Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanlığı, AKÜ Rektörlüğü Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğü, Kocatepe-Büyük Taarruz Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürlüğü tarafından “107. Yıl Dönümünde Çanakkale Muharebeleri” Paneli gerçekleştirildi.

AKÜ Youtube hesabından da yayınlanan ve moderatörlüğünü AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin’in yaptığı panele, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş ile Kocatepe-Büyük Taarruz Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü ve Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Feyza Kurnaz Şahin konuşmacı olarak katıldı.

“Çanakkale’deki her insan bir destan yazdı”

Panelde ilk konuşmayı yapan moderatör Prof. Dr. Gürsoy Şahin, 1914 yılında 1. Dünya Savaşının başlaması ile Osmanlı Devletinin birçok cephede savaşa girdiğini belirtti. Her cephenin kendine ait bir özelliği olduğunu söyleyen Şahin, “Her cephede verilen mücadelenin kendine has önemi vardı. Fakat Çanakkale bambaşkaydı. Çanakkale’deki her insan bir destan yazdı” diye konuştu.

Kocatepe-Büyük Taarruz Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü ve Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Feyza Kurnaz Şahin ise “Çanakkale Savaşına Giden Süreç ve Deniz Muharebeleri” konulu sunumunu yaptı. 1. Dünya Harbinin bugün hala dünyanın kaderini belirleyen bir savaş olduğunu belirten Şahin, savaşın kısa süre içinde çok geniş bir coğrafyada yayıldığını belirtti. Şahin, “Avrupa cephelerinden Balkanlara, Kafkaslara hatta ve hatta Afrika’nın kuzeyine kadar çok geniş bir coğrafyayı içerisine alan bir savaştan bahsediyoruz. Bütün cephelerde çok kısa sürede yayılan bir savaş. Dolayısıyla imparatorluklarında çöktüğü bir savaş. İmparatorluklar yıkılınca onların sorunları da yüzyıllar boyunca devam ediyor. Balkan ve Ortadoğu dediğimiz sıcak alan olarak ifade ettiğimiz bölgelerdeki bütün sorunların 1. Dünya Harbinin bir mirası olduğunu bilmemiz gerekiyor. 1. Dünya Harbinin olumsuz anlamda mirasıdır. Bunun olumsuz olması da Paris rejimi ile yakından ilgilidir. 1. Dünya Savaşı sonrası Paris’te Barış Konferansı yapılıyor ama bu hiçbir zaman Ortadoğu için bir barış değil, barışa son veren bir barış aslında. Bugün sıcak olarak ifade ettiğimiz her alan 1. Dünya Harbinin mirasıdır” diye konuştu.

Çanakkale Cephesinin önemine değinen Şahin, “1. Dünya Harbi için önemli bir cephe. Çünkü Falih Rıfkı’nın çok güzel bir tespiti var. Falih Rıfkı; ‘Bir zamanlar Şark’ta İngiltere bir mistik haline gelmişti. Allah korkusunun yerini İngilizler almıştı. Türkler bu İngiliz hastalığından kendisini tedavi eden ilk toplumdu’ diyor. Çanakkale Muhaberelerini bir bütün olarak ele aldığımızda ortaya çıkan husus; Asya toplumlarının, Avrupa’nın Ortadoğu’daki prestijini sarsması demek. Türkler, ilk defa ulusçuluk fikri etrafında mobilize olan bir millet” ifadelerini kullandı.

İngiltere için Çanakkale’nin neden önemli olduğunu anlatan Şahin, şunları söyledi:

“Batı Cephelerinde Temmuz 1914 yılında savaş başladığında İngiltere esasında savaşı çok geniş cephelere yaymak istemiyor. Özellikle doğudan uzak durmaya çalışıyor. İngiltere bu savaşı batı cehrelerinde yaparak, doğuya hiç uzatmadan kısa bir süre içerisinde bitirmeye çalışıyor. İngilizlerin bu planını Osmanlı bozuyor. Osmanlının Ekim 1914 yılında savaşa katılması ile birlikte Osmanlı Genel Kurmayı Odessa ve Sivastopol bölgesini bombalayarak savaşa dahil oluyor. Bu noktada Osmanlının İngiltere için yaptığı en büyük zarar Rusya’yı Karadeniz’e sıkıştırmak oluyor. Osmanlı Devletinin savaşa dahil olmasıyla Rusya’nın Karadeniz’e sıkıştığını özellikle batı cephelerinde silah, teçhizat, lojistik bakımdan çok zora düştüğünü gördük. İngiltere’nin Çanakkale’ye gelmesindeki en büyük sebebi Batı cephesindeki siper savaşlarının yapılması ve batı cephesinde tarafların birbirine üstünlük kuramamasıdır.”

