116 farklı üniversiteden 841 başvurunun yapıldığı Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı 2020 yılı Engelsiz Üniversite Ödüllerinde, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) mekanda erişilebilirlik alanında toplam 13 ödüle layık görüldü. Bu başarı ile Afyon Kocatepe Üniversitesi Türkiye’de en çok ödüle layık görülen üniversite olma unvanını Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi ile paylaştı.
Video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen törene Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi ve Engelli Öğrenci Çalışma Grubu Yürütücüsü Prof. Dr. Zeliha Koçak Tufan, Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Peker ve Spor Bilimleri Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Yücel Ocak ile ödül alan üniversitelerin rektörleri katıldı.
Ödül töreninde bir konuşma yapan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da küresel salgın ilan edilen olağanüstü durum nedeniyle geçen yıl YÖK’te yüz yüze gerçekleştirilen törenin dijital ortamda düzenlendiğini ifade etti. Salgın döneminde dünyada ve Türkiye’de yükseköğretim sistemlerinin önemli değişimlerle karşı karşıya olduğuna işaret eden Saraç, “Yükseköğretimde uzaktan eğitimin tamamen ön plana çıktığı, kitlesel çevrim içi açık derslerle eğitimin büyük önem kazandığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu zorlu süreçte yapılabilecekler konusunda ülkelerin, kurumların ve üniversitelerin verdiği reaksiyonlar, hareket kabiliyeti önem kazanıyor” dedi.
Türk yükseköğretim sistemini yarınlara hazırlayabilmek için son yıllarda başlattıkları kalite eksenli büyüme yolundaki kazanımlar sürecinin kesintiye uğramaması ve üniversiteleri bu küresel değişime, yeni ve zor döneme hazırlıklı kılabilmek, yükseköğretimi uluslararası rekabete sokabilmek için bazı yeni ve yenilikçi kararlar aldıklarını ve almaya da devam ettiklerini dile getiren Saraç, “Bu süreçte, üniversitelerimizin öğrenci merkezli bir yaklaşımı benimsemesi ve öğrencilerin tedirgin olmayacağı şekilde süreci yürütmelerini ayrıca önemsiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
50 binin üzerinde öğrenciye dijital okuryazarlık eğitimi verildi
Saraç, YÖK’ün iki yıl önce başlattığı Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi’nin içinde bulunulan sürece önemli katkıları olduğuna değinerek şu bilgileri verdi:
“Proje kapsamında 16 üniversitemizde 6 bine yakın öğretim elemanına Dijital Çağda Yükseköğretimde Öğrenme ve Öğretme, 50 binin üzerinde öğrencimize de Dijital Okuryazarlık dersi verildi. Diğer taraftan üniversitelerimizde açılan uzaktan eğitim merkezlerinin sayısı 100’ün üzerinde iken geçtiğimiz günlerde 20 uzaktan eğitim merkezinin daha kurulmasıyla artık uzaktan eğitim birimi bulunmayan devlet üniversitemiz kalmadı. YÖK olarak bu sürecin gerçekleri dikkate alan, sükuneti ve temkini elden bırakmayan, üniversitelerimizin ehliyetlerine karar mekanizmalarında önem veren bir yaklaşım ile yönetilmesine büyük önem veriyoruz. İnşallah bu zorlu süreci de aşacağımıza inanıyorum.”
Saraç, “Yeni YÖK” ile yükseköğretim sistemine çeşitlilik ve ihtisaslaşma geldiğine işaret ederek bu çalışmaların “araştırma üniversiteleri” ve “bölgesel kalkınma odaklı üniversiteler” olmak üzere iki koldan yürütüldüğünü anlattı. YÖK 100/2000 Doktora Burs Programı’nda ise salgına yönelik ihtiyaç duyulan alanların tespit edildiğini hatırlatan Saraç, program kapsamında ayrıca engelli çalışmalarına yönelik öncelikli alanları belirleyerek Türk işaret dili, engelsiz yaşam, özel eğitim, aile psikolojisi gibi alanlarda doktora bursu verdiklerini aktardı. Ergoterapi, dil konuşma terapisi alanlarında nitelikli insan kaynağını artırmak üzere yeni lisans ve lisansüstü programların açıldığını, 8 üniversitede Otizm Spektrum Bozukluğu Eğitimi Anabilim Dalı’nın açıldığını dile getiren Saraç, yurt dışında “gölge eğitici” olarak bilinen kişilere akademik ortamda yetiştirmek üzere iki vakıf üniversitesinde engelli destek ön lisans programı açıldığını hatırlattı.
Ödüller ile engelsiz öğrenci sayısı artacak
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ise “Engelsiz Türkiye” hedefine yönelik hareket ettiklerini ifade etti. Selçuk, “Engelsiz üniversite, bireylerin ve toplumun tüm kesimlerin önlerindeki fiziki, toplumsal, kültürel, ekonomik tüm engelleri aşabildiği, bizim ‘Engelsiz Türkiye’ diye adlandırdığımız idealimizin temel unsurlarından birisi aslında. Engelli bireylerin yükseköğrenim haklarını tam ve etkin, eşit şekilde kullanabildikleri engelsiz üniversiteleri hep birlikte sizlerle bölüm bölüm, fakülte fakülte, kampüs kampüs el birliği ile inşa etmeyi çok önemsiyoruz. Bu ödüllerin aynı zamanda üniversite eğitimi gören engelli öğrencilerimizin sayısını arttıracağının farkındayız, buna vesile olacağına inanıyoruz” diye konuştu.
