Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi ile Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) Afyonkarahisar İl Temsilciliği iş birliğinde “Yarım Kalan Hayatlar: Psikososyal ve Hukuki Yönleriyle Kadına Yönelik Şiddet” Paneli gerçekleştirildi.

Panele Cumhuriyet Savcısı Gülşen Sezer, Afyonkarahisar İl Emniyet Müdürü Ahmet Birtan Erol, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Koçak, KADEM Afyonkarahisar İl Temsilcisi Huriye Akçay, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Sosyoloğu Dr. Rasime Demir Başhan ile akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.

“Kadına yönelik şiddet insanın insana uyguladığı bir şiddettir”

Panelin açılış konuşmasını yapan Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Koçak, kadına yönelik şiddetin yalnızca bireysel değil, tüm toplumun sorumluluk alması gereken bir mesele olduğunu belirtti.

Koçak, insanın biyo-psikososyal olarak bir bütün olduğunu belirterek, “Dolayısıyla kadına yönelik şiddet konusunu yalnızca hukuki ya da yalnızca psikolojik çerçevede ele almak mümkün değildir. Bu mesele insanın insana uyguladığı bir şiddettir ve tüm disiplinlerin ortak hareket etmesini gerektirir. Bu sorun yalnızca emniyetin ya da yalnızca psikologların üstesinden gelebileceği bir konu değil” dedi. Kadına yönelik şiddet konusunda en alttan en üst makamına kadar herkesin farkındalık geliştirerek sorumluluk alması gerektiğine dikkat çeken Koçak, “Dünya çapında süregelen bir sorunla karşı karşıyayız. Bitirmek belki mümkün değil ama toplumsal bilinçle en aza indirebiliriz. Bu tür faaliyetlerde farkındalığa katkı sağlıyor” diye konuştu.

 “Şiddet çocuklukta başlıyor; farkındalık çok kıymetli”

KADEM Afyonkarahisar İl Temsilcisi Huriye Akçay ise 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Haftası kapsamında düzenlenen bu panelin özel bir anlam taşıdığını söyledi. Akçay, kadına yönelik şiddetin sadece kadını ilgilendiren bir mesele olmadığına dikkat çekerek “Kadına karşı şiddet toplumun tüm kesimlerini etkileyen ve kanayan bir yaradır” dedi. Çocuklukta öğrenilen davranış kalıplarının gelecekte şiddet uygulayan veya şiddete maruz kaldığında sessiz kalan bireyler yarattığının altını çizen Akçay, “Bu nedenle farkındalık çalışmaları son derece kıymetlidir. Hep birlikte bu farkındalığı artırmamız aynı zamanda hem kendi hayatlarımızda hem de çevremizde yanlışları düzeltmek için çaba göstermemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Kadınlar çoğu zaman şiddetin farkında bile olmuyor”

Genç KADEM İl Sorumlusu Avukat Sevim Öztürk ise konuşmasında hukukçu olarak takip ettiği dosyalardan örnekler paylaşarak şiddetin fark edilme güçlüğünün altını çizdi. Öztürk, en çok şiddete maruz kalan grubun, evli kadınlar olduğunu belirterek, “Boşanma aşamasında ise şiddet daha da artıyor. Kadınlar çoğu zaman yaşadıkları psikolojik, ekonomik veya sosyal şiddetin farkında bile olmuyor” diye konuştu. Öztürk; avukatların boşanma davasında müvekkillerinden evliliğe dair yazılı bir özet istediğini anlatarak, “Kadın yalnızca fiziksel şiddet gördüyse onu yazar. Psikolojik baskıdan veya ekonomik kısıtlamadan bahsetmez. ‘Bu şiddet değil ki’ der. Oysa geçimini sağlayacak paranın verilmemesi de ekonomik şiddettir. Bu nedenle farkındalık çalışmalarının önemi çok büyük” dedi.

