Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Teknoloji Fakültesi tarafından düzenlenen 3. Teknoloji Haftası başladı.
İbrahim Küçükkurt konferans salonunda düzenlenen etkinliğe AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsa Sağbaş, Teknoloji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Yalçın ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Üyesi Fazıl Şenel ile beraber çok sayıda öğretim üyesi, sektör temsilcisi ve öğrenci katıldı.
Etkinliğin açış konuşmasını gerçekleştiren Teknoloji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Yalçın, AKÜ Teknoloji Fakültesi ile ilgili bilgiler verdi. Fakültenin kuruluşunu anlatan Yalçın, “Türkiye’de 2009 yılında kurulan ve öğrenci almaya hak kazanan fakültelerden birisi AKÜ Teknoloji Fakültesi’dir. İlk yıl Makine Mühendisliği, Otomotiv Mühendisliği ve Metalurji ve Malzeme Mühendisliği olmak üzere 3 bölüme öğrenci aldık. Şu anda ise Elektronik-Elektronik ve Mekatronik Mühendisliği bölümleriyle beraber toplam 5 bölümümüz var” dedi. Sadece lisans eğitimi verilmediğinin altını çizen Yalçın, “Otomotiv, Makine, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümlerimizde hem yüksek lisans hem de doktora, Elektrik Mühendisliği bölümünde ise yüksek lisans öğrencilerimiz var. Şuanda aktif olarak 215 yüksek lisans öğrencimiz, 23 tane de doktora öğrencimiz var” diye konuştu.
Teknoloji sayesinde dünya artık daha küçük
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsa Sağbaş ise teknoloji sayesinde dünyanın artık daha da küçüldüğünü belirterek, “İletişim teknolojisinin gelişmesi ülkelerarası sınırları ve kıtalararası mesafeleri yok sayar hale getirmiştir. Hızla gelişen teknoloji ve bunun sonucu ortaya çıkan ihtiyaçlar, bilgiyi ön plana çıkarmıştır. Çevremize baktığımızda yüzlerce teknolojik ürünle karşı karşıya kalıyoruz. Bunların her birinin bir işe yaradığını ve yaşantımızı kolaylaştırdığını görmekteyiz” dedi. Bilim ve teknolojinin en önemli unsurunun mühendislik olduğunu kaydeden Sağbaş, “İnsanın varoluşunu bilinçli bir şekilde devam ettirebilmesi için bilime ve teknolojiye ihtiyaç vardır. Bilim ve insan arasındaki bu kısa döngünün varlığını ve bağımlılığını yüzyıllarca sürdürdüğü gibi önümüzdeki yıllarda da teknoloji alt yapısını kullanarak daha etkin bir şekilde gelişerek sürdüreceği açıktır” şeklinde konuştu.
Türkiye enerji ithalatında son 15 yılın en düşük seviyesinde
‘Enerji ve Verimlilik’ konulu sunum gerçekleştiren EPDK Üyesi Fazıl Şenel ise yaptığı konuşmada Türkiye’nin enerji ithalatının son 15 yılın en düşük seviyesinde olduğunu dile getirerek, “Mümkün olduğunca enerji üretiminde doğalgazı az kullandık ve sonuç olarak enerji ithalatımızı 27 milyar dolara kadar düşürdük. Bu sayı bir zamanlar 60 milyar dolar düzeyindeydi. Şu anda hedeflerimiz arasında bunu sıfıra indirmek var. Hatta sıfıra indireceğimiz gibi, aynı zamanda enerji ithal eden ülke konumundan çıkarak enerji ihraç eden bir ülke olmak amacındayız” dedi. Ekonomide bağımsız olmanın ana şartlarından birisinin enerjide bağımsız olmak olduğunu belirten Şenel, “Toplam cari açığımız 48 milyar dolarken enerji ithalatımız 60 milyar dolar seviyesinde. Yani enerjiden kaynaklı açığımız olmasaydı bütçemiz 12 milyar dolar fazla verecekti” diyerek enerjide dışa bağımlılığın azaldıkça cari açığın azalacağını kaydetti.
