Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, Ensar Vakfı Afyonkarahisar Şubesi tarafından düzenlenen ve Afyonkarahisar Belediyesi ile AKÜ İslami İlimler Fakültesi tarafından desteklenen Ramazan’da İkindi Sohbetlerine katıldı.

Taş Medresede gerçekleştirilen etkinliğe AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Afyonkarahisar İl Kültür ve Turizm Müdür V. Mehmet Tanır, İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Güler, AKÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tuğrul Kandemir, AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Yaramış ile birlikte vatandaşlar katıldı.

Sigara kanser hastalığının yüzde 30’undan sorumlu

Kuran-ı Kerim tilaveti ile başlayan etkinlikte AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak “Sağlık ve Zaman İsrafı” konulu sunum yaptı. Dünyadaki en önemli 3 ölüm nedeninin kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve solunum hastalıkları olduğunu ifade eden Solak, “Yaşam süresinin uzamasıyla artış gösteren kronik hastalıkların 2030 yılında küresel ekonomiye maliyetinin 47 trilyon olacağı bekleniyor. Ülkemizde kanser istatistiklerine baktığımız zaman ise erkeklerde ve kadınlarda farklılıklar var. Erkeklerde ilk sırayı akciğer ve çevresindeki organlar, ikinci sırada prostat, üçüncü sırayı kolon ve rektum diye gidiyor. Kadınlarda ise ilk sıra meme kanseri, ikinci sırada tiroit ve üçüncü sırada ise kolon kanseri var. Kanser yapıcıların başında sigara geliyor. Toplam kanserlerin yüzde 30’undan sorumlu. Diğerleri ise obezite, mikroorganizmalar, radyasyon, beslenme faktörleri ve kimyasal nedenlerdir” diye konuştu. Sağlıklı yaşam için belirli şeylerin yapılmasının elzem olduğuna vurgu yapan Solak, “Sigarayı kesinlikle bırakacağız ya da hiç başlamayacağız. Egzersiz şart. Haftada ortalama 5 km koşu yapılması gerekiyor. Alkol tüketimi olmamalı, aile öykünüze sahip olup ona göre hekimlerden destek alınması gerekiyor. Güneşten korunacağız. Özellikle tatillerde çok amatörce davranılıyor. Cilt kanserine yakalanan birçok insanı görebiliyoruz. Aşılardan vazgeçmeyeceğiz. Düzenli medikal takip, tek eşlilik, kırmızı et tüketiminin azaltılması da gerekli. Sağlıklı bir kiloda kalmak için de hepimiz özel gayret göstereceğiz” dedi.

Yılda 60 bin hastaya kanser tedavisi

AKÜ bünyesinden ayrılarak kurulan Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Hastanesinde birimlerinde vatandaşlara hizmetler verdiklerini kaydeden Solak, “Onkoloji ve Hematoloji Hastanemizdeki kemoterapi ünitemizde her gün 200’e yakın, aylık 5 bin, yıllık 60 bin hastaya ilaç tedavisini başarı ile yapıyoruz. Radyoterapi ve Nükleer Tıp Merkezimizde ise her gün 60-70 kadar hastamıza ışın tedavisi yapıyoruz. 8 ile 10 hastada ise vücut taramasını başarı ile yapıyoruz. Bölgesel olarak belli organlara yönelik 10 ile 12 arası hastaya da gama kamera ile görüntüleme hizmeti veriyoruz” şeklinde konuştu.

Afyonkarahisar’da kurulacak olan termal şehir sağlık merkezi olacak

Tüm dünyada sağlık alanında gerçekleşen gelişmeler ile birlikte insan ömrünün uzadığını ve bunun da dünyadaki yaşlı insan nüfusunu arttırdığını ifade eden Solak şöyle konuştu:

