Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefa Çelik ve çalışma ekibinde yer alan Öğr. Gör. Serkan Şen ile Öğr. Gör. Merve Şen’in “Askeri Patlamalardan Kaynaklanan Genotoksisite için Sahada Kullanılabilir Bir Dedektör” (A Field-Employable Detector for Genotoxicity Emitted in Military Explosions)  isimli projesi NATO Barış ve Güvenlik İçin Bilim (SPS) Komitesi tarafından kabul edildi.

NATO ülkeleri Bulgaristan, Türkiye ve ABD ile NATO partner ülkesi Makedonya işbirliğine dayalı 350 bin Avro bütçesi olan projenin gelişim sürecini anlatan Çelik, “Türkiye’deki uluslararası bir kongre sırasında, çalışmalarımıza ilgi gösteren yabancı bilim adamları ile olan ikili görüşmeler sonrasında bu proje konusu üzerinde ortak çalışmalar başlattık” dedi. Mayıs 2016 tarihinde projenin NATO’nun SPS programına sunulduğunu söyleyen Çelik, “Geçtiğimiz hafta 23 Şubat 2017 tarihinde günü projenin NATO tarafından kabul edildiği haberini aldık. Protokol sözleşmelerimiz imzalandı ve 3 ay içerisinde Bulgaristan’da yapacağımız ilk toplantıyı takiben projeye çalışmalarına başlayacağız” diye konuştu.

Genotoksinler DNA hasarına neden oluyor

NATO tarafından yeni bir program olan Science For Peace And Security (SPS) (Barış ve Güvenlik için Bilim Programı) programı kapsamında projenin hayata geçirildiğini belirten Çelik, “CBRN (Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer) ajanlarla gerçekleştirilen terör ve askeri tehditler gibi ortaya çıkan güvenlik zorluklarına karşı başarılı bir mücadele için radyoaktif, zararlı ve patlayıcı maddeler gibi tehlikeli maddelerin doğru tespiti halen zorunludur. Bunlar, insanlar için ciddi bir tehlike oluşturan zararlı bileşikleri, malzemeleri ve kimyasalları temsil eder. Bazıları istismarları sırasında olumsuz etkilere neden olurken diğerleri daha sonra sağlıklı nesiller üzerinde olumsuz sonuçlar doğuran uzun vadeli etkiler yaratmaktadır” ifadelerini kullandı. Genotoksinlerin DNA molekülünde hasara neden olması nedeniyle, tedavi edilmediği zaman kansere ve ölüm ile sonuçlanabilecek mutasyonlara yol açtığını kaydeden Çelik, “Bu mutasyonlar aynı yıkıcı sonuçlarla gelecek nesillere de aktarılabilir. Bu nedenle özellikle de terör eylemleri sırasında, askeri operasyonlar sırasında veya eğitim faaliyetleri sırasında ortaya çıkan genotoksinler insan sağlığı için gerçek bir tehdittir. Bu durum, gerçek zamanlı olarak sahaya uyarlanabilen, genotoksisite tespiti için hızlı ve duyarlı cihazların geliştirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır” diye konuştu.

Potansiyel tehlikeyi 1 saat içinde tespit edecek

Patlamalarda yayılan genotoksinlerin sağlam, hızlı, hassas ve yüksek duyarlılıkta tanınması için son teknoloji ürünü bir detektör geliştireceklerini söyleyen Çelik, “Dedektör, DNA hasar ajanlarından, kimyasallardan ve patlayıcı kalıntılarından kaynaklı potansiyel bir tehlikeyi bir saat içinde tespit edecek sistem olacaktır. Temel amaç, genotoksinlerin çok az konsantrasyonlarına karşı yüksek hassasiyete sahip, rutin olarak saha kullanımına uygun, genotoksisite taraması için ‘kullanıma hazır’ bir cihaz geliştirmektir” diye konuştu.

Biyomühendislik ürünü hücrelerin, genotoksinler için yaşayan biyosensörler olarak geliştirileceğini ifade eden Çelik, şunları söyledi:

“Bu hücreler, onları uzun süre koruyan ve aynı zamanda genotoksinlere karşı hassas tutan özel biyopolimerler ile muamele edilecektir. Söz konusu hücreler daha sonra, geleneksel ve konvansiyonel olmayan silah ve patlayıcıların kullanılması sırasında ve sonrasında salındığı bilinen geniş bir genotoksin ajana duyarlılık için doza bağımlı olarak araştırılacaktır. Saha kullanımında hızlı olduğu kadar; yüksek verimli, düşük güçte bir güç kaynağı ile çalışabilen, akıllı bir tasarım olacağını düşünüyoruz.”

Projenin amaçlarından birinin de hassas, sağlam ve uygulama noktasında genotoksisite bulguları sağlayan, hızlı veri analizi için bilgisayar algoritması tasarımı geliştirmek olduğunu belirten Çelik, şöyle devam etti:

“Bu bilgisayar yazılımı, elde edilen tüm verilerin hızlı ve ayrıntılı analizini sağlayacak bir yazılım olacaktır. Ayrıca operatöre, elde edilen sonuçların doz bağımlı bir şekilde ve gerçek zamanlı olarak değerlendirilmesi için güvenilir, nicel ve nitel bir sistem olarak kullanıcı dostu bir cihaz üretilecektir. Son olarak bu sistem, terör saldırıları veya askeri operasyonlar durumunda akıllı dedektörün kolay uygulanması amacıyla akıllıca planlanan karşı önlemler için parametrelerin özetlenmesine izin verecek bir sistem olacaktır.”

Hedef prototip ortaya çıkarılması

4 ortaklı bir projenin 3 yılı kapsadığını belirten Çelik, “Çalışma süresi 3 yıl olan proje 2020’de sonlanacak. İkinci yılının sonuna doğru prototip çıkartma hedefte var. Bu proje 4 ortaklı bir proje. Bulgaristan ev sahipliğini yapıyor. ABD ve Türkiye diğer proje ortağı ülkeler. Makedonya ise partner ülke olarak bu projeye dahil oluyor. Şu an Bulgaristan’da özel bir elektronik firması projenin çalışmalarını da yakından takip ediyor. Proje çalışmalarının başarılı bir şekilde sonuçlanması durumunda cihaz üretim sürecine geçilecek” diye konuştu. Projeye dahil olan ülkelerdeki araştırmacılar hakkında bilgiler veren Çelik “Projenin Türkiye ayağında Afyon Kocatepe Üniversitesi var. Ayrıca Bulgaristan Bilim Akademisi ve Moleküler Biyoloji Enstitüsünden Prof. Dr. George Miloshev, ABD Staten Island Kolejinden Prof. Dr. Chang-Hui Shen ve proje partner ülke olan Makedonya’dan Prof. Dr. Tatjana Ruskovska ile birlikte çalışacağız. Böyle bir projede yer almaktan dolayı ülkemiz ve üniversitemiz adına gurur duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

 

01 Mart 2017, Çarşamba 1129 kez görüntülendi