Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş tarafından “Vefatının 83. Yıl Dönümünde Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk” konulu konferans gerçekleştirildi.
Rıza Çerçel Kültür Merkezinde gerçekleştirilen konferansa Afyonkarahisar İkmal ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Osman Alp, AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Peker, Afyonkarahisar İYİ Parti İl Başkanı M. Mustafa Mısırlıoğlu, akademik personel ile birlikte Afyon Lisesi öğretmenleri ve öğrencileri katıldı.
Devlet Konservatuvarı müzik dinletisi ile başlayan konferansın ardından Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş’ın “Vefatının 83. Yıl Dönümünde Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk” konulu sunumuna geçildi. Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukluğunu anlatarak sunumuna başlayan Altıntaş, Mustafa Kemal’in paşazade ve zengin olmadığını ortalama bir Türk ailesine sahip olduğunu söyledi. Altıntaş, “Mustafa Kemal, Selanik’te dünyaya gelir. Annesi Zübeyde Hanımdır. Babası Ali Rıza Bey’dir. Maalesef o dönemde bütün Osmanlı vatandaşlarının yaşadığı gibi Selanik kozmopolittir. Bazı sıkıntılar yaşamıştır. Mustafa Kemal de çocukluğunda bundan önemli ölçüde etkilenecektir” diye konuştu.
“Zübeyde Hanım, Mustafa Kemal’in kararlarında önemli rol oynadı”
Mustafa Kemal’in çocukluk döneminde yaşadığı en önemli sorunun eğitim noktasında olduğunu anlatan Altıntaş, “Eğitim konusu o dönemde yaşanan bir sorundur. Osmanlı modernleşme çerçevesinde nasıl eğitim verilmesi gerektiği konusu bütün ailelerde olduğu gibi Mustafa Kemal’in ailesinde de yaşanacaktır. Bu ilk tartışmada Zübeyde Hanım galip gelecektir. Dolayısıyla bu Mustafa Kemal’in nasıl bir aile ortamında dünyaya geldiğinin de ipucudur. Zübeyde Hanım, vefatına kadar Mustafa Kemal’in şahsiyetinde, kararlarında önemli bir rol oynayacaktır. Zübeyde Hanım, Mustafa Kemal’in geleneksel bir eğitim almasını istemiştir. Babası da daha Batılı daha modern daha geleceğe yönelik bir eğitim almasından yanadır” dedi.
“Mustafa Kemal rekabet ortamında yetişti”
Mustafa Kemal’in eğitim hayatının mahalle mektebinde başladığını, yaşanan sorunlardan sonra mahalle mektebinden ayrıldığını ifade eden Altıntaş, Mustafa Kemal’in eğitim hayatı ile ilgili şunları aktardı:
“Mustafa Kemal önce mahalle mektebine gider. Mahalle mektebinde Osmanlı eğitim sisteminin yaşadığı sorunları Mustafa Kemal yaşar. Daha sonra Şemsi Efendi okuluna gidecektir. Şemsi Efendi Okulu, o dönemin en modern okullarından bir tanesidir. Dolayısıyla Mustafa Kemal’in şahsiyeti burada şekillenmeye başlar. Mustafa Kemal burada hayatını sürdürür. Severek gider. Mustafa Kemal, arkadaşları arasında yöneten, yönlendiren bir karaktere sahiptir. Ali Rıza Bey’in vefatı, Mustafa Kemal’in hayatındaki en önemli kırılma noktalarından bir tanesi olacaktır. Ortalama her Türk ailesinin yaşadığı sorunu, Mustafa Kemal de yaşayacaktır. Nasıl bir gelecek, geleceğinin nasıl şekilleneceği sorunu ortaya çıkacaktır. Önce Selanik’teki Sivil Rüştiye’ye gidecektir. Fakat Mustafa Kemal sivil bir karaktere sahip değildir. O dönemde Selanik’in yapısına bakıldığı zaman yaklaşık 90 bin nüfuslu önemli ölçüde Yahudilerin yaşadığı bir kenttir. Ermeniler, Rumlar ve Türk Müslümanlar vardır. Osmanlı Devletinde her türlü milletten insan vardır. Selanik’te önemli bir rekabet ortamı vardır. Mustafa Kemal bu rekabet ortamında ayakta durabilmesi için güçlü olması gerektiğini hissetmiştir. Ailesine göz kulak olabilmesi için güçlü olması gerekmektedir. Mustafa Kemal annesi istememesine rağmen annesinden habersiz Askeri Rüştiyenin imtihanlarına girecektir. Askeri Rüştiyeyi kazanarak oldu bitti halinde annesine bildirecektir. Çok seveceği askerlik mesleğini, ölümüne seveceği sanat olarak kabul ettiği askerlik mesleğini de Mustafa Kemal burada ortaya çıkaracaktır.”
