AKÜ Sosyal Tesislerinde düzenlenen dördüncü toplantıya Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcısı Fatih Karabacak, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, AKÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şuayıp Özdemir ve Prof. Dr. Murat Peker, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Bekir Yalçın, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Güler, Afyon Jeotermal Turizm ve Ticaret A.Ş (AFJET) Genel Müdürü İsmail Kara, Güneş ve Rüzgar Enerjisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fatih Onur Hocaoğlu, Mühendislik Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Can Başaran, AKÜ Genel Sekreter İhsan Ceran, öğretim elemanları ile Afyonkarahisarlı iş ve düşünce insanları katıldı.

“Geçmişten Günümüze Jeotermal” başlıklı sunumunda Mühendislik Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Can Başaran, fosil enerji kaynakları ve yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili ayrıntılı bilgiler paylaştı. Enerjinin iş yapmak için gerekli olan güç olduğunun da altını çizen Başaran, “Kendimizin bir iş yapması için yemek yememiz lazım. Araçlarımıza yakıt lazım. Evlerimizi ısıtmak için elektrik lazım. Artan nüfusa ve  sanayileşmeye bağlı olarak da tabi her geçen gün enerji ihtiyacımız oldukça artmakta. Bizim şu an en büyük kaynağımız fosil yakıtlar dediğimiz petrol, kömür ve doğalgaz ki biz tüm ihtiyaçlarımızı bunlarla karşılamaktayız. Bu fosil yakıtlar şu anda oldukça sıkıntılı. Bu nedenle çoğu ülke yenilenebilir enerji kaynakları ve alternatif enerji kaynakları arama aşamasına geçtiler” dedi.

“Dünyada 50 yıl yetecek petrol, 130 yıl yetecek kömür kaldı”

Başaran, dünyada fosil yakıtların rezervlerine ilişkin bir araştırma yapıldığını anlatarak, “2020 yılında petrol, kömür ve doğalgaz rezervlerinin hesaplanması amacıyla bir araştırma yapılmıştı. Araştırma sonucuna göre şu an dünya genelinde kömür için yaklaşık 130 yıl, petrol için 50 yıl, doğalgaz için ise 45 yıllık bir rezervimiz olduğu sonucu elde edilmiş. Yeni kaynaklar bulunmadığı müddetçe 45 yıl sonra kullanılabilecek herhangi bir doğalgaz kaynağı gözükmüyor. Bu sayılar tabii ki değişebilir. Şu andaki doğalgaz ihtiyacımız iki katına çıkarsa bu 40 yıl, 20 yıl gibi bir süreye düşecek. Buna bağlı olarak da bu fosil yakıt rezervleri şu an kullanım açısından insanoğlunu en fazla maksimum 120 yıl kadar götürecek kadar mevcut.  Bunların bitecek olmaları da insanları alternatif enerji kaynaklarına yöneltti. Alternatif enerjinin bu kadar gündeme gelmesinin bir diğer nedeni ise sera gazı emisyonlarından kaynaklı çevre sorunları.”

Türkiye enerji ihtiyacının yüzde 42’si yenilenebilir enerjiden karşılıyor

Yeşil enerji kaynaklarının kullanımının çevre katkısıyla birlikte, sürdürülebilir olmasına da dikkat çeken Başaran, dünyada bazı ülkelerin yeşil enerji kaynaklarını kullanma konusunda başarıya ulaştığını söyledi. Başaran, “Bizim elektrikli araçlardan tutun da bütün enerji kaynaklarımızı yeşil ve çevresel enerji kaynaklarına dönüştürmemiz gerekmekte. Bunu başaran bazı ülkeler var. Mesela Norveç enerji ihtiyacının yüzde 99’unu tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamakta. Onunla birlikte Brezilya yüzde 90 civarında. Türkiye olarak şu an yüzde 42 civarındaki enerji ihtiyacımızı fosil yakıtları harici yenilenebilir, yeşil enerji kaynaklarından karşılıyoruz” şeklinde konuştu. Afyonkarahisar’ın yenilenebilir enerji üretme noktasında avantajlı bir kent olduğunu söyleyen Başaran, şunları belirtti:

