Afyon Kocatepe Üniversitesinin (AKÜ) kuruluşunun 30. yılı etkinlikleri kapsamında Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından “Sosyal Bilimler Enstitüsünden Mezun Öğretim Üyelerinin Gözüyle Lisansüstü Eğitimin Dünü, Bugünü ve Yarını” başlıklı panel düzenlendi.
Abdullah Kaptan konferans salonunda düzenlenen panele; AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yılmaz Yalçın, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Elbeyi Pelit, öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.
Moderatörlüğünü Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Koray Kasapoğlu’nun yaptığı panele İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yönetim-Organizasyon Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Özutku, Turizm Fakültesi Turizm İşletmeciliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Baytok, Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Ayhan Koyuncu, Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Eğitim Bilimleri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eray Eğmir ve Devlet Konservatuvarı Türk Sanat Müziği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Safiye Yağcı konuşmacı olarak katıldı.
“Sürekli gelişmeye yönelik adımlar atma gayreti içindeyiz”
Panel öncesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Elbeyi Pelit, Sosyal Bilimler Enstitüsü hakkında sunum yaptı. Üniversitelerde lisansüstü düzeyde verilen eğitimin kalitesinin en önemli göstergelerinden birisinin o eğitimin bilim alanına ve topluma sunduğu katkı düzeyi olduğunu söyleyen Pelit, “Özellikle lisansüstü eğitimin bilimsel bilgi edinilmesi, kullanılması ve nihayetinde üretilmesi, topluma sunulmasında önemli kazanımların edinildiği bir dönem olması, bu dönemdeki yetişimin önemini daha da artırmaktadır. Bu çerçevede 1992 yılında üniversitemizin kuruluş yasası ile kurulan enstitümüzde gerçekleştirilen tüm iş ve işlem süreçlerinde sosyal bilimler alanında disiplinler arası anlayış bağlamında şekillenen yeni yönelimleri dikkate alan vizyonumuz çerçevesinde bilimsel bilginin edinilmesi, kullanılması, üretilmesi ve topluma sunulması anlayışı ile sürekli gelişmeye yönelik adımlar atma gayreti içinde olmaktayız” diye konuştu. Pelit, şunları belirtti:
“Enstitümüz bünyesinde şu an aktif olarak 25 ana bilim dalı sayısı 1 tane de ana sanat dalı bulunmaktadır. Bu anabilim dalı ve anasanat dallarına bağlı toplamda 56 aktif program mevcut. 2019 yılından itibaren toplam 18 program açmışız. Bunların 3 doktora 10’u tezli yüksek lisans ve 5’i de tezsiz yüksek lisans olarak yer almış. 2022-2023 eğitim-öğretim yılında açmayı planladığımız programlarımız var. Senatoya arz ettik. YÖK’e sunulacak bunlar. 5’i doktora, 3’ü tezli yüksek lisans ve 2’si de tezsiz yüksek lisans olmak üzere 10 program açmayı planlıyoruz. Şu an mevcutta 2 bin 41 öğrencimiz var. Şu ana kadar 4 bin 111 öğrenci mezun ettik. Danışman öğretim üyesi sayımız 252, her bir öğretim üyesine 8 öğrenci düşmektedir. Şu an da aktif 27 tane 100/2000 burslu öğrencimiz var.”
Pelit, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İlk hedefimiz enstitüye bağlı tüm ana bilim dalı ve sanat dallarında öz değerlendirme süreçlerinin başlatılması. Bu üniversitemizin eğitim-öğretim yönergesi doğrultusunda lisans programlarında yapılıyor. Bunu lisansüstü aşamaya da taşıdık. Bu sene tüm anabilim ve sanat dallarında bunu gerçekleştirdik ve hedeflerimize ulaşmış olduk. Yine enstitüye bağlı programlarda akreditasyon ve akreditasyon değerlendirme süreçlerinin başlatılması için bilgilendirmelerin yapılması diye hedef belirledik. Bu hedefi ileri aşamaya taşıdık. Akran değerlendirme yine tüm program bazında tamamlamış olduk. Sosyal Bilimler Dergimiz var. TR dizinde taranıyor. Önemli bir dergimiz. En az ulusal ve uluslararası endekste kabul alması gerekiyor. 2-3 tane ekledik buna şu an 10-15 tane endekste taranıyoruz. Üniversitemizin akademik teşvik, yükseltme kriterlerini sağlayacak alan indekslerinde de varız. Sürekli yeniliyoruz.”
