Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Hukuk Fakültesi Genç Hukukçular Kulübü tarafından “Bir Avukatın Hatıraları” söyleşisi düzenlendi.

Söyleşinin açış konuşmasını yapan Hukuk Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Hasan Hüseyin Bayraklı, Av. Serdar Avcı’nın AKÜ Hukuk Fakültesinin yokuşu çıkarken yükleri taşıyanlardan birisi olduğunu söyledi. Bayraklı, “Bu, mesleği icra ederken aynı zamanda fakültelerimize olan gönül borcunun da bir gereği. Kendisi yapacağımız etkinliklerde ismini bile zikretmeden katkılarını esirgemeyen biri. Aklınıza gelen her soruyu sorabilirsiniz. Bir kısmınız avukat olmak isteyecek doğal olarak belki de avukat olmak gerekli olacak onun için” diye konuştu. Hukuk Fakültesi mezun öğrencilerinin bazen hakimlik ve savcılık yapacak kudreti kendilerinde bulamadıklarını ifade eden Bayraklı, sözlerine şöyle devam etti:

“Psikolojimiz ona pek elverişli olmuyor. Ben 3. sınıfa kadar hep hakim ve savcı olmak istiyordum. 3. sınıfa geldiğim zaman dedim ki ben hakim olamam ve savcılık mesleğini yapamayacağımı anladım. Sonradan iş avukatlık boyutuna gelince, avukatlık mesleğinin toplumdaki algısı biraz farklı. Yani birtakım olumsuz imajlar varsa bunları yenmek meslektaşlarımıza düşen görev. Bu olumsuzluğu oluşturanlarda maalesef yine başka meslektaşlarımız. Belki de içinizden bir kısmı hakikaten bende avukat olabilirim diyecek ya da avukatlık bana göre değil ben hakim olmalıyım ya da başka bir mesleği yapmalıyım diyecek. Aklınıza takılan avukatlığın icra edilmesi sırasında karşılaştığınız sorunları bugünden paylaşmazsanız yanlış yola girmiş olursunuz. O yanlış yolu daha sonra değiştirebilme imkanı maalesef olmuyor. Dolayısıyla sizin de yapabileceğiniz meslek yolunu bugünden çizmeniz çok doğru olacaktır.”

“Kesinlikle hayatın içinde olun”

AKÜ Hukuk Fakültesinde öğrenim gören öğrencilere mesleki tecrübelerini aktaran ve öğrencilerden gelen soruları cevaplayan Avukat Serdar Avcı, teoriye, kanuna ve bilgiye ulaşmanın kolay olduğunu ama tecrübelerin kitapta yazmadığını söyledi. Hukuk fakültesinden başlamak üzere gözlemlediği şeyin kesinlikle hayatın içerisinde olmak olduğunu ifade eden Avcı, sözlerine şöyle devam etti:

“Bir hukukçu hayatın içinde olmadan kanun kitapları dışında kitap okumadan okul hayatı dışında bir hayatı olmadan başarılı olmasının imkanı yok. Hayatın içinde olmak nedir?  Ben size kendi hayatımdan anlatım. Bizim zamanımızda tek dersten kalınıyordu. 1-3 ve 2-4 barajı vardı. Ben ikinci sınıfta devletler genel dersinden kalmıştım. Üçüncü sınıfta bütün derslerimi vermeme rağmen devletler genel dersinden kaldığım için 1 yıl boyunca bu dersi tekrardan aldım. Bu da gücüme gitti. Kaldım, ben de aileme yük olmayım hem hayat deneyimi olsun hem de harçlığımı çıkarayım diye çalıştım. Ben o döneme kadar hayatımda çalışmanın ne olduğunu bilmiyordum. O dönemde çalışmaya başladım. Afyonkarahisar’dan sucuk aldım İzmir’de sattım. Şirkette, Kuşadası’nda çalıştım. Bugün çok rahat her yaş grubundan insanla sohbet edebiliyorum. Bunun kazanımı o çalışma döneminde oldu. Çok rahatlıkla diyalog kurmayı öğrendim. Üçüncü sınıftaydım hukuk kitaplarında çek ve senedin ne olduğunu biliyordum ama hayatımda ilk defa çek ve senet o çalışma döneminde gördüm. Sözleşmenin ne olduğunu biliyordum ama sözleşme hazırlayabilir duruma geldim. Borç almanın, yalnızlığın, dostluğun ne olduğunu öğrendim. Hayatın içinde olarak kazanımım ise konuşmayı, iddia etmeyi, kazıklanmayı, pazarlık etmeyi, bir malı pazarlamayı öğrendim”.

“Üçüncü sınıfın sonuna kadar hukuk mantığı oluşmuyor”

Üçüncü sınıfın sonuna kadar hiçbir hukuk fakültesi öğrencisine bir avukatın yanında yetişmeyi ve çalışmayı önermediğini söyleyen Avcı, “Üçüncü sınıfın sonuna kadar ne dersek diyelim tam anlamıyla bir hukuk mantığı oluşmuyor. Hukuk mantığı oluşmadığı yerde de hiçbir hukuk bürosunda sana maalesef değer vermezler. Sen kendini çok kötü hissedersin. Ben bunu neden yapamıyorum? Ben bunu niye anlamıyorum? Ben niye değerli olamıyorum şeklinde meslekten ve fakülteden soğuma noktasına varacak kötü deneyimleriniz olabilir” dedi.

Kitap ve gazete okuyun

Avukatlık mesleğinin ve hukuk fakültesinin Türk toplumunda klişe olan ezber bir fakülte olmadığını dile getiren Avcı, şunları söyledi:

“Analitik düşünme yeteneği ve problem çözebilme yeteneği olmayan bir kişi çok istisna durumlar hariç çok iyi hukukçu olamaz diye düşünmekteyim. Bu analitik düşünme, problem çözebilme yeteneği de okumak ve hayatın içinde olmakla kazanılır. Ben 42 yaşındayım mesleğe başladığım günden bugüne günde 3 gazete okuyorum. Gazeteleri veya köşe yazarları okurken kendi dünya görüşüm ve siyasi görüşüme önem vermeden okuyorum. Kalemin gücünü görmek için okuyorum. Köşe yazılarını okuyun arkadaşlar. Bu adam benim dünya ya da siyasi görüşümü mü yansıtıyor diye okumayın. Bu adamın yazısı beni ikna ediyor mu? Olayı özetleyebilmiş mi? insanlarla diyalog içinde olun. Sadece kanun kitaplarına bağlı kalmayın. Kanunlar kitabın içinde ama kanunların uygulanması kitabın içinde.”

Söyleşi soruların cevaplanmasının ardından sona erdi.

19 Aralık 2018, Çarşamba 2507 kez görüntülendi