“Yenilenebilir enerji bizim için oldukça önemli. Afyonkarahisar’da sahip olduğumuz güneşlenme gün sayısı yıl bazında çok fazla. Soğuk bir yer olmasına rağmen günlük güneşlenme süresi oldukça fazla. Türkiye’de günlük güneş alma süresi bakımından sanırım ilk 5 içerisinde; bunu da değerlendirmemiz lazım. Jeotermalimiz oldukça fazla. Entegre kullanımda Türkiye’de birinciyiz. Aynı şekilde İzmir’de de var. Ama İzmir’de ortalama hava sıcaklığı 4 derece ya da 5 derece. Orayı ısıtmakla Afyonkarahisar’ı ısıtmak arasında çok büyük farklar var.”

“Jeotermal enerji, doğa olaylarından etkilenmiyor”

AKÜ Jeotermal ve Maden Kaynakları Uygulama ve Araştırma Merkezi (JUAM) Araştırmacısı Öğr. Grv. Feyzullah Ekrem Çonkar ise JUAM’da yürüttükleri projeler hakkında bilgi verdi. Çonkar “JUAM olarak çok çeşitli faaliyetler yürütüyoruz ki bunlardan biri de yeni teknolojileri geliştirmek. Jeotermal alanındaki yeni teknolojileri takip ediyoruz. Bunların dışında bağımsız olarak kendimizin geliştirdiği teknolojileri kağıt üstünde bırakmıyoruz. Bu kapsamda Türkiye’nin ilk ve tek Hidrolik Kaya Çatlatma ve Rezervuar Geliştirme Laboratuvarını kurduk. Burada patentlerimiz var” dedi. Enerji üretmenin maliyetlerinden bahseden Çonkar, sözlerine şöyle devam etti:

“Rüzgar ve güneş enerjisinde büyük bir avantaj gibi gözüken, ilk yatırım maliyetinin düşük olması. Bu maliyet düşüklüğü son 20 sene içerisinde hızlı yayılmalarına sebep oldu. Ancak jeotermalin bunlardan farklı olarak ilk yatırım masrafı fazla. Belki yatırım süreleri uzun fakat doğa olayları karşısında daha stabil bir konumda. Havanın kapalı olması veya rüzgarın esmemesi gibi durumlar jeotermal için menfi anlamda söz konusu değil. Bu, onun için ciddi bir arz güvenliği oluşturuyor.”

Çonkar, dünyanın 40 kilometrelik kabuk kalınlığına sahip olduğunu belirterek, “Dünyanın kabuğu kalınlık olarak, kendi elimizin ölü derisi veya bir elmanın kabuğu gibidir. Dünya kabuğunun ortalama kalınlığı 40 kilometredir. Fakat bunun altında 6 bin 790 km kadar kızgın bir küre vardır. Buranın sıcaklığı 1000 dereceden başlar. Çekirdeğe doğru 7000 dereceye kadar iner. Bu, güneş çekirdeğinden daha sıcak aslında. Güneşin çekirdeği 5000 derece civarında. Buradaki muazzam enerji aslında göreceli olarak görece sonsuz olarak nitelendirebileceğimiz nükleer füzyonla karşılaştırılabilir. Kabuk incelmesi sebebiyle Türkiye aslında bu açıdan da çok zengindir.  Bu enerji bize kabuğun çok üstüne kadar ulaşır. Buradaki sıcaklığı değerlendirmek üzere dünya üzerinde değişik konseptler mevcut” dedi.