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Elbeyi Pelit’in sunumunun ardından Moderatörlüğünü Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Koray Kasapoğlu’nun yaptığı “Sosyal Bilimler Enstitüsünden Mezun Öğretim Üyelerinin Gözüyle Lisansüstü Eğitimin Dünü, Bugünü ve Yarını” başlıklı panele geçildi. Paneli 5 başlık altında ele aldıklarını ifade eden Kasapoğlu, “Belirlediğimiz başlıklar; programa öğrenci kabulü, öğretim süreçleri, danışmanlık, araştırma ve test süreci ile sosyal bilimler enstitüsünün rolleri ile ilgilidir. Hocalarımız konuşmalarını yaparken zaman zaman bizi geçmişe götürecekler. Kendi öğrencilik yılları, deneyimlerinden yola çıkarak paylaşımlarda bulunacaklar. Lisans üstü eğitimin bugünkü durumunu ve bugünkü durumu ile ilgili tespitlerini bizimle paylaşıyor olacaklar. Hocalarımız lisansüstü eğitime dair gelecek projeksiyonlarını anlatacaklar” ifadelerini kullandı.
Panelde ilk konuşmayı yapan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yönetim-Organizasyon Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Özutku, akademik kariyer sürecini anlattı. Özutku, “Benim lisansüstü öğrencilik yıllarımda İstanbul Üniversitesi köklü bir üniversite olduğu için çok sayıda başvuru olmaktaydı. Orada yazılı klasik sınav yapılacaktı. 400 kişi başvurmuştu. 30 kişi alınacaktı belli aday sözlü sınavına çağrıldı. O sınavları aştıktan sonra derslere başlamıştık. Üniversitemizin ilk doktora öğrencileriyiz. O dönem itibariyle üniversitemiz yeni yapılanmakta olan bir üniversiteydi. Ama İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesini kurucu fakülte olarak değerlendirirsek kurumsal bir yapıya sahipti diyebilirim. Benim doktoraya müracaat ettiğim yıl YÖK bir dil barajı getirmişti. 60 barajını açtıktan sonra bilim sınavı ve sözlü sınavlar yapıldıktan sonra 3 kişi programa dahil olmuştuk” diye konuştu.
Yönetim ve Organizasyon Bölümü olarak öğrenci alım sürecini anlatan Özutku, şunları söyledi:
“Günümüzde ise özellikle internet teknolojisinin gelişmesi her alanda kolaylıklar sağladı. Lisansüstü öğrencilerimizin gerek başvuruları, gerekse şeffaf bir şekilde değerlendirilmeleri web sayfalarında ilan edilerek, puanları hesaplanarak bize gelmekteler. Biz yüksek lisans öğrenci alımlarında başvuruların yoğunluğuna göre yazılı sınav sonra görüşme ama çoğunlukla görüşme yöntemiyle öğrencilerimizi seçiyoruz. Diğer puanlara göre görüşmenin belli bir ağırlığı, belli bir puanı var. Öğrenci alımlarında adayların yüksek lisans veya doktora yapmalarındaki amaçları nelerdir? Konusuna dikkat ediyoruz. Asıl amaçları gelişmek, öğrenmek olan kişileri seçmeye çalışıyoruz. Devam çok önemli bizim için. Bilim sorusu da soruyoruz. O şekilde objektif bir değerlendirme ile alıyoruz. Yüksek lisans jürilerinde 3 hocamız oluyor. Her hocamız mülakata giren her adaya ayrı ayrı puan veriyor. Her hocamızın verdiği puanların ortalamasını alarak sözlü ya da sınav notunu belirlemiş oluyoruz.”
