Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Edebiyat Topluluğu ile Türk Ocakları tarafından “Altaylar’dan Kocatepe’ye Eski Türk Kültür ve Uygarlık Eserleri” konulu konferans düzenlendi.
Türk Dil Kurumu Bilim Kurulu Üyesi ve Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz tarafından verilen konferansa Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin, Eğitim Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Ahmet Ali Gazel, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Yaramış, Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Cüneyt Akın, Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celal Demir, Türk Ocakları Afyonkarahisar Şube Başkanı Prof. Dr. Yavuz Osman Birdane ile akademik personel ve öğrenciler katıldı.
“Bilim insanı belgelerle konuşan kişidir”
Altaylar’dan Kocatepe’ye Eski Türk Kültür ve Uygarlık Eserleri konulu konferansı veren Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz, bilimde doğrunun, doğrusu bulununcaya kadar doğru olduğunu ifade etti. Alyılmaz, “Yarın başka bir bilim insanı çıkar, benim yaptığım gibi benden öncekilerinin yolundan yürüyerek, bizim bıraktığımız bayrağı daha yüceye taşır ve daha güzel doğrulara ulaşır. Bizim doğrularımız da tarihe gömülür. Benim söyleyeceklerim, bugünün doğrularıdır. Bilim insanının işi en doğruya ulaşıp, onu ilgilisine ulaştırmaktır. Bilim insanı, her şeyden önce belgelerle konuşan kişidir. Bilim insanın en büyük özelliği ortaya belge koymasıdır. Aksi takdirde söylenenler bulgu ve belgeye dayanmazsa hikâye olur” diye konuştu.
Türk milleti köklü bir çınar
Dünyada milletlerin tanımı yapılırken pek şey anlatıldığını söyleyen Alyılmaz, “Dil birliği, tarih birliği, coğrafya birliği her şey. Son yıllarda kıstas ise eğer bir millet varsa, onun mazisi vardır; eğer bir millet varsa, onun yazısı vardır. Eğer bir millet varsa, onun sayısı vardır. Yani sayısı yoksa bir milletin o millet, millet değildir. Birinin eli, kolu, dalıdır. Bir millet varsa onun yerleşik kültürü ve medeniyeti vardır. İşte Türk milleti kökleri mazide, gövdesi hâlde, dalları ve yaprakları istikbalde olan köklü bir çınar gibidir. Ben her yerde böyle gördüm. Asya’dan Avrupa’ya, İran’dan Turan’a gittiğim her yerden Türk milletinin köklü bir çınar olduğunu gördüm. Aklın ve zekânın uzantısı olan yazı aslında köklü bir uygarlığın da göstergesidir” ifadelerini kullandı.
“Matematik gerçekte yazıdan doğmuştur”
Yazı olmadan matematiğin olmayacağını dile getiren Alyılmaz, şunları kaydetti:
“Çok büyük iddia ile söylüyorum ki eğer yazı olmasaydı, matematik olmazdı. Hiçbir hesap kitap olmazdı. Dünyada iki temel bilim vardır: Bir tanesi matematik, diğeri ise felsefedir. Sosyal bilimlerin anası felsefe, diğer bilimlerin anası da matematiktir. Matematik gerçekte yazıdan doğmuştur. Yazı ise belgeleme ve hesaplama ihtiyacından doğmuştur. Avcı-toplayıcı dönemde herkes birinden bir şeyler alıyordu. Ama aldıklarını unutuyorlardı. İnsanlar varlıklarını sürdürebilmek için en az 20-25 kilometre yürümek zorundaydılar. Belli bir süre sonra insanlar aldıklarını belgelemek istediler. Aldıklarının resimlerini yaptılar. Sonra aldıklarının resimlerini ideogramlara, daha sonra ise damgalara dönüştürdüler. Bu damgalarla da alfabeyi, harfleri oluşturdular. Harflerin toplamı da alfabeyi oluşturdu. Roma rakamları dediğimiz rakamlara bakın, hepsinin arkasında bir alfabe vardır. Yani Latin alfabesindeki harflerin bir rakamsal değeri var. Arapça ve Farsça ders alanlar düşünsünler, her harfin bir rakamsal değeri var. Bizim alfabemizdeki harflerin de bir rakamsal değeri olduğunu konunun uzmanları çok iyi bilirler.”
Konferans soruların cevaplanmasının ardından sona erdi.