Engelliler için 2005 yılında kanun çıkarıldı
2002 yılından itibaren engellilere yönelik birçok çalışma yürütüldüğünü ifade eden Selçuk, konuşmasına şöyle devam etti:
“Biz genel olarak her daim insanı merkeze almayan, insana önem vermeyen ülkelerin maddi olarak ne kadar zengin olurlarsa olsunlar insani gelişim olarak geride kaldığına inanıyoruz. Bizler de 2002’den bu yana, AK Parti hükümetleri döneminde her daim hizmet anlayışının temelini “önce insan ilişkisi” olarak gördük. Bugüne kadar engelli kardeşlerimizin hayatlarını kolaylaştırıcı adımlar olarak, hem istihdam edilmelerine, hem de eğitim haklarından yararlanmaları noktasında bu insan odaklı çerçeveye göre hareket ettik. 2002’den bu yana da engellilerimizin sorunlarına çözüm bulmak için hep Türkiye’de ilkleri gerçekleştirdik ve kapsamlı çözümleri ortaya koyduk. 2005’te engelliler ile ilgili kanun çıkardık. Kanunun amacı, bugünkü törenin temelini oluşturan toplumsal hayatta diğer bireylerle birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılabilmeleriydi. Engelli vatandaşlarımızın üniversite eğitimi almalarını da bu çerçevede değerlendiriyoruz. Eğitim, herkesin olduğu gibi engelli bireylerimizin temel ve insani bir hakkı. Onlara yükseköğrenim kapılarını bu vesile ile açmış olmaktayız. Yine 2005 yılında çıkardığımız engelliler hakkındaki kanundan sonra, reform niteliğindeki diğer bir adımı 2010 yılındaki anayasa değişikliği ile gerçekleştirdik ve engellilerimiz ile ilgili pozitif ayrıcalık, böylelikle anayasa metnine girdi. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesini de Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın riyasetinde 2007 yılında imzalayarak bu sözleşmeyi ilk imzalayan ülkeler arasında yer aldık.”
Hak temelli bir yaklaşımla kampüs alanı oluşturuldu
Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş ise gerçekleştirdiği teşekkür konuşmasında, Afyon Kocatepe Üniversitesi olarak 11 aktif fakülte, 5 yüksekokul, 15 meslek yüksekokulu, 3 enstitü, 33 araştırma ve uygulama merkezi ile eğitim öğretim ve araştırma faaliyetlerine devam ettiklerini söyledi. Afyon Kocatepe Üniversitesi olarak çevreci ve engelsiz bir kampüste öğrenci merkezli ve kalite odaklı eğitim ve araştırma anlayışıyla çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden Karakaş, “Bu kapsamda hak temelli bir yaklaşımla engelli öğrencilerimiz için engelsiz bir kampüs yaşamı oluşturmak için gayret ettik. Bu doğrultuda tüm birimlerimizde özellikle mekanda erişim sorunlarını ortadan kaldırdık. Tüm birimlerimizde engelli asansörü, engelli rampaları, engelli tuvaletleri, engelli takip yüzeyleri Braille alfabesi ile yön levhaları, engelli otoparklarını inşa ettik ve mekanda erişim konusunda şu anda hiçbir sorunumuz kalmadı. Yine eğitimde erişim noktasında da ciddi gayretler içerisinde olduk” dedi.
Türkiye’nin otizmli ilk yüksek lisans öğrencisi AKÜ’den
Devlet Konservatuvarında hem lisans hem de lisansüstü programlarda özellikle otizmli ve görme engelli öğrencilere yönelik çalışmalar yapıldığını aktaran Karakaş, şunları kaydetti:
“Bir öğretim üyemiz bizzat Braille alfabesini öğrenerek notaları çıkarttı ve görme engelli öğrencimize notaları öğretti. Yine bir başka öğretim üyemiz, otizmli öğrencimizi yüksek lisans programından bir hafta önce mezun etti. Dolayısıyla bu sonuçları görmekten mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum. Eğitimde erişim noktasında da engelleri ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Sosyo-kültürel alandaki faaliyetlerimiz de planlamalarla birlikte devam ediyor. Öğrencilerimizle kampüste buluştuğumuzda özellikle kulüp ve topluluklar çerçevesinde sosyo-kültürel nitelikteki erişim faaliyetlerimizi de sürdüreceğiz. Halihazırda üniversitemizde 110 engelli öğrencimiz var. Bu öğrencilerimizle zaman zaman bir araya geliyoruz. Sorunlarını dinleyip, çözmeye gayret ediyoruz. Bu süreçlerde emeği geçen çalışma arkadaşlarım var. Öncelikli olarak bize bu ödülü layık gören başta YÖK Başkanımız Prof. Dr. Sayın Yekta Saraç’ın nezdinde Yükseköğretim Kurulumuza teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. Bununla birlikte üniversitemizde konuyla ilgili Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Murat Peker hocama, yine engelsiz öğrenci birim temsilcimiz Prof. Dr. Yücel Ocak hocama ve diğer emeği geçen çalışanlarımıza vermiş olduğu emeklerden dolayı teşekkür ediyorum.”