Çanakkale Cephesinde deniz muharebelerinin nasıl başladığını anlatan Şahin, “İngilizler Çanakkale’de ilk atışı 19 Şubat tarihinde yapıyor ama burada pek varlık gösteremiyorlar. Tabyalara fazla yaklaşmadan uzaktan atışlar var. İngilizler 25 Şubat’a kadar kesinlikle hiçbir şey yapamıyorlar. 25 Şubat’a saat 10.30 civarında tekrar atışlara başlayacaklar. Bu süreçte de boğazın Ege’ye bakan ve iç kesimlerinde olan tabyalara atışlar söz konusudur. Burada da pek varlık gösteremiyorlar. Bizim için en anlamlı olan 18 Mart aslında ilginç. 18 Mart öncesinde de İngilizlerde komuta kademsinde bir değişiklik oluyor. Amiral Carden yerine  Amiral Robeck gelecektir. Çünkü özellikle Şubat sonu Mart başı itibariyle İngiliz donanmasının çok varlık gösterememesi Amiral Carden’in sinirlerini bozmuş bir sağlık raporu aldıktan sonra görevinden ayrılır. İngilizlerin psikolojik olarak ne kadar zor bir duruma düştüğünün göstergesidir” ifadelerini kullandı.

“Çanakkale Savaşları Rusya’nın çöküşünü hazırladı”

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş ise Kara Muharebeleri ve Çanakkale Savaşlarının Sonuçları” sunumunda İtilaf Devletlerinin 18 Mart 1915 tarihinde yapmış oldukları son taarruzda ana muhabere gemilerinin yaklaşık yarısını savaşamaz halde ya da batmış şekilde bulduklarını ve geri çekilmek zorunda kaldıklarını ifade etti. Altıntaş, kara muharebeleri ile ilgili şu bilgileri aktardı:

“İngiltere ve Fransa’nın geri adım atması söz konusu değildi. Süratli toparlanma şekline girdiler. Kara hareketlerine hazırlanacaklardır. Belki de tarihte ilk amfibi harekat olarak ifade edebileceğimiz ilk büyük çaplı amfibi hareketi gerçekleştireceklerdir. İngiltere ve Fransa olmak üzere Mısır’da kuvvetler sevk edilecektir. Bunları Gökçeada Bölgesinde konuşlandıracaklardır. Yine sömürgeleri altındaki değişik milletlerden oluşan kuvvet yığınağı yapacaklardır. İlk taarruz harekatı da bu gerekli yığınak ve lojistik desteği sağladıktan sonra 25 Nisan 1915 tarihinde Anadolu yarımadası olarak ifade ettiğimiz Beşige, Kumkale bölgesine Fransız kuvvetleri çıkartılacaktır. Diğer Seddül Bahir Bölgesi Ertuğrul Koyu bölgesi, Arıburnu Bölgesi olarak adlandırdığımız bölgesi 3 temel esastır. Gelibolu Yarımadasının denizin setti olarak ifade ettiğimiz bölgeye çıkartma yapacaklardır. Ertuğrul koyu ve teke koyuna Fransız kuvvetleri ortaklaşa çıkartmalar yapacaklardır. Teke koyuna İngiliz Kuvvetleri çıkartma yapacaktır. Arıburnu Bölgesine de Anzak kuvvetleri olarak ifade ettiğimiz Avustralya, Yeni Zelanda kuvvetleri çıkartma yapacaklardır. Çıkartma yerlerinin bir kısmı kumsallardır. Deniz toplarıyla Queen Elizabeth olmak üzere gemilerden yapılan atışlarla askeri tabirlerle çürütme olarak ifade ettiğimiz siperler üzerine atışlar yapacaklardır. Sahilde bulunan Türk örtülü kuvvetlerini imha etme planından sonra 3 gün içerisinde  kara kuvvetleri İstanbul’a varacaklardır.”

Çanakkale Savaşları Sonuçları itibari ile değerlendiren Altıntaş, sonuçları şu şekilde açıkladı:

“Çanakkale Savaşları, çok önemli sonuçlara yol açacaktır. Bunlardan bir tanesi; Türk askerinin kendine olan özgüveni gelmiştir. Artık Türk askeri korkan kaçan, emir komuta zinciri olmayan askeri değer niteliğini yitirmiş olan bir insan güruhundan çıkmıştır. Türk askeri artık Batılıların gözünde artık ‘Mehmetçik’ adını almıştır. ‘Mehmetçik’ adını da Türk askerine veren Mustafa Kemal’dir. Çanakkale Savaşlarının bir diğer temel sonucu Rusya’ya yardım ulaştırılamadığından dolayı Rusya çökmüştür. Brest Litovsk anlaşması ile yeni bir dönem başlayacaktır. Milli Mücadele birazda Brest Litovsk anlaşmasının sonuçları sayesinde ortaya çıkacaktır. Çanakkale Savaşları daha sonra tarih sahnesine önce Yarbay Mustafa Kemal sonra Albay Mustafa Kemal daha sonra da Mustafa Kemal Paşayı kazandıracaktır. Tarihte savaş yerinde savaşırken ilk isim verilen subaylardan bir tanesi Mustafa Kemal’dir. Çanakkale Savaşının bir diğer sonucu emperyalist ülkelerin dışında da yaşanılabileceğini görmüş olmalarıdır. Çanakkale Savaşlarının sonucunda bir yenilgiden bir ulus doğdu.”

“107. Yıl Dönümünde Çanakkale Muharebeleri” panelinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

24 Mart 2022, Perşembe 105 kez görüntülendi