Fosil yakıt bağımlılığı sürüyor

Daha sonra söz alan Afyon Jeotermal Turizm ve Ticaret A.Ş (AFJET) Genel Müdürü İsmail Kara, fosil yakıtlara bağımlılığımızın devam ettiğini söyledi.  Kara “Şu anda yüzde 30 civarında doğalgazla elektrik üretiyoruz. Kömürle elektrik üretimimiz ise yüzde 20-25 civarlarında” dedi. Türkiye’nin jeotermalden yararlanma anlamında dünyada ikinci sırada olduğunu ifade eden Kara, şöyle konuştu:

“Şu andaki güncel duruma baktığımızda Türkiye’deki jeotermal enerji uygulamaları elektrik üretiminde bizi dördüncü sıraya yükseltiyor. Jeotermal uygulamalarda ise dünyada ikinci sıradayız.  Yani aslında ülkemizde ciddi bir kaynak kullanımı var” dedi. Kara, sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji üretimi ve kullanımında kaynak yönetiminin büyük önem taşıdığını belirterek, “Bir yönetim modelinin olmaması sürdürülebilirliği sağlamada en büyük eksiklik. fosil yakıtların bitebilecek olması öte yandan jeotermal enerjinin sürdürülebilir olmasına dikkat çekiliyor. Ancak biz kaynağımızı iyi ve sürdürülebilir kullanamazsak kaynağımız zamanla yavaş yavaş azalacaktır. Özellikle yer altı su seviyesinde düşüşler olacaktır.”

Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulunun 8.’si Ocak 2024’te düzenlenecek

İş insanı İbrahim Somer ise jeotermal enerji kaynakları ile ilgili deneyimlerini paylaştığı konuşmasında bilim insanları ile ortak projeler yapmanın önemine değindi. Afyon Kocatepe Üniversitesinin her sene düzenlediği Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulu etkinliğini hatırlatan Somer, jeotermal enerjinin sürdürülebilirliğinde üniversite, bürokrasi ve halkın birlikte çalışmasının Afyonkarahisar modelinin duyurulmasında ve çalışmaların devamlılığının sağlanmasında faydalı sonuçlar getireceğini söyledi.

AKÜ Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi ve Güneş ve Rüzgar Enerjisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fatih Onur Hocaoğlu ise Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulunun 2024 yılında sekizincisini yapacaklarını söyledi. Hocaoğlu, “Yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile lisans son sınıftaki öğrenciler için bir farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Tabii bu sadece kendi öğrencilerimiz için değil; kendi öğrencilerimizin yanı sıra tüm üniversitelerdeki öğrencileri kapsıyor” dedi.

AKÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Bekir Yalçın ise yeterli enerji kaynağı olmadığında işlerin sürdürülebilirliğinin zorlaştığını ve verimin düştüğünü hatırlatarak mühendislik kollarının ortak çalışması ve disiplinler arası çalışmanın önemine değindi. Yalçın, Afyonkarahisar’a yapılacak yeni yatırımların bu anlamda önem taşıdığının da altını çizdi.

İş İnsanları Mahmut Ülküer Abi, İbrahim Alimoğlu ve Adnan Demirel ise toplantıda Afyonkarahisar’ın termal turizm başarısının tarihçesinden bahsettiler. Yapılan çalışmaların yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayacağını ve Afyonkarahisar’ın bu konuda rol model olacağının altını çizdiler.

“Enerji Kaynaklarının Veriminin Artması İçin Yönetim Modeli Geliştirilmeli”

AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş ise enerji kaynaklarının üretilirken ve tüketilirken veriminin artması için yönetim modeli geliştirilmesinin önemine değindi. Karakaş, “Enerji kaynaklarımızla ilgili ülke olarak genelde bir yönetme sorunumuz var. Yönetim modeli geliştirmeden işe koyuluyoruz. Sonradan çıkan sorunları görünce model geliştirmeye çalışıyoruz. Bu anlamda ciddi bir sorunumuz var. Bizim bununla ilgili üniversiteler olarak öncülük yapıp enerji kaynaklarının sürdürülebilirliğini sağlayacak yönetim modellerini öncelikli olarak kurmamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Karakaş, evrensel kurumlar olan üniversitelerin kuruldukları bölgenin potansiyellerini de dikkate alarak örgütlenmeleri gerektiğinin altını çizdi.

22 Kasım 2023, Çarşamba 546 kez görüntülendi