Afyon Kocatepe Üniversitesinin (AKÜ) kuruluşunun 30. yılı etkinlikleri kapsamında “Üniversitemizin 30. Yılında Dünden Bugüne Fen Edebiyat Fakültesi” paneli düzenlendi. Moderatörlüğünü AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Koçak’ın yaptığı panelde İslami İlimler Fakültesi Dekanı ve Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Güler ve Uşak Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sarı panelist olarak yer aldı.
Erdal Akar konferans salonunda düzenlenen “Üniversitemizin 30. Yılında Dünden Bugüne Fen Edebiyat Fakültesi” panelinin açış konuşmasını yapan Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Koçak, fakültenin tarihi gelişimini ve 30 yılda Fen Edebiyat Fakültesindeki gelişmeleri öğrencilere anlatmak istediklerini ifade etti. Koçak, “Lisans tezim Afyon Kocatepe Üniversitesidir. Taşrada üniversiteler 1992 yılında kurulmaya başladığında büyükşehirlerdeki üniversiteler ve hocalar taşradaki üniversitelere çok sıcak bakmadılar. Ama 30 yıl bize gösterdi ki bu üniversiteler hem ülkemizin eğitim hayatına hem de kuruldukları şehir ve bölgelere çok ciddi katkılar sundular” diye konuştu.
“Fen Edebiyat Fakültesi ilk 3 fakülteden biriydi”
İslami İlimler Fakültesi Dekanı ve Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Güler ise konuşmasında Fen Edebiyat Fakültesinin eğitimini, kurumsallaşmasını ve fiziki altyapı tarihini anlattı. Fen Edebiyat Fakültesinin, AKÜ’nün kurulan ilk 3 fakültesinden biri olduğunu belirten Güler, “1992 yılında kurulan üniversitelerden bir tanesi de Afyon Kocatepe Üniversitesidir. O günkü kanunda Fen Edebiyat ve İktisat Fakülteleri zorunlu kuruluyordu. Teknik Eğitim Fakültesi de kuruldu. Kurulan ilk 3 fakülteden birisiyiz. Fakültemizin Kurucu Dekanı Mustafa Sabri Özyurt hocanın atanmasıyla fakülte resmen faaliyete başlamıştı. İlk sekreteri de Sırrı Sarı’ydı. Fakültemiz, Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi (AFSÜ) Rektörlüğünün arkasında kalan birimlerde ilk eğitim-öğretime başladı. Misafir olduğumuz için edebiyat ve biyoloji bölümleri orada tarih ve matematik bölümleri de iktisat fakültesindeydi” diye konuştu.
“Kadrolu hoca yoktu”
Fen Edebiyat Fakültesinin kurulduğu zamanda binasının, kadrolu öğretim üyesi ve dekanının olmadığını ifade eden Güler, Fen Edebiyat Fakültesinin tarihi sürecini anlattı:
“O gün fakültenin hiç kadrolu hocası yoktu, dekan var. Dekan da muhtemelen kadrolu gelmedi; Kayseri’den geliyordu. Binası da yoktu. Afyon Meslek Yüksekokulunun olduğu eski binada eğitim-öğretime başlamış. 1993 yılının Nisan ayında yapılan sınavlarda fakültemizin ilk kadrolu araştırma görevlileri, yurt dışında yüksek lisans ve doktora yapmak üzere 8 kişi atandı. 1993 yılında Türk Dili Edebiyatı ve Biyoloji bölümlerine öğrenci almasıyla eğitim-öğretim faaliyetlerine başladık. 1993 yılında 2 bölüm ve Ali Çetinkaya Kampüsünde başlayan eğitim-öğretim, 1994 yılında şimdiki Mevlevihane’ye çıkarken laboratuvar binasının olduğu binaya taşındı. 1994-1995 yıllarında da orada faaliyet gösteren fakültemiz dekanlığı daha sonra kütüphane yapılmak için yıkılan şehir meydanın yanındaki 2. Vakıf İş Hanının 4-5-6. katlarına taşındı. Oranın alt katları dershane, avukat büroları ve en alt katta da lokantalar vardı. Burada 1994 yılından 1997 yılına kadar fakülte faaliyet gösterdi. 