Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Bilim, Teknoloji, Sanat ve Spor Festivali 2024 (AKÜFEST’24) etkinlikleri programı kapsamında “Yapay Zekayı Anlamak: Temellerden Eğitime Bir Yolculuk” temalı konferans düzenlendi.

Atatürk Kongre Merkezinde düzenlenen, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Peker ile birlikte akademik ve idari personelin katıldığı konferansta, Maarif Vakfı Akademik Faaliyetler ve Yayınlar Daire Başkanı Doç. Dr. Rıdvan Elmas konuşmacı olarak yer aldı.

Maarif Vakfı Akademik Faaliyetler ve Yayınlar Daire Başkanı Doç. Dr. Rıdvan Elmas, her yeni çıkan teknoloji gibi yapay zekanın da belli korkuları beraberinde getirdiğine dikkat çekerek bununla ilgili felsefi tartışmaların söz konusu olduğunu belirtti. Cahit Arf’ın 1959 yılında yapay zekayı Türkiye’de konuştuğunu söyleyen Elmas, “Cahit Arf Hoca, eğitimin çok teorik ağırlıklı olduğunu, uygulamaya çok önem verilmediğini ve eğitimdeki zayıflıkların makinalarla nasıl çözülebileceğinin getirdiği tartışmayı anlatıyor. Buradan hareketle aslında bazı şeyleri anlayabilmiş ve görebilmişiz diyebiliriz fakat yeterince üzerine düşülmemiş” dedi. Elmas, yapay zekanın 2022 yılından beri gündemde olduğunu ve çok yavaş ilerlediğini belirterek, “Silikon tabanlı çiplerin gelişmesi, veri tabanlarının artışı ve matematiğin gelişmesi yapay zekanın son iki üç yılda hızla ilerlemesine neden olmuştur” diye konuştu.

“Yapay Zekâ Yeni İş Alanları Açmaktadır”

Elmas, yapay zekanın hata payının normal bilgisayarlara göre çok daha yüksek olduğunu sebebinin ise yapay zekanın en makul veri odaklı cevabı vermesinden kaynaklı olduğu bilgisini kaydetti. Elmas, “Yapay Zekâ ile insanların aklına işsiz kalma gibi sorular gelmeye başladı. Türkiye’de robotların işçilerin yerine çalıştığı 6 fabrika bulunuyor. Dünya buna doğru evriliyor. Fakat bu tamamen yapay zekâ ile ilintili bir durum değildir. Yapay zekadan önce de bu vardı zaten. Bu daha çok sanayi 4.0 ile ilgili bir durumdur. Normal fabrikalarda 1000-1500 kişi çalışırken bu tür fabrikalarda 50-60 kişi çalışıyor. Bu rutin işler yapanların sayısını azaltsa da yeni iş alanlarına imkân açmaktadır” ifadelerini kullandı.

“Her akıllı sistem yapay zekâ değildir”

Elmas, “Her akıllı sistem yapay zekâ değildir. Akıllı sistemler yapay zekayı kullanabilir fakat her akıllı sistem yapay zekâ olmayabilir. Her şeyi yapay zekâ ile örüntüleme anlayışından vazgeçmemiz gerekmektedir” dedi. Yapay zekayla geliştirilen programlar hakkında bilgi veren Elmas, “Yapay zekaya dayalı bir sohbet robotu geliştirilirken OPEN AI adında yeni bir marka kullanıldı. Google tercih edilmedi. Ben bunun sebebinin OPEN AI’ın bir marka değerinin olmadığını ve bu nedenle Google gibi kaybedecek bir şeyinin olmamasına bağlı olduğunu düşünüyorum. Fakat şimdi en büyük kazancı onlar sağlıyor. Google’ın işlemcisi Camel AI’ da çok güçlü bir programdır. CHATGPT’ye para vermek istemiyorsanız kesinlikle kullanılabilir” diye konuştu.

Yapay zekanın belli basamaklardan geçerek hayatımıza girdiğini belirten Elmas, bu dönemi şöyle özetledi:

“Biz yapay zekanın yenilikçi ve tetikleyici kısmını büyük oranda yaşadık. Şimdi abartılı beklentiler kısmını yaşadığımızı düşünüyorum. Bununla ilgili çok büyük beklentilerimiz var. Bunun daha sonra hayal kırıklığı dönemi olabilir. Belli oranda da dünyayı değiştireceğine inanıyoruz ama daha sonra bu normalize oluyor. Yani bu aydınlanma evresi olarak adlandırılıyor. Araç ne işe yarar, ‘hayatımızı nasıl değiştirebiliriz’in cevabını bize veriyor. Radyo ve televizyon da hayatımıza ilk girdiğinde yapay zekanın girdiği ana benzer etkiler yarattı. Fakat burada bir fark var. Bilgisayarı siz kullanırsanız, sanal gerçekliği siz kullanırsanız varlar. Bunlar size bir şey üretmiyorlar. Sizin bunları nasıl kullandığınız çok önemli. Yapay zekanın bunlardan temel farkı üretebiliyor olmasıdır.”

“Gelecek sizi bekliyor. Siz de geleceğinizi bekliyorsunuz”

Yapay zekayı daha çok var olabilen, sınırları belli problemlerde yardımcı olarak düşünmenin çok daha verimli olacağını belirten Elmas, “Yapay zekanın daha özgün, üretici tarafına baktığımız zaman; bir makale yazması, bir köpeğin resmini oluşturması, bir tavsiye mektubu oluşturması veya optimize etmesi gibi katkılarının olduğunu görüyoruz. Beynimizin bir dilim ekmek yerken yaptığını ancak bir nükleer santralden aldığımız enerji ile yapay zekaya yaptırabiliyoruz. Her bir resim üretmede bir telefonu şarj etmiş kadar enerji harcıyoruz. Bu yüzden şu anda silikon tabanlı çip sisteminden çıkıp hepsinin birleştirildiği yani CPU’nun ve hafıza kartının hepsinin birleştirildiği yere doğru gitmek isteniyor” dedi. Elmas, Çin ve Hindistan’ın oyunun kurucusu olacağına ve Türkiye’nin de bu bağlamda yeterli ve eğitimli mühendisler yetiştirmesinin önemine değindi.

Prof. Dr. Murat Peker ise, “Yakın zamanda bütün birimlerimize, bütün programlarımızda yapay zeka ile alakalı bir ders açılması gerektiği konusunda bir yazı yazmıştık. Muhtemelen Haziran Senatomuzda önümüzdeki yıl bu ders müfredatımıza eklenecek. Bu alanda mümkün olduğu kadar kendimizi yetiştirmek önemli. Gelecek sizi bekliyor. Siz de geleceğinizi bekliyorsunuz” ifadelerini kullandı.

Konferans, AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Peker’in Doç. Dr. Rıdvan Elmas’a teşekkür belgesi takdimiyle son buldu.

04 Haziran 2024, Salı 218 kez görüntülendi