3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında Gençlik ve Spor Bakanlığı, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü ile İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Kulübü tarafından “Tasarım: Herkes İçin” söyleşi ve çalıştay düzenlendi.

İbrahim Küçükkurt Konferans Salonunda düzenlenen söyleşi ve çalıştaya; GSF Dekanı Prof. Dr. Şerife Ebru Okuyucu, Dekan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Sena Coşkun, Konya Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilgehan Yılmaz, Altı Nokta Körler Derneği Afyonkarahisar Şube Başkanı Hakan Erdoğan, Türkiye Sakatlar Derneği Afyonkarahisar Şube Başkanı Faruk Özkara ile akademik personel ve öğrenciler katıldı.

Etkinliğin açış konuşmasını gerçekleştiren GSF Dekanı Prof. Dr. Şerife Ebru Okuyucu, engelliliğin çoğu zaman bireysel bir eksiklik olarak değil, toplumun ve mekânların yeterince kapsayıcı tasarlanmamasının bir sonucu olarak ortaya çıktığını belirtti. İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı alanının bu noktada kritik bir role sahip olduğunu belirten Okuyucu, “Tasarladığımız her mekân, belirlediğimiz her ölçü ve seçtiğimiz her malzeme ile insanların gündelik yaşamlarını kolaylaştırma ya da zorlaştırma gücüne sahibiz. Kapı genişliklerinden zemin kaplamalarına, işitsel ve görsel uyarıcılardan yönlendirme sistemlerine kadar verdiğimiz tüm tasarım kararları, erişilebilirliği ve bağımsız yaşamı doğrudan etkiler” dedi.

Okuyucu, şunları söyledi:

“Bugün ‘Engelsiz Yaşam’ dediğimizde yalnızca rampaları, asansörleri ya da tutunma barlarını değil; eşit katılımı, bağımsız hareket edebilme hakkını ve mekânsal adaleti de konuşuyoruz. Her birey, sahip olduğu fiziksel, duyusal veya bilişsel farklılık ne olursa olsun; eğitim, çalışma, kültürel yaşama katılım ve sosyal hayatın içinde yer alma hakkına sahiptir. Tasarımcılar, akademisyenler ve öğrenciler olarak bu hakların hayata geçirilmesinde mekânsal düzenlemeler bizim temel araçlarımızdan biridir. İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümümüz, eğitim programı ve atölye projelerinde bu bilinçle hareket ederek erişilebilirlik odaklı pek çok çalışmaya imza atmaktadır. Evrensel tasarım ilkelerini, erişilebilirlik standartlarını ve farklı kullanıcı profillerinin ihtiyaçlarını tasarım sürecinin en başından itibaren öğrencilerimize aktarıyoruz. Amacımız yalnızca engelli bireyler için özel mekânlar tasarlamak değil; her yaştan ve her yeterlilik düzeyinden kullanıcının aynı mekâna eşit, güvenli ve onurlu biçimde erişebilmesini sağlamaktır. Çünkü biliyoruz ki iyi tasarım herkesi kapsar ve herkes için iyidir. Bu nedenle ‘Tasarım Herkes İçin’ anlayışını benimsiyoruz.”

“Erişilebilirlik, herkesin ihtiyaç duyduğu bir gerekliliktir”

Konya Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilgehan Yılmaz ise 2001 yılından bu yana engellilik, erişilebilirlik ve evrensel tasarım üzerine çalışmalar yürüttüğünü belirtti. Neden bu alana yöneldiğini anlatan Yılmaz, “Anneyim, çocuklarım var; bebek arabasıyla kenti dolaşırken engelleniyorum. Bisiklet kullanıyorum; bisikletle şehirde hareket etmeye çalışırken yine engelleniyorum. Annem var; yaşlı değil ama biraz kilolu olduğu için alt geçitleri kullanamıyor, asansöre ihtiyaç duyuyor. Yani erişilebilirlik talep etmem, engelli olmamla ilgili bir durum değil. Belki de konuyu buradan ele almak gerekir. Erişilebilirlik, herkesin yaşamın her alanında mutlaka ihtiyaç duyduğu bir gerekliliktir” dedi. Erişilebilirliğin herkes için temel bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Yılmaz, tasarım süreçlerinde konunun önemine dikkat çekerek şunları kaydetti:

“Erişilebilirlik bir mesleki gerekliliktir. Çevrenin kimseye bağımlı olmadan doğal bir biçimde kullanılabilir olmasını sağlamak, biz mimarların ve tasarımcıların asli görevidir. Bu nedenle erişilebilirlik, tasarım sürecinde gözetilmesi gereken temel ilkelerden biridir. Ancak çoğu zaman mekân tasarlanır, kullanıcı ihtiyaçları genel hatlarıyla karşılanır ve erişilebilirlik sonradan eklenen bir unsur gibi görülür. Bir rampanın eklenmesiyle erişilebilirliğin tamamlandığı düşünülür. Oysa erişilebilirlik, tasarımın en başında ele alınması gereken bir başlangıç kavramıdır.”

