Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Turizm Fakültesinde Araştırmacı-Yazar Öğr. Gör. Asuman Kerkez tarafından “Anadolu’dan Dünyaya Armağan Bulgurun Hikayesi” isimli konferans verildi.
Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sandıkçı’nın selamlama konuşmasının ardından Araştırmacı-Yazar Öğr. Gör. Asuman Kerkez, “Anadolu’dan Dünyaya Armağan Bulgurun Hikayesini” anlattı.
“Buğdayın ana vatanı 12 bin yıl öncesine dayanan Mezopotamya’dır”
Tasavvufta buğdayın insan olduğunu ve insanı temsil ettiğini söyleyen Kerkez, “Buğday Hz. Adem’dir derler. Buğday başakları birbirine bakar, bu Adem ve Havva’dır. Her zaman aşkla bakar denir. Buğdayın memleketi 12 bin yıl öncesine dayanan Mezopotamya’dır. Buğday, Mezopotamya’dan çıktı; Anadolu’nun buğdayıdır ve bulgur Türk bulgurudur. Buğday meselesi memleket meselesidir. Ukrayna’dan tahıl gelecek mi diye kriz çıktı. Millet marketlere koştu; glütenle mi glütensiz mi diye kimsenin umurunda değil. Herkes aç kalma korkusuyla makarna stokladı. Çünkü açlık her şeyin üstünde olan bir şeydi. Bu yüzden buğday meselesi memleket meselesidir. Bir ülke önce kendi buğdayını tanımalı sonra da ona sahip çıkmalı ve dışarıya muhtaç olmamalı” diye konuştu.
“400’den fazla da bizim kendi buğdayımız var”
Yasak meyvenin dinlere göre değiştiğini ifade eden Kerkez, şunları söyledi:
“Yasak meyve bize öğretilene göre elma. Hristiyanlıkta elmadır. Yahudilikte buğdaydır. Bu konu çok tartışılan bir konudur. Üzüm diyen de var. Ama İslam alimlerinden de buğday olduğunu savunanlar var. Bana sorarsanız da buğdaydır. Hz. Adem ve Havva cennetten kovulduktan sonra kendi rızıklarını çıkarıyorlar. Tarım yapıyorlar. Hz. Adem çiftçidir. Her buğday tanesi bulunduğu yörenin karakterini yansıtır. İnsanlar da bir avuç buğday tanesi gibi baktığınız zaman hepsi birbirinin aynısı gibi ama hepsi birbirinden çok farklı. 20’den fazla yabani buğday türümüz, 400’den fazla da bizim kendi buğdayımız var.”
“Osmanlıda bulguru hiç beğenmemişler”
Türklerin Orta Asya’da buğday yetiştirdiğini belirten Kerkez, Anadolu’da bulgurun tarihini anlatarak, “Bir Çinli prens ‘Türkistan’ı almakla Türklerin sağ kolunu kesmiş olacağız’ der. Buğdaya kim sahip olursa karşıdakinin boynunu büküyor. Çünkü Türkistan o dönemde Türklerin buğday ambarıdır ve çok stratejik öneme sahiptir. Buğdayla alakalı çok ciddi yemek kültürüne sahibiz. Selçuk’ta bulgur çok önemli. Buğday, halk kültürünün bir göstergesidir. Selçuk’ta da bulgur kelimesi kullanılıyor. Çok önemlidir. Osmanlıda bulguru hiç beğenmemişler. İstanbul’a bulgur çok az girmiş. İstanbul’a bulgurun 10 katı kadar pirinç alınıyor. Osmanlı toprak kaybediyor. Ticaret kanalları kapanıyor. O zaman bulgur değer kazanıyor” ifadelerini kullandı.
Konferans soru cevabın ardından sona erdi.