“Matematikte çok başarılı”
Selanik Askeri Rüştiyesinde, Mustafa Kemal’in dış dünyaya açıldığını, Fransız İhtilalinin fikir yapılandırıcıları olan Jean-Jacques Rousseau, Montesquieu, Victor Hugo gibi yazarları okumaya başladığını aktaran Altıntaş, şunları kaydetti:
“Mustafa Kemal, Fransızcanın çok önemli olduğunun farkına varır. Askeri Rüştiye’de verilen Fransızcanın çok yeterli olmadığını bu konuda özel bir çaba sarf etmesi gerektiğini görür. Mustafa Kemal geleceği görür. Bu 14-15 yaşındaki bir genç için oldukça önemli ve arkadaşları arasında bir farklılığı oluşturması açısından da değerlidir. Selanik Askeri Rüştiyesinde ileride yakın çalışma arkadaşlarından olacak olan Kazım Karabekir, Enver Bey, Ali Fuat, Ömer Naci vardır. Mustafa Kemal’in özellikle hitabetinde Ömer Naci Bey çok etkili olacaktır. Ömer Naci’den çok etkilenen Mustafa Kemal hatip olmaya karar verir. Şiir yarışmalarına katılır. Mustafa Kemal’i Askeri Rüştiyesindeki bir hocası uyarır der ki; ‘Sen çok fazla kendini kaptırma. Senin asıl yetişmen gereken yer edebiyat ve sanat alanı değil. Bunlar seni tamamlayan unsur olsunlar. Senin asıl yapman gereken askerlik alanında ilerlemen.’ telkini ile Mustafa Kemal sanatçı, edebiyatçı ya da şair olmaktan bu şekilde uzaklaşmıştır. Ancak Mustafa Kemal’in uhdesinde bu alanlar. Mustafa Kemal bu eksikliği her zaman hissedecektir. Mustafa Kemal’in yazarlara, şairlere, tarihçilere özel bir alakası vardır. Pozitif bilimlere ilgisi yavaş yavaş başlamıştır. Matematikte Mustafa Kemal çok başarılıdır.”
“Centilmen Subay grubunda yer aldı”
Mustafa Kemal’in Harp Akademisinde şahsiyetinin olgunlaştığını “Centilmen Subaylar” grubunda yer aldığını belirten Altıntaş, “Mustafa Kemal’in eğitim hayatı daha sonra Harp Akademisinde devam edecektir. Şahsiyeti artık olgunlaşmıştır. Mustafa Kemal o dönemde ‘Centilmen Subay’ grubu olarak ifade edebileceğimiz subay eğitimi almıştır. Askerlik mesleğini çok iyi bilen, askerlik mesleğine çok aşık, ölümü her zaman göze alabilen cesaretle askeri erdem içerisinde kendini yetiştirme, artı bir iki yabancı dil bilmek centilmen subay grubuna aittir. Yabancı dil bilme Mustafa Kemal’in hayatında çok önemlidir. Batıya açılma, dünyaya açılma, vizyon sahibi olma adına Mustafa Kemal Fransızcayı kendi imkanları ile öğrenecektir. Almancayı okuyup, yazdığını biliyoruz. Mustafa Kemal klasik Osmanlı eğitiminden de geldiği için Arapçayı, Farsçayı biliyor. Selanikli olmasından dolayı da Sırpça, Bulgarca ve Rumcayı okuyup anlayan entelektüel bilgi birikimine sahiptir” dedi.
