Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanlığı, Rektörlük Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğü, Kocatepe-Büyük Taarruz Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürlüğü tarafından “99. Yılında Başkomutan Meydan Muharebesi ve 30 Ağustos” konulu panel düzenlendi.

Çevrim içi olarak AKÜ Youtube hesabından yayınlanan ve moderatörlüğünü AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin’in yaptığı panele, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş ile Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsünden Prof. Dr. Kemal Arı konuşmacı olarak katıldı.

Prof. Dr. Şahin, selamlama konuşmasına Atatürk’ün 30 Ağustos 1924’te Şehit Asker Anıtının temel atma töreninde yaptığı konuşmadan kısa bir alıntıyla başladı. Şahin, “Atatürk konuşmasında ‘Afyonkarahisar Dumlupınar Meydan Savaşı ve onun son dönemi olan 30 Ağustos’ta verilen mücadele Türk tarihinin önemli bir dönüm noktasını oluşturur. Milli tarihimiz çok büyük ve çok parlak zaferlerle doludur. Fakat Türk milletinin burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu ve yalnız bizim tarihimize değil dünya tarihine yön veren başka bir savaş hatırlamıyorum’ diye devam eder. Yeni Türk Devletinin, genç Türkiye Cumhuriyetinin temeli burada sağlamlaştırıldı” dedi.

“Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır”

Panelde ilk sözü alan Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş, “Başkomutan Meydan Muharebesi” konulu sunumunu gerçekleştirdi. Afyonkarahisar’ın zaferin ve Anadolu’nun kilidi olarak adlandırıldığını kaydeden Altıntaş, “Yunan ordusu iki kol üzerinden, birincisi Bursa üzerinden Kütahya Eskişehir istikametine doğru ilerlemeye başlamıştı; bir kol da Uşak Afyonkarahisar üzerine ilerledi. Afyonkarahisar, hepimizin bildiği gibi ilk 27 Mart 1921 tarihinde işgale uğradı. II. İnönü Zaferinin sonuçlanmasıyla birlikte Afyonkarahisar 8 Nisan 1921’de tahliye edilmek zorunda kaldı. Ancak Afyonkarahisar’ın tahliyesi uzun sürmedi. Hepimizin bildiği üzere 13 Temmuz 1921 tarihinde tekrar işgal edildi ve 27 Ağustos’a kadar geçen süreç, Afyonkarahisar’ın tarihinde görmüş olduğu en acı günleri yaşamasına neden oldu” dedi.

Afyonkarahisar’ın kurtuluş sürecinin, Sakarya Savaşıyla yavaş yavaş belirginleşmeye başladığını anlatan Altıntaş sözlerine şöyle devam etti:

“1683’ten itibaren sürekli geri çekilen Türk ordusunun artık Sakarya’da Mustafa Kemal’in o meşhur ‘Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. O satıh ki bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı şehit kanıyla sulanmadıkça terk olunamaz’ şeklindeki talimatı, Türk milletinin belki de makûs tarihinin değiştiği en önemli anlardan bir tanesi oldu ve 13 Eylül 1921’den itibaren de artık Türk orduları savunma savaşlarından taarruz savaşlarına diyebileceğimiz yeni bir evreye geçtiler. Dolayısıyla Sakarya Savaşındaki esnek savunma, alan ve cephe hattı savunması, Sakarya Zaferi’nin ardından yeni bir evreye girdi”.

“Atatürk ve yakın komuta heyeti sayesinde Sakarya Savaşı Zaferle sonuçlandı”

Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsünden Prof. Dr. Kemal Arı ise “Üçüncü Kılıç ve Yüzbaşı Şerafettin” başlıklı konuşmasında, Türk ordusunun subay kadrosunun önüne Timur’un ünlü kılıcının hedef konduğunu söyledi. Arı, şunları belirtti:

“Aslında bunun bir öyküsü var. Buhara o tarihlerde Sovyetler Birliği içinde bir oluşum ve başında da Cumhurbaşkanı olarak Osman Kocaoğlu var. Sakarya Muharebesi, 1921’in Ağustos-Eylül ayları, Türk milleti için bir kader anıdır. Bir meydan muharebesi olarak çok kanlı bir savaştır. Bir destandır. Ondan sonra Büyük Taarruza kadar Türk ordusunun derlenme toparlanma zamanı olan bir yıllık bir sürenin ardından Sakarya Savaşı başarılı oldu. Yani Türk ordusunun imha edileceğine ardından Ankara’da oluşan iradenin, meclisin dağıtılacağına ilişkin beklentilerin ya da birtakım kuşkuların olduğu ortamda Mustafa Kemal Atatürk’ün ve yakın komuta kademesinin dâhiyane ve olağanüstü fedakârlıklarla nitelendirilecek planlamaları sonucunda Sakarya Savaşı Türk Milletinin zaferi ile sonuçlandı.”

Afyonkarahisar’ın kurtuluşunun ardından, 1. ve 2. Ordunun hareketi ve ardından süvari kolordusunun taktik bir manevrası sonucunda Dumlupınar’da düşmanın imha edildiğini ifade eden Arı, Yunan ordusunun yakıp yıkarak kaçtığını anlattı. Arı şöyle devam etti:

“Yaklaşık olarak 20 bin insan öldürüldü. Pek çok kaynakta esirlerle birlikte 70-80 bin kişilik bir Yunan ordusu kaybından söz ediliyor. Yunan kuvvetleri geçtiği yerleri yakarak, yıkarak kaçıyorlar. Ondan sonra sırasıyla pek çok yer kurtarıldı. Ama bu yerler yakılıp yıkıldı da. Mesela Uşak, Salihli yakıldı. Hele Alaşehir yerle bir edildi. Koskoca kent neredeyse imha edildi. Sonuçta Manisa 8 Eylül günü kurtarıldı. Manisa kurtarıldığında son derece perişan haldeydi. Kentte büyük bir yangın çıkarılmıştı. Kent, adeta imha edilmişti. İnsanlar Spil dağlarına kaçarak hayatlarını kurtarmışlardı. 8 Eylül günü aslında Türk Ordusu süvarileri akşam saatlerinde İzmir’e girebilirlerdi.  8 Eylül’ü, 9 Eylül’e bağlayan gece ilk defa Teğmen Zeki ilk defa İzmir’in körfezini gördü.”

“99. Yılında Başkomutan Meydan Muharebesi ve 30 Ağustos Paneli”ni buradan izleyebilirsiniz.

31 Ağustos 2021, Salı 238 kez görüntülendi