“Yaşlı kim? Kimler genç, kimler orta yaşlı? Dünya Sağlık Örgütünün bir kronolojik sınırı var. Buna göre 65 yaş sınır durumunda. 65 ile 74 arası genç yaşlı grubu, 75-84 arası orta yaşlı, 85 üzeri ise ileri yaşlı olarak sınıflandırılıyor. Dünyada ve Türkiye’de nüfus yaşlanıyor. Dünyada 65 yaş üstü insan 2020 yılında 604 milyonu bulacağı belirtilmiş durumda. TÜSİAD ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonuna göre biz Türkiye olarak 2040 yılından sonda yaşlı nüfuslu ülkeler kategorisine gireceğiz. Hep genç ülke diye övünüyoruz ama bu durumumuz da yavaş yavaş gidiyor. Yaşlanan dünyada diğer ülkeler ne yapıyorsa biz de bazı önlemleri almalıyız. 2025 yılına kadar dünya nüfusunun 1 milyar artması bekleniyor. Bunun 300 milyonu 65 yaş üstü olacak. Kentleşme ve hareketsiz orta sınıf yaşam tarzı, obezite, diyabet ve diğer hastalıkların görünürlüğünü arttıracak. Orta sınıfın 2030’da tüm nüfusun yüzde 65’ini oluşturacağı bekleniyor. Artan erişim ve uzayan ortalama yaş süresi de sağlık hizmeti ihtiyacını güçlendiriyor. İşte biz de fizik tedavi hastanesinden sonra, kanserden sonra termal şehri kurma planı ve programı da buna yönelik. Termal şehirde günde 4-5 bin insana hizmet verilecek ortamda, en az 2 bin kişinin 65 yaş üstü insan olması bekleniyor.”

Sağlıklı beslenme ile birçok hastalığın ortaya çıkması engellenir

Beslenmenin kanser ve yaşlanma üzerinde yadsınamaz bir etkisi olduğunu kaydeden Solak, konuşmasına şöyle devam etti:

“Hem kanserde hem de yaşlanmada beslenme birinci sırada ve en çok ihmal ettiğimiz konulardan birisi de beslenme. Kanıta dayalı olarak beslenme ile ilişki kuran hastalıklar belirlenmiş durumunda. Ülkelerin zenginleşmesi ve refaha ulaşması geleneksel besinler yerine, besleyici değeri düşük saflaştırılmış besinlerin tüketiminin artmasına, daha konforlu ve daha hareketsiz bir yaşam sürmesine neden oluyor. Bunun sonucu olarak da hastalıklar ortaya çıkıyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise açlık, yetersiz ve dengeli beslenme hüküm sürüyor. Bunun sonucu olarak da büyüme ve gelişme geriliği olan çocuklar zayıf, yorgun, solgun insanlar ile vitamin eksikliğine bağlı raşitizm, göz ve cilt bozukluklarını görüyoruz. Afrika’dan bazı ülkelerden medya görüntü verdiğinde insanların zayıf, yorgun, solgun ve isteksiz olduğunu görüyoruz. O zaman bizler yeterli enerjiye ve yeterli kaloriye sahip olacağız, az yağ, az kolesterol, az şeker, yeterli lif ve yeterli vitamin-mineral tüketeceğiz. Enerji kaynağı olarak elimizde üç şey var. Karbonhidratlar, proteinler ve yağlar. Bunların her bir gramında belirli kaloriler var. İki yaşın üzerindeki tüm bireyler için günde 130 gram karbonhidrat öneriliyor. Mutfağınızda, evinizde, işyerinizde bunu ayarlamanız mümkün. Bu 130 gramı 5 dilim ekmek, iki orta boy meyve, iki kase yoğurt ya da iki su bardağı süt ile bunu karşılayabilirsiniz.”

Tuz tüketiminin fazlası zarar

Günlük beslenme konusunda da tavsiyelerde bulunan Solak, “Tam tahılları bol yiyeceğiz, sebze ve meyveleri bol tüketeceğiz, yağ tüketimimizi sınırlandıracağız, zeytin ve zeytinyağını tercih edeceğiz, şekerli besinlerden sakınacağız, hazır meyve sularını çok sık tüketmeyeceğiz hızlı şeker barındırdığı için, sıvı tüketimimize dikkat edeceğiz. Yemeklerin tadına bakmaktan çoğumuz tuz atıyoruz. Günlük ihtiyacımız belli, en tehlikeli şeylerden birisi. Günlük ihtiyacımız belli, gün başına 2 bin 400 miligram sodyum, ya da günde 4 ile 6 gram tuz tüketimi yapmamız yeterli olacaktır” ifadelerini kullandı.

Konferans, katılımcıların sorularının cevaplanmasının ardından sona erdi.

04 Haziran 2018, Pazartesi 528 kez görüntülendi