“Dijital şiddet hızla artıyor”

Panelist Afyonkarahisar Cumhuriyet Savcısı Gülşen Sezer yaptığı konuşmada şiddetin yalnızca fiziksel olmadığını; psikolojik, ekonomik ve giderek artan düzeyde dijital olarak uygulandığını ifade etti. Sezer, “Dijital şiddet de önemli bir sorun haline geldi. Israrlı takip, tehdit, hakaret, dijital ortamda şantaj ve özel hayatın gizliliğinin ihlali gibi suçlarda ciddi artışlar var. Gençler arasında özellikle dijital şiddetin yaygınlaştığını görüyoruz” diye konuştu. Sezer, Kadın Destek Uygulamasının (KADES) bu noktada hayat kurtaran bir güvenlik mekanizması olduğunun altını çizerek, “Şiddet mağduru kişi tek bir tuşla kolluk birimlerine ulaşabilir. Ayrıca 6284 Sayılı Kanun yalnızca kadınları koruyan bir yasa değildir; erkekler de şiddet mağduru olduklarında bu yasadan yararlanabilir. Önemli olan bu düzenlemelerin doğru uygulanmasıdır” diye konuştu. Savcı Sezer, dijital çağda gençlerin mahremiyet konusunda daha dikkatli olmaları gerektiğini vurgulayarak, “Bugün yazılan hiçbir şey dijital ortamdan kaybolmuyor. Sosyal medya bilinçli kullanılmadığında gençleri şantaj ve tehdit suçlarının mağduru haline getirebiliyor. Bu nedenle gençlerin dijital tedbirleri önemsemelerini tavsiye ediyorum” ifadelerini kullandı.

“Şiddetin kökeninde toplumsal cinsiyet kalıpları var”

Panelist Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Sosyoloğu Dr. Rasime Demir Başhan ise konuşmasında cinsiyetin biyolojik bir kavram olduğunu toplumsal cinsiyetin ise öğrenilen bir süreç olduğunu ifade etti. Başhan, “Kız ve erkek çocuklarına verilen roller daha çocuklukta başlıyor. Kız çocuğuna ev içi oyuncaklar, erkek çocuğuna güç ve dış mekân algısı oluşturan oyuncaklar veriliyor. Bu roller zamanla kültür, atasözleri ve kurumlar tarafından pekiştiriliyor” dedi. Toplumsal yapıda kadının daha kırılgan, daha hizmet eden, daha korunmaya muhtaç bir konumda görülmesinin şiddeti besleyen önemli bir unsur olduğunun altını çizen Başhan, “Aile içi sorumlulukların büyük kısmı hâlâ kadınların üzerine yükleniyor. Bakım hizmetlerinin kadınlara koşulsuz görev olarak verilmesi, eşitsiz güç dağılımını artırıyor ve bu da şiddetin ortaya çıkmasında belirleyici oluyor” diye konuştu.

“Şiddetle mücadele bir güvenlik değil, bir insanlık meselesidir”

Bir diğer panelist Afyonkarahisar İl Emniyet Müdürü Ahmet Birtan Erol ise kadına yönelik şiddetin yalnızca bireysel bir sorun olmadığını, toplumsal güvenliği de doğrudan ilgilendiren ciddi bir problem olduğunu ifade etti. Erol, “Bizim için bu konu bir güvenlik tedbirinden çok bir insanlık meselesidir. Aile içi şiddet çağrılarında ekiplerimiz en hızlı şekilde müdahale ediyor; KADES üzerinden gelen ihbarlar öncelikli değerlendirilerek mağdurun güvenliği sağlanıyor. Kolluk birimlerimizin tamamı bu alanda özel eğitimlerden geçiriliyor” dedi. Emniyet teşkilatının amacının yalnızca şiddet olduktan sonra müdahale etmek değil; şiddeti ortaya çıkmadan engellemek olduğunu kaydeden Erol, bu amaçla emniyetin sivil toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerle ve yerel yönetimlerle iş birliği içinde hareket ettiğini kaydetti. Erol ayrıca gençlere seslenerek, “Şiddeti önlemede toplumun her bireyinin sorumluluğu var. Hangi yaşta olursak olalım, gördüğümüz şiddete sessiz kalmamalı, doğru mercilere başvurmaktan çekinmemeliyiz” dedi.

Panel, soru-cevap bölümü, katılımcılara plaketlerinin verilmesi ve toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

26 Kasım 2025, Çarşamba 15 kez görüntülendi