Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi tarafından “Terimlerin Akademik Öğrenme Üzerindeki Etkileri” konulu seminer düzenlendi.

Erdal Akar Konferans Salonunda düzenlenen ve Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hacı İbrahim Delice’nin açış konuşmasıyla başlayan program, Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celal Demir’in “Terimlerin Akademik Öğrenme Üzerindeki Etkileri” konulu sunumuyla devam etti.

“Bilginin doğru adlandırılması, öğrenme kadar önemli”

Sunumunda terimlerin akademik öğrenme üzerindeki etkileri ve yapılandırmacı yaklaşım üzerine değerlendirmelerde bulunan Demir, kelime ve terim kavramlarının öğrenme sürecindeki belirleyici rolüne dikkat çekti. Bilginin doğru adlandırılmasının en az öğrenmenin kendisi kadar kıymetli olduğunu vurgulayan Demir, dilin öğrenme ortamlarındaki kurucu gücüne değinerek, “Dil en önemli ve en büyük potansiyeldir. Her dil, kendi terminolojisiyle büyük bir birikim taşır” dedi. Demir, Türkçenin kavramları karşılama mantığının ilişkilendirmeye dayandığını belirterek “Kelimelerdeki çok anlamlılık, tarihsel süreçte yeninin eski üzerine konmasıyla oluştu. ‘Atmak’, ‘basmak’, ‘kol’, ‘baş’ gibi örnekler, aynı kelimenin ilişkilendirilen anlamlar üzerinden genişlemesini gösterir” diye konuştu.

“Bir organ nasıl isimlendiriliyorsa, bilgi de öyle isimlendirilmeli”

Terim üretiminde doğal öğrenme sürecinin önemini vurgulayan Demir, yeni anlamların; ortaya çıktıkça öğretme gayesiyle adlandırıldığını belirtti. Bir kavramı açıklarken kişinin karşısındakine en anlaşılır şekilde aktarabilmek için kelimeyi kök ve eklerle kendiliğinden oluşturduğunu ifade etti. Demir, terim üreticilerinin de bilgiyi isimlendirirken en anlaşılır aktarımı gözetmesi gerektiğini belirterek, “Vatandaş bir organı nasıl adlandırıyorsa bilgiyi de öyle adlandırmak gerekir. Aksi durumda terim işlevsel olmaz ve öğrenmeyi kolaylaştırmaz” dedi. Örnek olarak “taban” kelimesinin anlam gelişimine dikkat çeken Demir, “Dilbilimsel yaklaşıma göre adlandırma merkezden çevreye doğru ilerler, ilk isimlendirilenler ise insan organlarıdır” diye konuştu. Somuttan soyuta doğru bir süreç işlediğini belirten Demir, soyut kavramların sonradan somut karşılıklarla ifade edildiğini, bunun dilin temel ilkesi olduğunu sözlerine ekledi.

“İşlevsel terimler, öğrenmeyi kolaylaştırır”

Prof. Dr. Demir, yapılandırmacı modelin de öğrenmenin temelini ilişkilendirme esasına dayandırdığını belirterek, bu durumu Piaget’nin bilişsel öğrenme yaklaşımıyla destekledi. Demir, öğrenmenin, bireyin ön bilgilerini kullanarak yeni bilgiyi yapılandırma süreci olduğunu vurguladı. İşlevsel terimlerin öğrenmeyi kolaylaştırdığına dikkat çeken Demir, “Öğrencilere ‘ek’ ve ‘kök’ kavramlarını bir kez açıkladığımda hemen anlıyorlar; ancak ‘çatı’ konusu öyle değil. Bunun nedeni, ‘kök’ denildiğinde öğrencinin zihninde bitkilerin toprak altındaki kısmına dair bir ön bilgi olmasıdır. Öğrenci, kelime kökünü bu metaforla ilişkilendirerek yeni bilgiyi mevcut bilgisinin üzerine inşa eder ve böylece bilgi kalıcı hale gelir. ‘Gövde’ terimi de benzer şekilde işler” diye konuştu.

Seminer, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.

10 Aralık 2025, Çarşamba 33 kez görüntülendi