1994 yılında tarih ve matematik bölümleri öğrenci aldı. Daha sonra Coğrafya, Sosyoloji, Fizik ve Kimya ile Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Bölümleri öğrenci aldı. 2014 yılında Felsefe, 2019 yılında Psikoloji ve 2021 yılında da Sanat Tarihi Bölümü açılarak öğrenci alındı. 1997-1998 yıllarında ise Türk Dili Edebiyatı ve Tarih bölümü olarak şimdiki Tıp Fakültesinin olduğu yere geçtik. Matematik, Biyoloji ve diğer bölümlerimiz çarşıdaki binalarımızdaydı. Orada da bir sene kaldıktan sonra fakülte olarak şimdiki AFSÜ Rektörlüğünün hemen arkasında olan kendi binamıza geçtik. 2000 yılında Ahmet Necdet Sezer Kampüsünün ilk faaliyete geçen binası Fen Edebiyat Fakültesi binası oldu. Veteriner, Teknik Eğitim ve Fen Edebiyat Fakülteleri olarak bu kampüse geçtik. 2002 yılına kadar Veteriner ve Teknik Eğitim Fakülteleri ile beraber bu binayı kullandık. Veteriner ve Teknik Eğitim Fakülteleri farklı binalara taşınınca biz burada tek kaldık. O sırada öğretim elemanları bloğumuz da bitti. Yavaş yavaş 2003 yılından itibaren fakültenin bugünkü haline gelinmeye başlandı.”
Uşak Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sarı ise hatıralarını ve AKÜ’nün Afyonkarahisar’a katkılarını anlattı. 1994 yılında Ankara Üniversitesinden gelerek AKÜ’de göreve başladığını söyleyen Sarı, “1993-1994 eğitim-öğretim dönemde derslere başladım. Edebiyat Bölümü Başkanı olmadan Rektörlüğe bağlı servis dersleri dediğiniz derslerde 15 sene Türk Dili derslerinin bölüm başkanlığını yaptım” ifadelerini kullandı.
Afyonkarahisar Kütüğü, Afyonkarahisar’a en büyük katkı
AKÜ Fen Edebiyat Fakültesinin Afyonkarahisar’a olan katkılarından bahseden Sarı, şunları söyledi:
“AKÜ’ye gelmeme vesile olan hocam ‘Afyonkarahisar tarihi dokusu çok zengin bir vilayetimiz. Buraya pek çok hizmetlerin olması gerekiyor; sadece derslere girmeyeceksin müziğini, tarihini, edebiyatını ve kültürel kollarda, gazeteler ve televizyonlarda çağrıldığın an gideceksin’ demişti. ‘Afyonkarahisar Kütüğü çıkaracaksın’ dedi. Şehabettin Hocamıza çıktık. Projemizi hazırladık. O zaman devletin desteklediği projeler yoktu. Hocamıza durumu anlattık ve kabul etti. Hemen yazı yazıldı. Çalışmaya başladık. Afyonkarahisar Kütüğünü Hazırlama Komisyonu Odası tahsis edildi. O dönemde imkanlarımız nedeniyle çok fazla yol alamadık. Proje orada yarım kaldı. Şan Öz Alp Rektörümüz geldi. Bana görevler verdi. İbrahim Küçükkurt ile Rektörün arası iyiydi. İbrahim Küçükkurt, Afyonkarahisar’ın ileri gelenlerinden ve üniversitenin kurulmasında ilk oluşan komisyonda da bulunan kişilerdendi. Afyonkarahisar Kütüğünü yeniden harekete geçirdi ve 2. ciltlik kütüğün çıkmasına vesile oldu. Afyonkarahisar Kütüğü, üniversitemizin Afyonkarahisar’a en büyük katkısıdır. Tarihi belgedir” dedi.
Sarı, konuşmasının devamında Fen Edebiyat Fakültesinin katkılarının birinin de Afyonkarahisar’a Fen Edebiyat Fakültesi tarafından kazandırılan orman olduğunu söyleyerek, kütüphane kuruluş aşamasını anlattı.
Panel soru cevabın ardından teşekkür belgelerinin takdimi ile sona erdi.