“Mezunlarımızın yarısı akademik olarak görev alıyor”
Turizm Fakültesi Turizm İşletmeciliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Baytok ise Turizm İşletmeciliği Bölümünde öğrenci kabulünde turizm alanında eğitim görmüş öğrencileri tercih ettiklerini ifade etti. Baytok, “Lisansüstü eğitimi besleyen en önemli kaynak, lisans düzeyindeki eğitim. Bölüm 2014 yılında Turizm İşletmeciliğine dönüştü. Enstitümüzde bizim 80 dolayında mezunumuz var. Turizm İşletmeciliği Bölümünden mezun olan öğrencilerimizin yüzde 50’si farklı üniversitelerde akademisyen olarak görev yapıyor. En iyilerinden birisi konumundayız. Son dönemlere baktığımızda nitelikli öğrenci çekme açısından en büyük artımız budur” şeklinde konuştu.
Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Ayhan Koyuncu, AKÜ Sosyoloji Bölümünün ilk mezunlarından birisi olduğunu söyleyerek, “O yıl yüksek lisans programına kabul edildim. Üniversiteye başlamadan önce ben sosyoloji okuyacağım, akademik kariyer yapacağım diye hedef koymuştum. Lisans dönemini o yüzden dolu geçirdim. Bizim zamanımızda yabancı dil şartı da vardı. Biraz hocalarımızın da yönlendirmesi ile birinci sınıfta ikin İngilizce kursuna kaydolmuştum. Hem dil hem ALES sınavına girerek öğrenci kabulü yapılıyordu. Doktorada burada program yoktu. Aydın’da başlamıştım. Orada bir yıl eğitim aldım. Daha sonra Afyon’a döndüm. O dönemde araştırma görevlisi olmuştum. Hocalarımızın ilgisinden dolayı burayı seçtim” dedi.
Devlet Konservatuvarı Türk Sanat Müziği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Safiye Yağcı konuşmasında lisansa girişte öğrencilerin hedefini belirlemesi gerektiğini kaydetti. Yağcı, “Devlet Konservatuvarının 1999 yılında kurulup 2001 yılında öğrenci alıp 2005 yılında ilk mezunlarını verdiğini hesaba katarsak yüksek lisans sürecinde bir 17 yıllık süreçten bahsedebiliriz. Bizim dezavantajımız öğrenci alımları, kontenjanlar bölüm bazında çok düşüktü. 3 kişilik kontenjan açılıyordu. Batı Müziği 1, Halk Müziği 1, Türk Müziği 1 şeklinde kontenjan açılıyordu. Onun için 1 şansımız vardı. Kurumumuzda öğretim üyesi sayısı yetersiz olduğundan dolayı böyle bir kontenjan eksikliği vardı. Öncelikle yazılı bir sınav ardından konservatuvar performans, uygulama ve icraya dayalı bir okul olduğu için performansa dayalı bir mülakat sınavı gerçekleştiriyordu. Hala da günümüzde öğrenci alımlarını o şekilde yapıyoruz. Yüksek lisansa girişin birinci sınıftan öğrencinin bu hedefini belirlemesi gerekiyor” diye konuştu.
Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Eğitim Bilimleri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eray Eğmir ise lisansüstü eğitime geçici heves için başvuranlar olduğunu söyledi. Eğmir, “Gerçekten kalıcı bir akademik kariyer oluşturmak isteyenlere kısa mülakat da yapmamız gerekiyor. Bu işin kendi özgü yapısı var. Özdenetime sahip olmanız lazım. Birçok beceriyi aynı anda göstermeniz lazım. Lisansüstü aşamalara girdiğinizde bir çileye talip oluyorsunuz. Bir anlamda o yükü de kaldırabilecek kişilerin sürece başlaması ve bizim de onları seçmemiz gerekiyor” dedi.
Panel soru cevabın ardından teşekkür belgelerinin takdimi ile sona erdi.