Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektör Yardımcısı ve AKÜ İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Hilmi Uçan tarafından “Mehmet Akif’in Şahsiyeti” adlı konferans verildi.

AKÜ İslami İlimler Fakültesi konferans salonunda İstiklal Marşının kabulünün 96. yıl olması münasebetiyle gerçekleştirilen konferansta, Uçan, Mehmet Akif Ersoy’un, 1921 İstiklal Marşı ve yazdığı şiirlerle son devir Osmanlı dönemi edebiyatında önemli bir isim olduğunu ve şiirlerinden çok karakteri ve şahsiyeti üzerinde durmak istediği söyledi. Uçan, “Mehmet Akif’te tasannu yoktur. Kendi şiirlerinde de bunu belirtir. Suni, yapmacık değildir. Aruz’u en iyi kullanan şairlerden birisi olarak sanatçı kompleksi yoktur. Aruz’da hatası yoktur. Sanatçı bir yanı da vardır. Sanatı da aruzu da bir tarafa koyup Müslümanım diyen birisidir. Çok samimi, söylediğini inanarak söyleyen bir kişiliğe sahip. Hasbi, hesapsız bir yanı var. Çok hesap yapmaz” dedi.

Mehmet Akif gönüllü sürgün

Mehmet Akif, deyince aklına; hüzün, gurbet, sürgün, para kavramlarının geldiğini ifade eden Uçan, “Mehmet Akif hüzünlüdür. Kahkahalarla gülen, dünyayı umursamayan biri değildir. Yüzü gülen bir fotoğrafı yoktur. Bu o dönemin savaş ortamından da olabilir, Osmanlı’nın yıkılış döneminden de olabilir. Osmanlı Devletindeki savaşları görmüş, I. Dünya Savaşını görmüş, o dönemdeki yoklukları görmüş biri olarak Müslüman birinin neşeli olması o kadar kolay değil. Gurbet mekânsal bir uzaklık anlamına gelmiyor sadece. Gurbet, inandıklarımızın ortadan kaldırılması, yok edilmesi, bunlara duyulan hasret, kaybettiklerimize kavuşma isteği olarak da gurbet yorumlanabilir. Gurbeti içinde hisseden insan biraz gariptir. Kendince boynu büküktür, içine dönüktür, kendince birçok şeyin acısını yüreğinde hisseder” ifadelerini kullandı.

Mehmet Akif Ersoy’un gönüllü sürgün hayatı yaşadığını belirten Uçan, şöyle devam etti:

“Ülkede bir kısım olaylar olur. Bakar ve buna benim yapacağım bir şey yok diye Mısır’a gider. Orda bir müddet ders verir, orada kalır. Daha sonra da ülkesine ölmeye gelir. Hastadır, Türkiye’ye ölmek için geri gelir. Kendisi Burdur Milletvekilidir ama cenazesinde devlet yoktur. Mehmet Akif’in bazı kutsalları var: Parayı deyim yerindeyse yırtan bir insan. Kendisine İstiklal Marşı için verilen parayı istememiştir. Parayı reddediyor. Mısır’a gittiğinde emekliliği hak eden birisi 20 bin lira kadar müracaat etse emekliliği alacak ona da müracaat etmiyor. Para onun için araç, parayı amaç edinmemiş. Bireysel değil, toplumsal konuları işler. Hayali bir şey yazmaz, toplumda bir aksaklık varsa onu dile getirir.”

“Nefsimizi tezkiye etmeyeceğiz”

Mehmet Akif’in şahsiyetini anlatarak insanların, kendileri için doğrularını, yanlışlarını gözden geçirip özeleştiri yapmaları gerektiğini söyleyen Uçan, şöyle devam etti:

“Mehmet Akif gururlu değildi. Kibirli değildi. Herkesle konuşan birisiydi. Öyleyse benim de kibirli olmamam lazım. Başkalarını küçük görmemem lazım. Ben büyüğüm diye nefsimi tezkiye etmemem lazım. Benimde eksiklerim var. Bende bazı şeyler yapamadım. Ashap, çok daha güzel işler yapmıştı. Onları düşündüğümüz zaman benim ismim okunmaz dememiz lazım. Nefsimizi tezkiye etmeyeceğiz. Mehmet Akif, suni, yapmacık olanlara kızardı. Herkesin, olduğu gibi görünmesi kendisi olmasını isterdi. Mehmet Akif vefalı biridir. Verdiği sözü tutan biridir. Söz verdiği yere mutlaka gidiyor. Akif’in lüksü yoktu. Çok lüks yaşayacağım diye bir kaygı gütmemiştir.”

Konferansa AKÜ İslami İlimler Fakültesi öğretim elamanları ve öğrenciler katıldı.

 

 

 

15 Mart 2017, Çarşamba 690 kez görüntülendi