Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörlük Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı tarafından “Milli Egemenlik” paneli düzenledi. Abdullah Kaptan Konferans Salonunda gerçekleştirilen panele öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ayşe Aydın panelin moderatörlüğünü gerçekleştirirken panelistler ise Okt. Talat Koçak ve Okt. Dr. Feyza Kurnaz Şahin’di.
Panelin açış konuşmasını yapan Yrd. Doç. Dr. Ayşe Aydın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 97. yıldönümü olmasından dolayı böyle bir etkinliği gerçekleştirdiklerini söyledi. Aydın, “Biliyorsunuz, 19 Mayıs 1919 Milli Mücadelenin başlangıcı olarak kabul ettiğimiz tarih. Arka arkaya Amasya Genelgesi, Erzurum Kongresi ve Sivas Kongresi gerçekleşiyor. 28 Ocak 1920’de Osmanlı Meclisi Mebusan’nın son toplantısında çok sık dile getirilen İrade-i Milliye kavramı var. Yani, millet iradesi. Bugünkü şekliyle dile getirecek olursak, milli egemenlik” dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışı ve temel felsefesinin milli egemenlik kavramı etrafında şekillendiğini söyleyen Aydın, “Daha sonra Büyük Önder Atatürk’ün ilham ve kuvvet kaynağım milletin kendisidir diyerek hem meclis çalışmalarında, hem de daha sonra gerçekleşen inkılaplarda hep millet iradesini ön planda tutarak hareket ettiğini görüyoruz. Yine, milletin mukadderatını, milletin kendisi belirleyecek ifadesi de çok sık tekrar ettiği konulardan bir tanesi” diye konuştu.
Ulusal egemenlikte güç halktadır
Okt. Talat Koçak, “Milli Egemenlik Kavramı” başlıklı konuşmasında ise, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinin yönetim sisteminin felsefesinin, milli egemenlik, ulusal egemenlik, milli irade kavramlarının etrafında odaklandığını ifade etti. Koçak, “Milli egemenlik ya da millî hâkimiyet, devletin gücü olan egemenliğin doğrudan doğruya ulusa ait olmasıdır. Millî egemenlik, ulus egemenliği ya da hâkimiyet-i milliye olarak da adlandırılır. Ulusal egemenliğin var olduğu devletlerde, kurucu ve yönetici güç bazı kişilerde ya da belli gruplarda değil halktadır” diye konuştu.
Ulusal egemenliğin en önemli göstergelerinden meclis ve meclisi oluşturan demokratik seçimler olduğunu ifade eden Koçak, şöyle devam etti:
“Uluslar bu sayede kendi egemenliklerini oluşturabilirler. Milli egemenlik kavramı, devlet ve egemenlik kavramları oluştuğundan beri pek çok siyaset bilimci ve filozof tarafından ele alınmıştır. Günümüz dünyasının pek çok devleti, ulusal egemenlik ilkesine dayalıdır. Anayasamızın ‘Egemenlik’ başlıklı 6. maddesi aynen şöyle demektedir: Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.”
Sevr Osmanlı Devletini parçaladı
Okt. Dr. Feyza Kurnaz Şahin ise “Türkiye Büyük Millet Meclisinin Toplanması İçin Yapılan Hazırlıklar ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin Açılışı” başlıklı konuşmasında, toplum veya siyasal koşullar ne kadar karanlık ve belirsiz olursa olsun, yapılan hazırlıklar iyi olursa, bu belirsizliğin ortadan kalkabileceğini söyledi. Şahin, “Kongreler sisteminden itibaren, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışına kadar yaşanan tüm teşkilatlanma sürecinin aslında mevcut belirsizliği ortadan kaldırdı. Mütareke terimiyle adlandırılan 1918-1922 dönemi, Osmanlı Devletinden Cumhuriyet Türkiye’sine geçiş evresidir. Siyasal olduğu kadar toplumsal dönüşümlerin de izlendiği bir dönemdir” dedi.
Sevr Antlaşmasının Osmanlı Devletini parçaladığını söyleyen Şahin, şöyle devam etti:
“Ankara’da odaklaşan Müdafaa -i Hukuk direnmekten yanaydı. Anadolu’da Heyet-i Temsiliye, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin temsilci organı olarak, Sivas Kongresinden, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışına kadar fiili bir siyasal güç odağı oluşturdu. Ankara ve İstanbul bir süre birlikte çalışma olanakları aradı. Amasya konuşmaları ve protokolleri sonucu 1919 genel seçimini kararlaştırdı. Osmanlı Meclis-i Mebusanı 12 Ocak 1920’de İstanbul’da toplandı. I. Dünya Savaşının bitmesiyle birlikte seçimler gündeme geldi.”
Panel, soru-cevap ardından sona erdi.