Mustafa Kemal’in en önemli niteliklerinden bir tanesinin ileriyi görebilmesi olduğunu söyleyen Altıntaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Mustafa Kemal, Harp Okulu öğrenciliği esnasında Beyaz Kulede arkadaşları ile sohbet ederken bir gün konuşma esnasında arkadaşlarına diyor ki ‘seni Milli Eğitim Bakanı yapacağım, seni Milli Savunma Bakanı yapacağım. Arkadaşlarından biri Mustafa Kemal’e soruyor tamam bizi bakan yapacaksın da sen ne olacaksın? Mustafa Kemal de diyor ki; sizi bu makamlara atayabilecek bir makamda olacağım’ şeklinde bir görüşü vardır. Bunu da daha sonra gerçekleştirecektir. Mustafa Kemal’in en önemli niteliklerinden bir tanesi ileriyi görebilme niteliğidir. Vizyon sahibi olabilmesidir. Mustafa Kemal İttihat Terakkinin üyesidir. II. Meşrutiyet gerçekleştirildiğinde Enver, Cemal ve Talat Paşalara Mustafa Kemal ‘ordu ile siyaset ayrılsın’ diyor. Olur mu nasıl olacak diye tepki veriyorlar. Mustafa Kemal ‘ordunun ve yönetim sisteminin ayakta kalabilmesi için, ordu siyaset ayrışmasının olması gerekir diyor’. Bu tabi Enver Paşa ve arkadaşlarının hoşuna gitmiyor. Mustafa Kemal bunu daha o dönemde söyleyebilme ileri görüşlülüğüne sahiptir. Bunun zararını Balkan Savaşlarında görüyoruz. Ordu ve siyaset iç içe olduğu için Osmanlı orduları hiç hak etmediği halde Balkan Devletlerine yenilmişlerdir.”
“Çanakkale ruhu var”
Çanakkale Savaşlarının Mustafa Kemal’in düşünce dünyasında askeri ve komutanlık niteliğinde çok ayrı yeri olduğunu dile getiren Altıntaş, şunları anlattı:
“Çanakkale Savaşlarının Mustafa Kemal’in düşünce dünyasında askeri ve komutanlık niteliğinde çok ayrı yeri söz konusudur. Çanakkale Savaşlarını, Mustafa Kemal çok anlatmak istemez. Ruşen Eşref Ünaydın bir sohbet esnasında diyor ki ‘Paşam biz geldik, gidiyoruz. Yalnız gençlere sizin yaşamınızla ilgili bazı gerçekleri bırakmamız lazım. Bize Çanakkale ile ilgili birkaç meseleden bahsederseniz bu geleceğe intikal eder. İyi olacaktır’. Mustafa Kemal de ‘çocuk biliyorsun Çanakkale’yi çok anlatamam’ diyor. Gözleri doluyor. Özellikle Anafartalar savaşlarında bir futbol sahası büyüklüğündeki bir arazide kendi talimatı ile 5-6 bin kişi şehit olacaktır. Dolayısıyla böyle bir duygusal yaklaşım da Mustafa Kemal’i önemli ölçüde etkileyecektir. Mustafa Kemal bomba sırtı ile ilgili olarak ‘siperler arası mesafe 8-10 metre, ölüm muhakkak. Birinci sıradaki askerler, şehit oluncaya kadar ikinci sıradaki askerler için 2-3 dakika geçiyor. Bir sonraki askerler ölümün muhakkak olduğunu bildikleri halde en ufak tereddüt göstermeden Kuran-ı Kerim okumasını bilenler Kuran-ı Kerim okuyor, bilmeyenler dua ediyor. İşte ‘Çanakkale Savaşını kazandıran ruh bu ruhtur’ şeklinde bir açıklaması vardır. Burada Mustafa Kemal’in başka özelliğini görüyoruz. Türk milletinin vatanı için hangi değerler uğruna hayatını verebileceğini görmesi ve tanıması açısından önemlidir. Mustafa Kemal bu ruhu Sakarya Savaşında da gözlemleyecektir. Bu son derece önemlidir.”
Konferans soru ve cevabın ardından Afyonkarahisar İkmal ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Osman Alp’in M. Rıza Çerçel Kültür Merkezindeki resim sergisini gezmesiyle sona erdi.