Yılmaz, erişilebilirlik konusunda yıllardır farkındalık çalışmaları yürütülmesine rağmen geniş çaplı bir dönüşümün henüz sağlanamadığını ifade etti. İnsanların çoğunlukla bu konudaki farkındalığa ancak kendi deneyimleriyle veya empati kurduklarında ulaşabildiğini belirten Yılmaz, özellikle tasarım öğrencilerinin kullanıcı farklılıklarını kavramasının büyük önem taşıdığını söyledi. Yılmaz, “Tasarım sürecine yalnızca kendi deneyimlerimizden yola çıkarak başlamak doğru değil. Kullanıcıların farklı ihtiyaçları olduğunu bilmek, bu gereksinimlere uygun çözümler geliştirmek ve çevredeki sorunlara duyarlı olmak gerekir” dedi.

15 Ekim Dünya Beyaz Baston Körler ve Güvenlik Günü

Altı Nokta Körler Derneği Afyonkarahisar Şube Başkanı Hakan Erdoğan, görme engelinin birçok alanda sanıldığı gibi bir engel oluşturmadığını ve bireylerin gerekli eğitimlerle günlük yaşamlarını bağımsız biçimde sürdürebileceğini belirtti. Erdoğan, dernek olarak farkındalığı artırmak amacıyla çeşitli eğitimler verdiklerini belirterek, beyaz bastonun tarihçesi ile ilgili bilgiler verdi. Erdoğan, “Beyaz bastonun ortaya çıkışı 1921 yılına dayanıyor. İngiltere’de yaşayan bir fotoğrafçı, ani görme kaybı yaşadıktan sonra kullandığı sıradan bastonu beyaza boyayarak diğer yayaların ve sürücülerin dikkatini çekmeyi amaçlıyor. 1938 yılında ise Fransa Körler Federasyonu tarafından beyaz baston resmî olarak tanımlanıyor ve 15 Ekim, Dünya Beyaz Baston Körler ve Güvenlik Günü olarak tüm dünyada farkındalık günü olarak kutlanmaya başlıyor” dedi.

“Çocuklarımızı, topluma kazandırmaya çalıştık”

Türkiye Sakatlar Derneği Afyonkarahisar Şube Başkanı Faruk Özkara, engelleri aşma sürecinin ancak toplumsal dayanışma ve ortak çabayla mümkün olabileceğini ifade etti. Özkara, “Engelleri aşmak için birlikte hareket etmek zorundayız. Çünkü biz tek başımıza bir şey ifade etmeyiz; gönüllü dostlarımız, gençlerimiz ve sesimizi duyan insanlar çoğaldıkça engelleri aşmak çok daha kolay hale geliyor. Eskiden engelli çocuklar, ailelerin utancı nedeniyle çoğu zaman evlerden çıkarılmaz, hatta ayrı odalarda saklanırdı. Ancak son yıllarda devlet tarafından sağlanan evde bakım maaşları, engelli maaşları gibi desteklerin artmasıyla aileler çocuklarını toplumla buluşturmaya başladı. Görme engelli, ortopedik engelli ya da farklı engel grubundaki bireyler için akülü araçların ve tekerlekli sandalyelerin yaygınlaşması da önemli bir dönüşüm sağladı. Hayırseverlerin desteği ve ailelerin kendi çabalarıyla bu araçlara erişim kolaylaştıkça bireyler sosyal yaşama daha aktif katılmaya başladı. Biz dernekler olarak amacımız, evlerinden çıkamayan çocuklarımıza sahip çıkmak, derneklerimizde onlar için bir yuva ortamı oluşturmak ve onları topluma kazandırmaktır” ifadelerini kullandı.

Etkinlik, soru cevap bölümün ardından sona erdi.

Konuşmaların ardından Konya Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilgehan Yılmaz tarafından atölye çalışmaları yapıldı.

05 Aralık 2025, Cuma 10 kez görüntülendi