Yerel ve milli enerji kaynaklarına yöneliyoruz
Enerji kaynakları hakkında bilgiler veren ve dışa bağımlılığın ekonomiye etkilerine değinen Şenel, “Doğalgazın enerji üretimindeki ağırlığı gittikçe artmaya başladı ve bu yüzden mevcut enerji kaynaklarından olan su, doğalgaz ve kömüre olan bağımlılık sürdürülebilir olmaktan çıktığı için bunların yanına yerel ve milli iki enerji kaynağı olan nükleer enerji ve yenilenebilir enerjiyi ekledik” dedi. Enerji üretiminde 2023 hedeflerinden bahseden Şenel, “2009 yılında Enerji Bakanlığı’nın çıkardığı 2023 hedeflerinin birçoğuna bugün ulaşmış durumdayız. Hatta yenilenebilir enerji kaynaklarından bazılarında 2023 hedeflerini şuanda geçmiş durumdayız” ifadelerini kullandı.
Güneş enerjisinde Avrupa’dan daha fazla potansiyele sahibiz
Yenilenebilir enerji kaynaklarından olan güneş enerjisi konusunda da yatırımlar yapıldığını ve Türkiye’nin bu enerji kaynağı konusunda potansiyel olarak Avrupa’nın çok ilerisinde olduğunu vurgulayan Şenel, “Türkiye’de güneş enerjisi konusunda en kötü yer diyebileceğimiz yerler olan Sinop ya da Kırklareli’nde metrekarede 1400 kw/sa enerji üretimi yapabiliyoruz. Dünyada en fazla güneş enerjisi tesisini kuran ülkelerden biri olan Almanya’nın bu konudaki en iyi bölgesi olan Bavyera bölgesinde 850-900 kw/sa enerji üretimi mevcut. Almanya’nın en iyi bölgesi, bizim en kötü diyebileceğimiz yerlerden daha az enerji üretimine sahip. Biz güneş enerjisi noktasında en optimum ülkeyiz” diye konuştu.
Fişte takılı bıraktığımız cihazlar 2 tane Keban Barajına bedel
Enerji verimliliğinin sağlanmasında en önemli unsurun tasarruf yapmak olduğunu ifade eden Şenel şöyle konuştu
“Eğer kullanmadığımız zaman fişini çekebileceğimiz elektronik cihazlar varsa bunların fişini muhakkak çekmeliyiz. Televizyonları, bilgisayarları, şarj aletlerini kapalı vaziyetteyken fişte bırakmayalım. Çünkü bu fişte takılı olan ama kullanmadığımız bu cihazlar yüzünden yüzde 3 enerji kaybı yaşanmakta. Konutlardaki elektrik tüketimine baktığımızda ise 24 saat boyunca her evde buzdolapları çalışıyor. Bu buzdolaplarının toplam elektrik tüketimindeki payı ise yüzde 8 oranında. Yani Türkiye’nin enerjisinin yüzde 8’ini her evde 24 saat çalışan buzdolapları alıyor. Keban Barajını hepimiz biliyoruz. Keban Barajının toplam elektrik üretimindeki payı yüzde 1,5 dolaylarında. Yani fişte takılı bırakarak kullanmadığımız ve yüzde 3 elektrik tüketimine sebep olan cihazlar 2 tane Keban Barajı kadar elektrik tüketiyor. Buzdolapları ise yıl boyunca 5 tane Keban Barajının ürettiği elektriği tüketiyor. Bu yüzden evlerimizde bulundurduğumuz elektronik cihazların seçiminde enerji tasarruflarına dikkat etmeliyiz. B sınıfı buzdolapları yerine A++ buzdolaplarını kullanırsak yüzde 60 tasarruf ediyoruz. Bu da 3 tane Keban Barajını kurtarmış oluyor. Bir tane Keban Barajını yapmak için harcayacağımız milyar dolarları, işletme bedellerini, iletim bedellerini düşünürsek de bu rakam daha da artar. Tasarruf neden yeni bir enerji kaynağı? İşte tam da bu yüzden.”
Konuşmaların ardından TOFAŞ Türk Otomobil Fabrikası A.Ş. tarafından AKÜ Otomotiv Mühendisliği bölümüne hibe edilen aracın teslim töreni gerçekleştirildi. Etkinliğin öğleden sonraki oturumlarında ise Selçuk Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden Doç. Dr. Recai Kuş’un “Otomotiv Teknolojilerinde Yeni Eğilimler” konulu sunumu, ERTUR Pompa Sanayi firması yetkilisi Mustafa Turgut’un “Dizel Test Teknolojileri” konulu sunumları gerçekleştirildi.