatörü Öğr. Gör. Dr. Şerife Özgün Çıtak, AKÜ Bilim İletişimi Koordinatörlüğü olarak düzenledikleri Bilim Kafe etkinliğiyle bilimin zor ve teknik dilini anlaşılır hâle getirerek bilimsel çalışmaları toplumun her kesimine ulaştırmayı amaçladıklarını ifade etti.

“Bilim Kafe etkinliklerimiz, ilçelerde de gerçekleştiriliyor”

AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Peker, moderatörlüğünü üstlendiği söyleşide, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından Bilim İletişimi Ofisi ve üniversitelerde Bilim İletişimi Koordinatörlüklerinin kurulmasının, bilim insanlarının ürettikleri bilgilerin yalnızca akademisyenlere değil, toplumun tamamına ulaşmasını sağlamak amacı taşıdığını belirtti. Bu doğrultuda, halka bilimsel bilgileri aktarabilmek için bilim iletişimi koordinatörlüğünü oluşturduklarını ifade eden Peker, Bilim Kafe etkinliklerinin bugün üçüncüsünün gerçekleştirildiğini ve bu tür çalışmaların sadece şehir merkezindeki kapalı salonlarda değil, aynı zamanda ilçelerde de sürdürüldüğünü söyledi.

“Gelecek nesillere yaşanılabilir bir dünya bırakmak amaçlanıyor”

AKÜ İİBF Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Volkan Göçoğlu, Sürdürülebilir Kalkınma Amacı 13 (SDG 13) üzerinden bir analiz gerçekleştirmeye çalıştıklarını belirtti. İnteraktif bir oturum hedeflediklerini ifade eden Göçoğlu, “Yaptığımız analizde sektörler arası karşılaştırma sonuçları da yer alıyor. Ancak teknik detaylara boğmamak adına değerlendirmelerimizi daha çok ülke grupları arasındaki farklılaşmalar üzerinden ele alıyoruz” dedi. Sürdürülebilir kalkınmanın, mevcut kalkınma faaliyetleri yürütülürken gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmayı amaçladığını vurgulayan Göçoğlu, bu kavramın ekonomik kalkınma anlayışına çevresel boyutu da ekleyen bir çatı yaklaşımı olduğunu ifade etti. Göçoğlu ayrıca, ülkeler arasında eşitsiz dağılan iklim kırılganlığını ve ülkelerin mevcut koşullarına bağlı olarak iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden farklı düzeylerde etkilendiğini ele aldıklarını kaydetti.

“İklim değişikliği ile mücadele her ülkenin gündeminde”

AKÜ İİBF Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Arş. Gör. Dr. Atahan Demirkol, sürdürülebilir kalkınma konusunun 2015 yılından itibaren Birleşmiş Milletlerin öncelikli gündem maddelerinden biri hâline geldiğini belirtti. Ortak bir geleceği daha iyi bir noktaya taşımak amacıyla belirlenen stratejik hedeflere dikkat çeken Demirkol, “İklim değişikliği ile mücadele her ülkenin gündeminde olmakla birlikte kırılgan ülkelerin farklı kategorilere ayırıldığında bu süreçlerden nasıl etkilendiği ve bunlarla başa çıkma stratejilerinin neye göre geliştirildiğini ortaya koymaya çalışıyoruz” dedi.

Demirkol, iklim kriziyle mücadelede farklı dinamiklere sahip oldukları için ülkeleri Gelişmekte Olan Ülkeler, En Az Gelişmiş Ülkeler ve Ada Ülkeleri olmak üzere üç grupta ele aldıklarını belirterek şunları söyledi:

“Gelişmekte olan ülkeler, hem ekonomik büyüme baskısı hem de iklim kriziyle mücadele zorunluluğu arasında sıkışmış durumdadır. En az gelişmiş ülkeler ise karbon emisyonuna en az katkıda bulunmalarına rağmen, yetersiz altyapı ve ekonomik koşullar nedeniyle iklim değişikliğinden en fazla etkilenen gruplar arasında yer almaktadır. Ada ülkeleri ise coğrafi özellikleri nedeniyle iklim krizine karşı en hassas ülkeler grubundadır. Kara sınırlarının bulunmaması, deniz seviyelerinin yükselmesi ve aşırı sıcaklık ile yağış artışları, bu ülkeleri iklim değişikliğinden en çok etkilenen gruplar hâline getirmektedir.”

“Öncelikle kırılganlığın azaltılması hedefleniyor”

AKÜ İİBF Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Arş. Gör. Durukan Ayan, Ulusal Adaptasyon Planlarının (NAP) iklim değişikliğinin etkilerine karşı uzun vadeli yol haritalarını oluşturan belgeler olduğunu belirtti. Devletlerin bu planlarla öncelikli olarak kırılganlığı azaltmayı hedeflediğini söyleyen Ayan, kırılganlığın azaltılmasını takip eden bir diğer amacın ise uyum politikalarının kalkınma planlarına, sektör stratejilerine ve bütçelere entegre edilmesi olduğunu ifade etti.

“Bugünü Koru, Yarını Planla”

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında belirlenen hedeflerin NAP sürecinin resmi amaçları olarak tanımlandığını kaydeden Ayan, “NAP fikri 2010’da uyum çerçevesiyle öncelikli olarak gündeme geliyor. Uyum planlarının ülkeler tarafından bir ortak çerçeve biçiminde hazırlanması süreci başlıyor. Ulusal Adaptasyon Planları olarak kısalttığımız NAP’ler, önceki Ulusal Uyum Eylem Planları olan NAPA’lardan biraz farklı. NAPA’lar en az gelişmiş ülkelerde hemen yapılması gereken acil sorunları kapsarken NAP’ler, üç gruba böldüğümüz ülkelerin orta uzun vadeye yayarak sürdürülebilir kalkınma planlanmasına entegre edilen planları oluşturuyor” dedi. Ayan ayrıca,  NAP’lerin; ülkelerin, iklim değişikliği etkilerine karşı “Bugünü Koru, Yarını Planla” hedefine odaklanarak hazırlanan belgeler olduğuna dikkat çekerek, “NAP’ler; sağlıktan suya, şehirleşmeden tarım ve hayvancılığa kadar birçok politika alanına entegre edilen bir uyum süreci oluşturuyor. Bu planların amacı ise kırılganlığı azaltmak ve uyumu, sürdürülebilir kalkınmanın merkezine yerleştirmek olarak özetlenebilir” diye konuştu.

Söyleşi, soru cevap bölümünün ardından katılımcılara AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Peker tarafından teşekkür belgelerinin takdim edilmesiyle sona erdi.

14 Kasım 2025, Cuma 42 kez görüntülendi